Sesli Makale

CHP mazbatayı alalı daha 15 gün olmadı ama, Türkiye'yi bu süre içinde 15 yıl öncesinin gündemine geri götürmeyi başardılar. Şu ana kadar içlerinde tutamayıp dışa vurdukları eylem ve söylemlerine şöyle bir göz atacak olursak:

Muhammed Mursi'nin ölümünden dolayı sevinç ayinleri düzenleyen on binler, sosyal medyada, "Erdoğan, senin sonun daha kötü olacak" diye başlık açtı, her biri Erdoğan'a ayrı bir ölüm şekli seçti.

Pek çoğu, CHP'ye destek vermeyen gazetecilere, "Sizin de sonunuz geldi, acı içinde köpekler gibi kıvranarak öleceksiniz" diye mesaj attı.

Bir önceki dönem milletvekilliği yapan ve bu dönem parti sözcüsü gibi televizyondan televizyona koşan Barış Yarkadaş çıktı, "Başörtülüden hâkim olmaz, olmamalı. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yok" dedi.

Hemen akabinde, metroya binen şortlu bir kadın, karşısındaki çarşaflı kadına "Kara Fatma" diyerek hakaret etmeye başladı, "Burası Türkiye Cumhuriyeti, ben artık size istediğim gibi hakaret edebilirim" dedi.

Bir başka yerde başka bir kadın, başörtülü kadını metroya bindirmemeye çalıştı, "Sizin burada yeriniz yok. Burada Atatürk kanunları geçerlidir, git evinde kapan buraya açık giyinerek girebilirsin" dedi.

Kendisine televizyoncu diyen Metin Uca isimli basit adam, bir porno yıldızının başı kapalı fotoğrafını paylaşarak başörtülülere "Porno Yıldızı" muamelesi yaptı. "Ama bunu işten atın diye size oy vermedik" diyerek başörtülülere yönelik aşağılık cinsel dürtüsü olduğunu âdeta ilan etti.

Mazbata kutlaması adı alt��nda çıktıkları meydanlarda, tam da cami önüne geldiğinde elindeki şampanyayı patlatan adamı gördük. 

Toprağın altında yatan binlerce kefensiz şehidin bulunduğu Çanakkale'nin CHP'li İl Başkanı, LGBT onur inisiyatifine destek verdi, destek vermeyenleri "Siz Ensar Vakfındaki tecavüzlere bakın" diye yaftaladı.

"Eee, camilerde (.....) partileri ne zaman düzenlenecek?" diyenleri, "Belediyeleri aldık ama hâlâ camilerden yükselen sesleri duymaya devam ediyoruz. Ne zaman keseceksiniz bu böğürtüyü?" diyenleri gördük. 

"Biz belediyeleri aldığımızda hiç kimsenin ekmeğiyle oynamayacağız. İster AK Partili olsun ister diğer partili, hepsinin ekmeğinin teminatı biziz" diyorlardı.

Kemal Kılıçdaroğlu bu konuda namus sözü veriyordu.

Göreve geldikleri günden bu yana Türkiye genelinde işten çıkardıkları personel sayısı 30 bin sınırına dayandı. Dün sadece Adana'da 1750 işçiyi bir çırpıda kapının önüne koydular. İşten atılanların büyük bölümü yollara düştü, Ankara'ya yürüyor ama kimsenin umurunda değil.

Diğer yandan Gezi olayları davası ve Suriyeliler meselesi üzerinden provokasyonlar yapıp milleti sokaklara dökmeye çalıştılar. Şahit olun ki bir patlama noktası, bir infilak noktası buluncaya kadar bu çabalarını sürdürecekler. 

Dedim ya...

15 gün olmadan ülke gündemini 15 yıl geri götürdüler diye. İşin ilginç yanı şu ki 15 günde yaptıkları şunca şeyden gurur duyarcasına, "Her şey çok güzel oldu" diyorlar. 

Önümüzde daha aylar var, yıllar var.

Şahit olun...

Her gün, her hafta bu olayların büyüyerek devam ettiğine şahit olacaksınız. 

Bunu niye söylüyorum?

Kemal Kılıçdaroğlu bir talimat göndermiş il ve ilçe teşkilatlarına. “İlk iki yıl belediye başkanlarımıza iş için, ihale için baskı yapmayın. Biraz sabredin, sonra gereken neyse yaparsınız” demiş.

17 yıldır bugünleri bekleyenler isyan ve itiraz ediyor bu işe.

HDP deseniz, CHP’nin kazandıkları belediye başkanlarının tepesine çökmeye başladılar. İstanbul’da adını vermeyeceğim bir ilçenin belediye başkanını makamında ölümle tehdit edip, “Bize verdiğiniz sözleri tutmazsanız sizi sokağa çıkarmayız” demeye başladılar.