“Söz vardır rezil eder, söz vardır vezir eder” diye hepimizin bildiği ama uygulayamaya koymakta zorlandığı bir atasözümüz vardır. Birçoğumuz dilimiz yüzünden olmadık belalara maruz kalırız ama -özellikle biz gazeteciler- yine de gevezelikten vazgeçemeyiz.
Bir gazeteci büyüğümüz bir keresinde birçok genç gazetecinin olduğu bir mekânda, “Bizim halkımız bilgisi olsun olmasın her konuda fikir yürütmeyi çok sever. Bunların arasından biraz okumuşlarına da gazeteci-yazar der” diye Babıali’nin ahvalini de en acımasız ve en gerçek yüzü ile ortaya koyuvermişti.
Bir de son zamanlarda işsiz kalan bazı gazetecilerin yaptığı gibi cahilliğin yanına kör düşmanlığı da eklersen kartvizitine “araştırmacı gazeteci” bile yazabilirsin.
Türkiye’de yıllardır yaşanan gazetecilik anlayışı aynen böyledir. Her gelişmeye ideolojik bir at gözlüğü içinden bakan, kendi dünya görüşü doğrultusunda doğruyu yanlış gösteren bir meslektir bizim ülkede gazetecilik.
Maalesef bizim eski gazetecilerin en cahil ve aynı zamanda da en düşman oldukları konu din konusudur.
Bunun en son örneğini yine bu konuda nam kazanmış bir gazetenin gedikli bir gazetecisinden görüyoruz.
Cumhuriyet yazarı Zafer Arapkirli, attığı tweet ile bu akımın son temsilcisi olmaya hak kazandı.
Ne yaptı peki Arapkirli?
Arapkirli Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, sabah ezanı vakitlerini değiştirmesini yanlış anlayarak buradan bir gol atmaya çalıştı fakat bu uygulamanın vatandaşlardan gelen talep sonrası olması ve normal bir uygulama olması nedeniyle top kendi kalesine gitti.
Sana ne diyelim Arapkirli, sen ki yılların gazetecisisin, insan açar bir telefon Muharrem İnce’ye sorar. İşin aslını astarını öğrenir. Ezan, namaz konularında içinizde en uzmanı o değil mi?
İşler bu kadar kesat mı?
Yazılar okunmayınca, gazeteler satmayınca çare bu mu?
Yaz bir twit, bas dindarların damarına. Oradan hepsi birden sana saldırsınlar, sizin mahalle ve eşrafı da haliyle seni savunsun. Böylece mahallede kahraman ol. Adını duymayanlar da duysun.
Yazdığı yazının içeriğinden, üslubundan neresinden tutarsan tut gram değeri yok.
Keşke İsmet Paşa döneminde böyle insanların namaz saatleriyle ilgili vatandaş yararına düzenlemeler yapılsaydı da bu kamplaşma yaşanmasaydı. Keşke bu milleti olduğu gibi kabul edip başka kimliklere büründürmeye çalışmasaydınız da şimdi bu cahillikler yaşanmasaydı.
Keşke insanların dini, kıyafeti, şapkası, dinleyeceği müziği, okuyacağı kitabı ile uğraşmasaydınız da şimdi biz de uzay ile teknoloji ile uğraşan bir millet olabilseydik.
Muhalefet demek, muhalif gazetecilik demek, her fırsatta saldırmak, insanların dini değerleri ile dalga geçmek, siyasi malzeme yapmak değildir.
Sosyal medya camiasında da işler bozuk galiba. Bugün başka konu yok.
Gündem bu mu arkadaşlar, ey bu ülkeyi attığı iki twitle kurtaranlar...
Son dönemin en büyük kahvehane siyasetçilerinin buluşma noktası sosyal medyada seviye bu kadar düştü mü ey emir twitçileri?
Dolar spekülasyonları tutmadı, havaalanı olmadı, açılmayacak, su bastı dediniz hepsi yalan çıktı, Atatürkçülük konusunu yemedi millet. Mevzu buraya kadar düştü ha.
Bakın bence bu gidişat devam ederse birçoğunuz işsiz kalacaksınız. Patronlarınız size bu kadar ucuz işler için para ödemez. Yazıyorsunuz okuyan yok, bakan yok, takan yok.
Bir de konunun dışına çıkacağız biraz ama bir Ankaralı olarak şu “la” ekininin ağzına yakışan yakışmayan herkes tarafından kullanmasına da ayrı bir ayar oluyorum.
Son olarak olur olmaz her şeye karışmayı marifet sayan bu arkadaşlara mesajımı yine özlü bir Türk atasözü ile vermek istiyorum.
''Bir şey biliyorsan konuş ibret alsınlar, bilmiyorsan sus adam sansınlar.''
Yazacaksanız sosyal medyaya bu sözleri yazın da bir işe yarasın.
yazının kaynağı
YORUMLAR
1978 kez izlendi
2110 kez izlendi
984 kez izlendi
1302 kez izlendi
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.