SİYASET

Yusuf Kaplan : Avrupa dağılıyor, ABD çatırdıyor, dünya bize bakıyor...

Tarih
27 Ocak 2017
İzlenme
Kişi
Yazar
Yusuf Kaplan
Avrupa, birleşemedi: Yaşanan yarım asırlık deneyim, Avrupa'nın birleşemeyeceğini gösterdi.


Amerika, içten içe çürüyor, çözülüyor ve sürgit büyüyen bir güç çatışmasına sahne oluyor...

Dünyanın güç dengesi, Asya'ya doğru kayıyor.

Ama Çin, Japonya ve Hindistan gibi Asya'nın kadîm medeniyetlerinin ekseni çoktan kaydı: Bu ülkeler, kapitalizm tarafından uyutuldu ve yutuldular; insanlığın o derinlikli medeniyet birikimlerini kapitalizme kurban verdiler!

Dünyanın önünde tek seçenek kaldı: İslâm'ın yeniden bir medeniyet hamlesi gerçekleştirmesi ihtimali.

Bu ihtimal, Batılıların kâbusu, mazlum halkların da rüyası ve bitmeyen duası.

Türkiye, İslâm'ın yeniden medeniyet hamlesi gerçekleştirmesini mümkün kılacak yegâne aday ülkesi.

Fakat hem yeterince hazırlıklı değiliz henüz; hem de bu ihtimalin gerçeğe dönüşmemesi için içerden ve dışardan yoğun saldırılara maruz kalıyoruz...

AVRUPA, GÜCÜ KUTSADI; AMA KUTSADIĞI GÜCÜN KURBANI ŞİMDİ...

Batı uygarlığını iki kavramla özetleyebiliriz: Kontrol ve kolonizasyon.

Batı uygarlığı, modern Avrupa tecrübesiyle birlikte, bilgiyi güç olarak konumlandırdı; muazzam bilimsel ve teknolojik keşifler yaptı; ama bütün bunlar, sadece Batı'ya değil bütün insanlığa çok pahalıya patladı...

Bilgi'nin güç olarak konumlandırılması, aracın, güç üreten araçların kutsanmasına, amaçların yok olmasına, insanın araçların kölesine dönüşmesine yol açtı.

Güç üreten araçların kutsanması, Tanrı fikrinin, hakikat fikrinin yok edilmesiyle, tabiatın tahrip edilmesiyle, medeniyetlerin köklerinin kurutulmasıyla sonuçlandı.

Gücü kutsayan bir uygarlık, elbette ki, hakikati yitirecekti ve insanlığa adaletin, hakkaniyetin ve barışın hâkim olacağı bir dünya armağan edemeyecekti.

Gücü kutsayan bir uygarlık, elbette ki, dünyayı dâr / yurt edinecek ve başkalarına dünyayı dar edecekti: Osmanlı'nın beş asır barış yurdu inşa ettiği üç kıtanın yalnızca bir asır içinde Batılılar tarafından cehenneme çevrilmesi kaçınılmazdı.

Gücü kutsayan bir uygarlığın kurucu aktörleri Almanların, İngilizlerin, Fransızların.. birbirlerine karşı güç uygulamaları ve kutsadıkları gücün kurbanı olmaları da yine kaçınılmazdı.

Birinci ve İkinci Dünya Savaşı, Avrupa-içi güç çatışmasının yol açtığı yıkıma imkân tanıdı yalnızca: Avrupa, tarih yapan bir aktör olarak tarihten çekildi sonunda.

AVRUPA'NIN KORKULARI VE AVRUPA ÜZERİNDE DOLAŞAN KARA BULUTLAR...

Batı uygarlığının umutlar değil korkular üzerine kurulduğunu ve varolduğunu söylemiştim.

Bu ilke, Batı uygarlığının iç dinamikleri ve aktörleri için de geçerli: Avrupa Birliği de korkular üzerine kuruldu: Avrupalı güçlerin birbirlerini bir daha boğazlamamaları korkusu üzerine.

O yüzden İngilizler, Brexit'le Avrupa'ya, özellikle de Almanya'ya tekme vurdular.

Yine o yüzden Almanların, yeniden Avrupa'ya damga vurabilme hayali, hayalete dönüşmek üzere şimdi...

Orta ölçekli bir ekonomik kriz, Avrupalı güçlerin, hem güçlerini birbirleri üzerinde denemelerini hem de Avrupa ülkeleri içindeki yabancılara karşı düşmanlık ve ırkçılık barbarlığını artırmaları sürecini hızlandıracaktır...

Marx ve Engels'in yaklaşık bir buçuk asır önce Komünist Manifesto'da söyledikleri, bugün de gerçek: Avrupa'nın üzerinde kara bulutlar dolaşıyor yine...

AMERİKA: AVRUPA'NIN RUHSUZ BİR KARİKATÜRÜ

Amerika'ya gelince...

