Sesli Makale

Türkiye hiçbir bloğa bağlı değil…

NATO üyesi ama Ruslardan füze alıyor, Çin ile ‘Yeni İpek Yolu’ projesini tartışıyor…

Diğer taraftan AB ile müzakereler sürüyor… AB zırt pırt ‘müzakereleri askıya alırım ha!..’ diye tehdit edince.., ‘Şimdiye kadar neredeydi de askıya alıyorsun?!..’ diyerek kapağı yapıştıran bir Türkiye var artık…

Her ne kadar ısrarla teşebbüs etseler de, Erdoğan’a diz çöktüremediler…

Dik durup meydan okuyan Erdoğan bu millete genetik kodlarını hatırlattı… Ve bu millet de ona sahip çıktı, çıkmaya da devam edecektir…

Velhasıl karşılarında oyun kurucu bir Türkiye var…

Türkiye’nin ekonomisi küresel sermayeye bağlı değil…

‘Seçim-cunta-ara rejim-seçim…’ döngüsüyle egemen güçlerin taşeronluğunu yapan Türkiye yok artık…

Dış politikasını kendi menfaatleri doğrultusunda şekillendiren bir Türkiye var…

Hasta adamın torunları ardı ardına onca badireyi atlatıp yüzde 5,1 büyürken, ‘exit’ sendromuyla hâlsiz düşmüş, güvenlik politikalarıyla ateşi yükselmiş ‘Hasta Avrupa’ yüzde 2 büyüyor…

İşte bütün mesele bu…

Dengeler değişiyor…

Avrupa’nın geleceği için Türkiye ve politikaları bu yüzden çok önemli…

Almanya’daki siyasetçilerin Türkiye üzerinden politika yapmalarının sebebi de bu… Sosyal politikalar, sanayi, ekonomi, yatırım..vs, vaatlerinden daha önemli bir şey var Alman siyasetçi için…

Türkiye…

“İktidara gelirsen Türkiye ile ilgili politikan ne olacak?..” sorusu Alman siyasetini etkiliyor…

Öyle ya., Merkel ve Schulz televizyonda kapışırken “En çok kim Türkiye’ye karşı?!..” yarışına girmişlerdi…

Merkel arada bir; ‘askıya alabiliriz’ tehdidini yapmaya devam ediyor…

Önceki gün Schulz (mülteci mutabakatıyla ilgili olarak); “Erdoğan’ın önünde diz çökmeye niyetim yok. Bize şantaj yapılmasına izin veremeyiz” dedi…

Aferin.., işte böyle.., dik durmaya çalış Schulz!..

Ama öyle söylemekle olmaz… Buraya gel, Cumhurbaşkanımızla istişare et, sana öğretsin…

Gelmişken Kılıçdaroğlu’yla da görüş…

Berlin’den Köln’e yürürsün!.. Seçimden önce çok faydalı olur…

Merkel de otursun oturduğu yerde…