Sesli Makale

Abdullah Gül’ün doktoru Sedat Caner ötmüş...

Ötmek ne kelime?

Bülbül gibi şakımış!

“Yahu kardeşim ortada o kadar pis püsür içlik koklayıcısı var ki bu Sedat Caner de kim” diyeceksiniz şimdi... E siz de haklısınız...

O halde bu adamı azıcık tanıtayım. Sedat Caner, Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı döneminde hususi doktorluğunu yapmıştı. Derken birkaç gün önce, FETÖ’nün Gazi Üniversitesi yapılanmasına yönelik operasyonda yakayı ele vermiş... 2 Ağustos’ta tutuklanmış yani...

Aslında sadece yakayı ele vermemiş... Kendisini Çankaya nimetlerinden yararlandıranları da ele vermiş... Abicikleri, ablacıkları... Kim varsa hayır gördüğü, alayını toptan ve perakende “satmış” bildiğiniz. 

“Abi ben sonuna kadar masumum abi... Beni o otele Abdullah Gül götürdü, ühhüüüü... Hatta “heüüüvvvv, heüüüüüvvv... Hani Akın İpek’in Marmaris’te Angel/s Peninsula oteli var ya... Abdullah Gül Cumhurbaşkanı iken intifadacı eşi ve ailesiyle o otele gitmiştik!”

“Eeee? Sonra?”

“Orada Abdullah Gül’ü Akın İpek karşılamıştı. E ben de Gül’ün doktoru olarak o heyette olunca haliyle Akın İpek’le orada şey ettik abi... Yoksa ben nereden tanıyacağım o FETÖ bitini?”

“Peki, Sümüklü FETÖ itinin sağlığı için bir servet harcayan o şizofren Tuncay Delibaş’la ilişkini neyle açıklayacaksın peki?”

“Tamam... O’nu da diyeceğim abi... Ben mini mini bir asistan iken, o Numune Hastanesi’nin bölüm başkanıydı abi... Maklube kaşıklamaya davet ederdi... Koyka koyka gideydik mecbuy.... Ama koykunççç biy insandı. Ondan çok koykuyoydum abi...Tir tir tir...”

“E ne diye pisik gibi peşindeydin o zaman?”

“Ehe, ehe, ehe... Ya abi ben Abdullah Gül’ün doktoru olunca mecburen “temas” ettik işte... Ben o Çankaya’da göreve başladığımda Tuncay Delibaş, Sağlık Koordinasyon Kurulu’nda görevliydi ya hani... O doktooor ben doktor...  Kendisiyle tıbbi konuları asssla ve kata aşayacak şekilde görüşürdük abi... Yani zorunlu olarak... Yoksa ne işim olur o korkunç adamlayla abi?”

Akın İpek denen vatan haininin oteli varsa yatı da vardır tabii... Kılçıksız himmet paralarını löp löp götüren İngiliz casusunun yatı olmaması ayıp olurdu değil mi?

“İhihihi... İvit abi... Doğrudur... Akın İpek’in yatları ondan biriyle Sisam adasına bir tur yaptık. Teknede ben vaydım... Korumalay... Akın İpek, Tekin İpek... Lobi barda alkolsüz içkilerden içtik. Bunun dışında biy de resepsiyonlarda bir araya geldik... Abdullah Gül nedeniyle abi... Hepsi onun çevresiydi...

Ha bir de hayıylı Cumalar... Hayıylı kandiller gibi çiçekler kadar masum mesajlaşmalarımız vardı tabii...”

“Oğlum, hadi hepsini inkâr ettin... Ulan ByLock da mı yalan lan?”

“Eğer ben ByLock nedir biliyorsam iki gözüm aha da şimdi avucuna aksın abi... Ben Cumhurbaşkanı doktoru olduğumda o telefonu bana Köşk’ün Bilgi İşlem Müdürlüğü verdi. Zaten telefonda sürüyle uygulama yüklüydü. Bana size lüzumlu uygulamalar denmişti. E ByLock da yüklüyse kuşlar yüklemiştir. Veren kuşlar... Bunda benim suçum yok ki abi?”

Daha bu ilk ötüşü... Az daha tırssın dilinin altındaki baklayı çıkarsın bakın daha kimler deşifre olur, kimler yanar!

Başkan Erdoğan’ı silmek için karşısında “aday” olmaya kalkışan Abdullah Gül, kimlerin otellerinde, kimlerle pişpirik oynamış görün!

Akın İpek’in annesi Melek İpek’in elini öpen bir tek Bülent Arınç zannederken, Akın İpek casusu kimlerle ne yapmış görün!

Hadi İntifada ilan etsene Hayrunnisa Hanım? Yediğin haram lokmayla intifada olmaz ama! 

yazının kaynağı