Bu da oldu. Vallahi bu da oldu.
Kendi gözümle görmesem "abartıyorlar" derdim.
Her şey kameralar önünde cereyan etti.
Kemal Kılıçdaroğlu'na çok basit bir soru soruldu bir gazeteci tarafından:
"Kapalı Maraş'ın açılması konusunda bir değerlendirmeniz olacak mı?"
Soru son derece açıkve seçik, net.
İnsan "evet olacak" der ve görüşünü belirtir, ya da "hayırolmayacak" der ve soruyu geçiştirir.
Kemal Bey bir süre sustu...
Sonra "pardon" dedi. Soru tekrar soruldu: "Kapalı Maraş konusunda bir değerlendirmeniz olacak mı?"
Kendisine yardımcı olmak için de"Kıbrıs'tan söz ediyorum" şeklindeaçıklama yapıldı.
Hani belki kapalı Maraş'ı "kapalı pizza" gibi bir şey sanmıştır diyecektimama kapalı pizzayı da bilmez. Kemal Bey bir süre daha sustu ve sonunda "Maraş?..." diyebildi.
Gazetecinin "Evet, Şebinkarahisar değil, Maraş, ama Anadolu'daki Maraş değil" demesi gerekirdi, demedi. Oda şaşırmış olmalıydı.
"Uyan da balığa çıkalım" demek de ayıp olurdu tabii. (Kılıçdaroğlu "balığaçıkmayı" da "Sakarya Caddesi'nebalık almaya gidelim" şeklinde anlayabilir.)
Bu arada "kurmayları" devreye girmişler.
Kemal Bey'in devirdiği çamları yeniden dikmekle görevli hınk deyicilerine kurmay tabir ediliyor...
Kurmaylar Kemal Bey'i uyarmışlar: "Maraş, Kıbrıs... İki kelime... On bir harfli... Birinciyi anlatıyorum..."
Tabii burada Kemal Bey'in de "özel isim yok, özel isim yok" diye itirazetmesi gerekirdi.
Kıvrak bir adam olsaydı "Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi" diye espride yapabilirdi ama "sessiz film" oyununuda bilmez. İnce Memed romanında da bunlar yazmaz.
Sonra bir mucize gerçekleşti.
Kemal Bey soruyu anladı.
Hangi muhalif gazetenin hangi köşe yazarından okuduysa, "tamamının açılmasındanyanayız" deyiverdi.
Böylece Maraş konusundaki tavrını öğrenmiş olduk.
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.