Yanılmıyorsam temmuz ayıydı. 1 yıldır her ekonomik, siyasi ve diplomatik gelişmede çıkıp apar topar kur tahmininde bulunan, felaket satarak vatandaşları korkutup dolarizasyonu artırmaya çalışan, objektif ekonomik analizle siyasi bakış açısını birbirine karıştıran ekonomist, gazeteci ve akademisyenlerin fena ters köşe olduğunu yazdım. Hiçbir tahmini tutmayan bu kesimin finansal piyasalarda istikrar sağlandıktan sonra ortadan kaybolduğunudile getirdim. Kendilerine de 'yalancı çobanlar' yakıştırmasınıyaptım.
Peki bu arkadaşlar ve ROTA'syona uğrayan türevlerinin finansal piyasalarda sağlanan istikrardan sonra yüzü kızardı mı?
Hayır… Üstelik, her gün çıkıpekonomiye, Türk Lirası'na,finansal göstergelere ilişkinyalan, yanlış ve yanıltıcıbilgiler sallamaları dayanlarına kâr kaldı.
Evet, aynen öyle oldu.
Çünkü, Türkiye'deki kanunlarda bu ve benzer iftiralarla ilgili bir düzenleme tanımı yok. Ulusalekonominin genel yapısına,Türk Lirası'na, makroekonomikbüyüklüklere ve finansalgöstergelere ilişkin yalanhaber yapsanız da söylentiçıkarsanız da yorum yapsanızda rapor yazsanız da cezaalamıyorsunuz.
Diyebilirsiniz ki, 6362 Sayılı Sermaye Piyasaları Kanunu'nun 'piyasa dolandırıcılığı' başlıklı 107'nci maddesi var. Fakat o madde sadece belirli sermaye piyasası araçlarının fiyatlarını, değerlerini ve yatırımcıların kararlarını doğrudan etkileyecek haber, yorum ve söylentileri kapsıyor.
Ancak… Şu günlerdekonuyla ilgili birdüzenleme hazırlığıyapıldığını biliyorum.
Bana kalırsa, bunun iki yolu var: Ya Türk Parasının KıymetiniKoruma Kanunu'na bir madde ekleyeceksiniz, ya da Türk Ceza Kanunu'nun 'fiyatları etkileme' başlıklı 237'nci maddesine bir ek yapacaksınız.
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.