Abdullah Gül ortaya çıkmıyor ama ara sıra da çıkıyor.
Kendini unutturmamak ve meydanı bütün bütüne de Ali Babacan'a bırakmış görünmemek için.
En azgın "Tayyip düşmanları" bile Babacan'a en küçük bir şans tanıyamıyorlar, bütün mesele Abdullah Gül'ü "çatı adayı" olarak ortaya sürmek...
Peki, öyle oldu diyelim.
Hatta kazandı diyelim!
Hem Kürt hem Kemalist oylarıyla, hem sağ hem sol oylarla kazanmış olsun...
Bir hükümet kuracak.
Ekonomiyi Babacan'a, içişlerini Meral Hanım'a, dışişlerini Amerika'ya tam teslim olabilmek için Ünal Çeviköz'e verdi... Kılıçdaroğlu uyanık olduğu için görev almadı, herhalde Çalışma Bakanlığı'na fit olacak değildir.
Bir koalisyon kuruldu.
Sonra?
Bunlar "hemen" parlamenter sisteme dönüverecekler mi?
Anayasa değişikliğinin önce meclisten geçmesi lazım.
Sonra da referandum...
Peki, seçmen tükürdüğünü yaladı, kendi onayladığı başkanlık sisteminden gene kendisi vazgeçti... Bu da olsun... Sonuçta bu halk önüne hangi sistemi koysan kabul etmiyor mu? Hem 1961 hem de onunla taban tabana zıt 1982 anayasalarını, daha da aykırı 2017 değişikliğini kabul eden halk aynı halk değil midir?
Çok merak ederim, acaba 1921 Anayasası, 1924 değişikliği halkoyuna sunulsaydı...
CHP ilkelerinin anayasaya eklendiği 1937 değişikliği halka sorulsaydı...
Nasıl bir sonuç çıkardı ortaya?
***
Sakın su koyuvermesinler?...
Başkanlık sisteminin sağladığı olağanüstü güç tatlı gelip de Sayın Gül "bu sistem o kadar da fena değilmiş canım" diye kıvırmasın?
Hatta "enkaz devraldık, bu enkazı kaldırmak için bir süre daha başkanlık sistemi gerekli" ayağına yatmasınlar?
"Olağanüstü bir dönemden geçiyoruz..."... "Milli birlik ve beraberliğe her zamankinden fazla ihtiyacımız olan şu zamanda..."... Salla salla gitsin...
***
Hiç yorum yapılmamış
1960 kez izlendi
2104 kez izlendi
978 kez izlendi
1299 kez izlendi
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.