Avrupa, Batı uygarlığının kurulduğu yerdi.

Amerika, Avrupa'nın iki büyük dünya savaşından sonra yerle bir olmasıyla birlikte Batı uygarlığının temsilciliğini üstlendi ama Avrupa'nın ayartıcı ve kötü bir karikatürünü üretti sadece.

Amerikan kültürü, sığ, yüzeysel, hiç bir derinliği olmayan; insanlığa hayatın anlamı konusunda hiç bir şey sunmayan; ayartıcı, plastik, pornografik, o yüzden de insanın düşünme melekelerini dumura uğratan ruhsuz bir kültür.

AMERİKAN KAPİTALİZMİ: DİNİ AFYONA DÖNÜŞTÜREN SEKÜLER, AYARTICI, SAHTE BİR DİN

Benzer bir yönelim, dinin algılanışında ve uygulanışında da sözkonusu: Kilise, ayartıcı ve uyuşturucu bir afyon işlevi görüyor: Marx, “din, kitlelerin afyonudur" dedi ama dinin asıl Amerika'da afyon işlevi gördüğünü göremedi.

Amerikan kapitalizmi, Kilise'yi öylesine tepe tepe kullandı ki, sonunda tüketim kapitalizmi, seküler bir din olup çıkıverdi! Din de, bir tüketim nesnesine, uyuşturucu ama kapitalizmi meşrûlaştırıcı bir araca ve paçavraya dönüştü!

Siyasî olarak, püriten ruh, kendisinden başka kimseyi görmedi: Koskoca kıtayı, kıtanın binlerce yıllık medeniyet birikimini buldozer gibi ezdi geçti; kadîm medeniyetlerden iz bile bırakmadı.

Amerika'ya yerleşen sözümona Avrupalı püriten uygarlar, barbar olarak gördükleri Amerika kıtalarının yerlilerine tarihte eşine rastlanmayacak bir barbarlık örneği sergilediler: Hepsini tarihten sildiler!

İNSANLIĞIN GÖNLÜNÜ FETHEDECEK DERİN TARİHÎ VE İRFANÎ TECRÜBE BİZDE!

Avrupa'nın da, Amerika'nın da dünyaya verebilecekleri yegane şey: Kan, gözyaşı ve yıkım.

İleri kapitalizm, Japonya, Çin ve Hindistan'ı dize getirdi, kendine benzetti ve bitirdi.

Aynı şeyi, İslâm'a yapamadı. İslâm'ı fosilleştiremedi ve dize getiremedi.

O yüzden İslâm korkusu üretiyor, o yüzden İslâm'ın tarih yapan bir aktör olarak yeniden tarih sahnesine çıkmaması için Vehhâbî hâriciliği, Şiî yayılmacılığı, Kadıyanîlik, FETÖcülük gibi paralel dinler icat ederek hem dünyayı ve İslâm dünyasını İslâm'dan soğutmaya, nefret etmeye hem de İslâm'ı protestanlaştırarak sekülerleştirmeye, böylelikle İslâm'ı fosilleştirerek dize getirmeye çalışıyor.

Bu paralel dinlere direnecek derin tarihî ve irfanî tecrübe yalnızca Türkiye'nin sahip olduğu, yeniden keşfedilmeyi bekleyen muazzam bir tecrübe.

BİRBİRİMİZLE UĞRAŞMAK YERİNE KENETLENELİM VE ORTAK HEDEFE KİLİTLENELİM...

O yüzden herkese hayat hakkı tanıyan, insanlığın gönlünü fethedecek bu derin tarihî ve irfanî tecrübeyi yeniden hayata ve harekete geçirmemizin önüne set çekmek için hem Türkiye'ye içerden ve dışardan saldırıyorlar hem de ülke içindeki yeni-FETÖ'leri kışkırtıyorlar. O yüzden aklımızı başımıza devşirelim, birbirimizle uğraşmayı bırakalım, ortak hedefe kilitlenelim, diyorum.

Unutmayalım: Dünya bize gebe... Biz hakikate...

O yüzden Türkiye'yi yeniden insanlığın güven adası ve barış yurdu yapacak şuurla donanalım ve yola koyulalım... Vesselâm.

***

ÖZÜR

Ayrımcılık yapacak biri değilim. Önceki günkü yazımda, Sabetaycı ittihatçı şebekenin Osmanlı'nın tasfiyesinde, cumhuriyet dönemindeki devletin ele geçirilmesinde ve İslam'ın devletten arındırılmasında önemli roller oynadıklarını yazdım.

Balkan kökenli kardeşlerim masumdur. Balkanlar, büyük çınarın can damarlarından biridir. Yanlış anlaşılmalar olmuş.

Düzeltir, özür dilerim.

Yenişafak
27 ocak 2017 

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;