Rezaleti unutturmak, gündemi değiştirmek ve CHP'ye "nefes aldırmak" için hemen ortaya Ali Babacan'ı sürdüler. (Davutoğlu "prim" yapmıyor.)
Vallahi Ajda Pekkan'ı falan da sürebilirlerdi.
Bu skandalın sonuçta "Tayyip'e yaradığını" gören tilkiler.
Bu girişim, partinin "meseleyi çürümeye bırakmak" politikasına da uygundu.
Çünkü, uzasaydı, "Kuva-yı Milliye ruhu" gibi zırva savunmalara herkes daha beter gülecekti.
Böylece konu kapandı mı?
Evet, kapandı.
"Sus" emriyle kapandı.
Bir de, Muharrem İnce'nin "siyasi yüreği" yetmediği için kapandı.
***
Muharrem İnce, evinin bahçesindeki ağaçlara Türk bayrağı ve Atatürk resmi asmak suretiyle "atraksiyon" yapmayı biliyor da, lafının arkasında durmayı bilmiyor.
Çete olmakla suçladığı kişilerin "sus" emrine hemen uyuverdi.
Kurultayda konuşacakmış.
Kurultaya daha beş ay var.
O gün bazı CHP'liler "mevzu neydi ağabey" diye de sorabilirler...
Şimdi konuşmayı sürdürürse partiden kovulma tehlikesi var...
Aslında kurultayda konuşursa da var.
İsim veremediği sürece çete tarafından hakarete de uğrayacaktır.
İşi çok zor, çünkü bir "parti içi muhalefet lideri" değil ve olamadı.
Daha ziyade "kendi kontosuna iş tutan" bir adam görünümündedir.
Bütün güvencesi "yüzde 30 oy almış olması" ama o bir buçuk yıl önceydi.
Üstelik o seçimi Tayyip Erdoğan kazanmıştı.
Ne yani, İnce, "kaybetmiş aday" sıfatıyla mı destek bekleyecek?
CHP'nin dramı da burada işte, "çok kaybeden gitsin, az kaybeden gelsin" şeklinde bir siyasi zavallılık...
***
Hiç yorum yapılmamış
1987 kez izlendi
2112 kez izlendi
986 kez izlendi
1305 kez izlendi
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.