GÜNCEL

Yusuf Kaplan : İhanetlerle gelen zillet, Ebu Ubeyde’nin yaşattığı silkeleyici izzet!

Tarih
05 Kasım 2023
İzlenme
Kişi
Yazar
Yusuf Kaplan

İsrail terör devleti, Filistin’de bir aydır katliam üstüne katliam yapıyor, gözünü kırpmadan dünyanın gözünün içine baka baka çocukları, bebekleri katlediyor.

Dünya seyrediyor.

İslâm dünyası seyrediyor.

Ama Filistin direnişinin sembol isimleri mücahitler, mücahitlerin önde gelen isimlerinden Ebu Ubeyde seyretmiyor, aksine Müslüman vakarının asaletini gösteriyor ve hepimize, bütün dünyaya insanlık dersi veriyor.

 

EBU UBEYDE’NİN VAKUR DURUŞU

Ebu Ubeyde, Arap liderlerinden neden su ve ilaç istedi? - Daily Ummah | Bir Miladın HabercisiyizKassam Tugayları’nın sözcüsü Ebu Ubeyde’nin İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği ve Batı Şeria’ya da yayılma istidadı gösteren katliamları karşısında dünyanın, özellikle de “İslâm dünyası” denen, varlığı ile yokluğu arasında hiçbir fark olmadığı gün ışığına çıkan Müslüman coğrafyanın halklarının hop oturup hop kalkmalarına, ölüp ölüp dirilmelerine rağmen yönetimlerinin, satılık yönetici elitlerinin sessizliğe gömülmesi karşısında yaptığı konuşma insanın tüylerini diken diken eden, yürek yakan bir konuşma. Ama alttan alta da umut vadeden, umutlarımızı diri tutan bir konuşma: Müslümanların umutlarını diri tutan sarsıcı bir konuşmanın, ürpertici katliamların, soykırım ateşinin ortasındaki bir cesuryürek komutandan gelmesi de çok manidar olsa gerek.

Şöyle diyor mazlum Filistin halkının korkusuz komutanı Ebu Ubeyde: “‘Neden İslâm ülkelerinden yardım istemekte ısrar etmiyorsunuz?’ diyorlar... Biz yardımı ancak Allah’tan isteriz, O da kimi layık görürse onu vesile kılar. Zulme sessiz kalan bilsin ki, Allah onu bu zafere layık görmemiştir.”

Ebu Ubeyde, İsrail’in bebek, çocuk, yaşlı, kadın demeden yaptığı katliamlara karşı Filistin direnişinin sembol ismi oldu. Alıntıladığım cümlelerde gözlenen vakur duruşu ve İslâm dünyasının Filistin’de işlenen cinayetler karşısında eli kolu bağlı, olup bitenleri sadece seyredişi karşısındaki asil uyarısı, çok şey ifade ediyor, çok şey söylüyor; hem Müslümanların acıklı durumları hem de Müslümanlıklarını hatırlayarak nefes alıp verdiklerinde insanın haysiyetini koruyan insanlığın onuru olduklarını gösteren tavırları hakkında.

Müslüman, sadece Müslümanların haysiyetini koruyan kişi değildir. Müslüman hem insanın hem de canlı varlığının haysiyetini, fıtratını, özünü ve özünün özgürce varoluşunu sonuna kadar koruyan yegâne insandır, şu çivisi çıkmış dünyada.

YUSUF KAPLAN ADANA'DA SEVENLERİYLE BULUŞTU haberi 

İHANETLER ZİNCİRİNİN YAŞATTIĞI ZİLLET HÂLİ

Tarihi, ihanetler zinciri olarak okumak, çok sevimsiz gelebilir. Ama şu kesin: Hayatta hiçbir şey tozpembe değil. Hele de konu, uluslararası ilişkilerse; dahası mesele, yüzyıllardır süren medeniyet, kültür ve dünya görüşü çatışmalarının söz konusu olduğu aktörler arasındaki ilişkilerse, o zaman tarihe, tarihî hâdiselere aslâ tozpembe gözlüklerle bakılamaz.

Büyük varoluşsal krizler yaşayan, kendilerine, kendi kültürlerine olan gülenlerini yitiren toplumlar, asgarî müştereklerini kolaylıkla yitirirler ve zaaflarının esiri hâline gelirler. İhanet, bu zaafların en öne çıkan örneklerinden biridir.

İslâm dünyası, kendine olan güvenini yitirmesine yol açan ikinci büyük medeniyet krizini iliklerine kadar yaşadığı bir zaman diliminde ihanetlerin pençesinde kıvranıyor…

Tanzimat, içeriden ihanetlerinin zirveye çıktığı, imparatorluğun pusulasını şaşırmasına ve imparatorluk gemisinin çökmesine yol açtığı bir büyük ve ürpertici yoldan çıkma hâli, ihanetler galerisidir.

Böyle zamanlarda ihanetler, sahte kurtarıcılar tarafından gerçekleştirilir. Sahte kurtarıcıların ipleri, onları kullanan kuklacıların ellerindedir.

Tanzimat’ta, Islahat’ta, Meşrûtiyetlerde ortaya çıkan ve sonrasında da devam eden Mustafa Reşit Paşa’yla başlayan paşalar zinciri, bizim ihanetler tarihimizin hiç de basite alınmaması gereken ürpertici bir tarih olduğunu gösterir. Sultan Abdülhamid döneminde hem özelde Sultan Abdülhamid aleyhine hem de genelde Osmanlı aleyhinde Avrupa’da yayın yapan toplam 95 derginin ve gazetenin olması (ki, bu bilgileri, en parlak yakın tarihçilerimizden Ali Birinci Hoca’dan ödünç alıyorum), Osmanlı’daki ihanetler zincirinin ne kadar zıvanadan çıkan boyutlar kazandığını gözler önüne sermeye yeter.

 

ARAPLAR, FİLİSTİN’İ SATIYORLAR!

Araplar, Filistin’i sattılar, satıyorlar el’ân…

İsrail’in kurucu cumhurbaşkanı Ben-Gurion, Ronald Zweig tarafından edite edilerek yayımlanan “Politics and Leadership in Israel” başlıklı kitabında şunu söylüyor: Great Zionist Leaders:David Ben Gurion - The Tikvah Fund“Açık olmamız lazım: Kazanmamız, bizim mucizeler yaratmamızdan değil, Arap yönetimlerinin kokuşmuşluğundandır.”

Siyonizm ve Türkiye başlıklı kitabında Yaşar Kutluay şöyle bir okuma yapar bu bağlamda: “1948 baharında Arap orduları birbirine kavuşup sonuca ulaşacakları sırada kuvvetlerin hiçbir sebep yokken ric’at’a (geri çekilmeye) başlamaları, o zamanki Mısır kralı Faruk, Irak kral naibi Abdillillah, Ürdün Kralı Abdullah’ın siyonist teşkilat tarafından satın alınmasına bağlanabilir.”

Kral Abdullah’ın haremindeki kadınlardan biri, MOSSAD’ın maaşlı, bordrolu ajanı. Savaş devam ederken Kral Abdullah’ın sürekli düşmanla bir araya gelerek savaşı nasıl kaybedelim tartışmaları yaptığı biliniyor.

Bu karaktersizin böyle hareket etmesi hiç de şaşırtıcı gelmemeli. Ne de olda dedesi Osmanlı’yı arkadan vuran Şerif Hüseyin.

yazının devamı

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;