Geçen gün de söylemiştim: Kazanamayacaklarını anladılar.
Tabii bunu açıkça itiraf edemezler.
Bu yüzden de laf kıvırtıyorlar ve muhalefete, "Aklınızı başınızatoplayın, olmayacak şeyleriistemeyin" diye akıl vermeye çalışıyorlar.
Aday yok. "Genel merkeze özgeçmiş bırakan" zavallılar var. Sanki Evkaf'amemur aranıyor.
Kılıçdaroğlu aday olursa da ne çıkacağı belli. "Pasif" cumhurbaşkanı olacakmış, Meral Hanım da "başbakan gibidavranacak cumhurbaşkanı yardımcısı"...
Pöh.
En çarçur aday bile, o güç eline geçince kullanmak isteyecektir. Tatlı gelecektir.
İki yıl içinde yeni bir anayasa, yeni bir referandum, ardından yeni bir seçim hayaldir.
Ne 360'ı tutturabilirler Meclis'te, hele hele ne de 400'ü...
Peki öyleyse ne yapacaklar? Ne yapabilirler? "Restorasyon benzeri" bir şeyler. Bundan, devlet kadrolarını hallaç pamuğu gibi atmayı, AK Parti'yle en ufak bir yakınlığı var gibi görüneni kapının önüne koymayı anlayınız.
Ve de iş yapan müteahhit ve sanayicileri batırmayı, çökertmeyi tabii.
Ki, ihaleler "kendi adamlarına" verilebilsin.
Her türlü inşaatı yarım bırakırlar, çürümeye terk ederler. Bunu da "tasarruf" kılıfıyla yaparlar. Kemalist emeklilerin ve gazetecilerin hoşuna gider.
Ardından da intikam...
El koyma... Kapatma... Ekmekle oynama...
Adliye kadrolarını da CHP ve İP militanları arasında bölüşürler.
Peki ya Güneydoğu?
Ayrılıkçılara teslim...
Ordu da Fetullah'a teslim!
Bakalım "üç sizden üç bizden" mantığı uyarınca Osman Kavalave Selahattin Demirtaş'a karşılık içeriatmaya kimleri gözlerine kestirirler?
Ama çok bekleriz.
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.