Bunların gerçekten en küçük de olsa bir umutları mı var, yoksa evde oturmaktan canları mı sıkıldı?
Öyle ya, lumpen kahvehanesinde prafa oynayacak adamlar da değiller ki...
"Hayır işleri" falan yapabilirlerdi, torun gezdirebilirlerdi, çiçek sulayabilirlerdi...
Siyaseti tercih ettiler.
Gene...
Yoksa, o en küçük umut, "Altılı masa nasıl olsa birbirine girip dağıldıktan sonra aday olarak belki beni seçerler" tarzında bir kör umut mudur?
Rahmetli Mesut Yılmaz buna benzer bir şey denemişti... Bağımsız olarak Meclis'e girmiş, kendi kendini bir "tarafsız cumhurbaşkanı adaylığı" beklentisine sokmuştu...
Erdoğan'ın kararlı tutumu yüzünden hevesi kursağında kalmıştı...
Hani Abdüllatif Şener gibi canım...
Darbe olacak, onu da "sivil başbakan" yapacaklardı... Hiç olmazsa bir tür Ekrem Alican gibi bir şey... Tutturamadı.
***
Sevgili kardeşim Ahmet Özal parti kurmuş.
"Tek Parti"...
Yok, bu daha önce varmış da adı "İlk Parti"ymiş... Sessizce değiştirmişler...
Asım rahmetli olduğu için "Davul Partisi" kurulamıyor.
Günün birinde "Son Parti" de çıkabilir.
Eh, "Doğru Parti" var, "İyi Parti" var, bunlar niçin olmasın?
"Zafer Partisi" de var, zafer kazanacak...
Nasıl olsa hepsi aynı şeyi söylüyor, daha doğrusu bir şey söylemiyor.
Gülmeyin, Hüsamettin Cindoruk bile kurmuş. Seksen dokuz yaşında.
Tövbe, kurmamış da (Demokrat Parti'yi saymazsak), hareket oluşturmuş.
"Milli Merkez"...
Ne sağcı ne solcu ama futbol da oynamıyor.
Kendi deyimiyle bu bir "aksiyonmuş ama hareket değilmiş!" Acaba "eylem" de denebilir mi?
Nedir o öyle, eylemsiz doçent gibi, hareketsiz aksiyon?
Ancak o yaşta olabiliyor demek ki.
***
Hiç yorum yapılmamış
1978 kez izlendi
2111 kez izlendi
985 kez izlendi
1302 kez izlendi
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.