Yunan ordusunu İzmir'den denize döktük.
Döktük mü? Döktük.
Bu laf neredeyse yüz yıldır papağan gibi tekrarlanıp durduğu için, çok kişi bunu kafasında "somutluyor" ve sanki adamlar gelip Kordon'da zınk diye durmuşlar, biz de sırtlarından itip suya yuvarlamışız ya da bir tekme atıp patır patır denize düşürmüşüz sanıyor.
Arkadaşlar, bu laf "mecazi" bir laftır.
Aslında biz onları gerçek anlamda denize dökemedik.
Bir kısmı 8 Eylül günü İzmir limanından gemilere binip uzaklaştı. İzmir Yüksek Komiseri Aristidis Steryadis de onlarla birlikte kaçtı.
Bir kısmı Afyon cephesinden kuzeye gerileyip Kütahya üzerinden Mudanya'ya ulaştı ve oradan teknelerle Tekirdağ'a geçti (eski adı Rodosto)...
Bir kısmı da Alaçatı üzerinden Çeşme yarımadası boyunca çekildi ve gene gemilerle Sakız adasına ulaştı (Chios)... Urla'dan Midilli'ye gidenler de oldu...
Engel olamadık. Denizlerde hakimiyet onlardaydı. TBMM hükümetinin dişe dokunur bir donanması yoktu.
Elbette cup cup suya düşenler oldu ama bunlar daha ziyade yangından kaçmaya çalışan Rum sivillerdi.
Yani, Internet'te Trikupis'in ağzından "su soğuktu ama alıştım" gibi zevzeklikler yapmaya gerek yoktur. Trikupis denize ulaşamadan, İzmir yolunu bile bulamadan teslim oldu. (Kaldı ki başkomutan olduğunu bile bilmiyordu, Hacıanestis'in yerine atandığını bizden öğrendi.)
Geçen gün bazı gençlerimiz "nümayiş" yapmışlar. Yapsınlar.
Lakin gözlerine Gündoğdu Meydanı'nı kestirmişler ve "işte denize döktüğümüz yer burası" demişler.
Evladım, yirmi yıl öncesine kadar öyle bir meydan yoktu.
Belediye denizi doldurdu da öyle yarattı.
O zamanlar Alsancak Meydanı diye bir yer de yoktu, o mevkide Kraemer Palas oteli vardı.
Bol bol tarih okuyun ve hamaset yapacaksanız yapın ama şapşiklik olmasın.
***
Hiç yorum yapılmamış
1978 kez izlendi
2110 kez izlendi
984 kez izlendi
1302 kez izlendi
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.