SİYASET

Serdar Tuncer : Haydi layığımızı seçmeye

Tarih
29 Ekim 2015
İzlenme
Kişi
Yazar
Serdar Tuncer

29 Ekim 2015

Vaktiyle doğu illerimizden birinde bir konferans çıkışı, muhabir elindeki mikrofonu bir ihtiyara uzatmış:

-Laiklik için siz ne diyeceksiniz efendim?

-Çok eyi bir şeydir, çook!

-Peki ne demek laiklik, ne anlıyorsunuz?

-Ne olacak oğlum, camiye giden camiye layıktır, meyhaneye giden meyhaneye…

Sizi bilmem ama demokrasinin en çok 'layık'lığını sevdim ben. Hiç birimiz Süleyman değiliz, ama bu Pazar hepimizin bir mührü olacak. Vuracağız mührü ve layığımızı seçeceğiz.

“Nasılsanız öyle idare olunursunuz!”

Muazzam ölçü.

Biz nasılsak bizi idare edenler de öyle. Ahlâk, ilke, tasavvur, derinlik bizde ne kadarsa, nasılsa; bizi idare edenlerde de o kadar ve öyle. Gökten zembille inmiyor bu insanlar, içimizden çıkıyorlar.

Dürüstsek dürüstler, namusluysak namuslu, merhametliysek merhametli, adaletliysek adaletli!

Sızlanmak beyhude, kızmak anlamsız, mevzu avara kasnak.

Peki, seçimler için sen ne diyorsun, diyecek olursanız, var elbet bizim de bir kanaâtimiz. Babam derdi ki: Ârife tarif gerekmez ama tarife ârif gerekir. Biz ârif olamadık ama söyleyelim kanaâtimizi, ârif olan anlasın.

HERKESİN NECLA'SI BAŞKA

Bir kaç sene evveldi. Bir röportaj için Kanlıca 'da buluşacağız gazeteci arkadaşlarla. Onları beklerken, yan masada bir adam dikkatimi çekti. Pejmürde kıyafetli, karışık sakallı, yalnız, sürekli konuşan, arada kahkaha atan bir adam.

Dikkat kesildim konuşmalarına. Neler demiyor ki?

-Yağmur da kesildi işte. Anneme söyle pilav yapsın. Galatasaray şampiyon olacak. Kalk ava gidelim. Dolar bilmem kaç lira olmuş, peh!

Bunun gibi, birbirinden alakasız meseleleri peş peşe sıralayarak konuşuyor, kahkaha atıyor, kızıyor, türkü söylüyor. Dayanamadım, kalktım yanına gittim.

Selam verdim, birer çay içtik. Kara sevda yakmış garibi. Anladığım o. Epey muhabbet ettik. Her şey bir yana, en son söylediği sözü unutamam:

- Abi be Mehdi gelecekmiş gelmeyecekmiş bana ne abi be. Mehdi gelse ne olur, gelmese ne olur, Ben Necla'yı bekliyorum abi!

Herkes başka bir şey bekliyor bu seçimden, herkesin Necla'sı başka, kedicikler hariç; onlar bulmuş bulacaklarını.

Kim neyi beklerse beklesin. Niye isterse istesin. Kim hangi dertle oyunu verirse versin.

Bizim mührü basarken; umudumuz, duamız, Necla'mız 'daha güzel bir memleket' olacak.

KALBİN KARARI

Doksanların Diyarbakır'ı. Yeni tayini çıkmış bir öğretmen, otogarda taksiye binmiş, taksiciyle laflıyor.

Selamlaşmadan sonra adam:

-Ne var ne yok memleketin durumu nasıl, demiş.

Taksici şöyle bir yutkunmuş, müşterinin kılık kıyafetine bakmış:

- Her şeyimiz güzeldir beyefendi. Huzurluyuz, insanımız mutlu. Allah devletimize zevâl vermesin. Sahi siz ne iş yapıyordunuz?

-Öğretmenim, yeni atandım.

-Baştan söylesene hocam. Sana diyeyim, her gün insanlar ölüyor burada, az sonra ne olacağı belli değil, kime güveneceğimizi bilmiyoruz, perişanız.

Öğretmen şaşkınlıkla

-Demin öyle demiyordun, ne oldu şimdi?

Gülmüş taksici:

-O benim resmî görüşümdür hocam!

Sandığa giderken kalbinizi de yanınızda götürün. Kalp mühim. Büyüklerin nasihatidir: Kalbine sıkıntı veren işi yapma!

Ama o öyle diyor, bu böyle dedi, şu şöyle olacak… Bırakın resmi görüşlerinizi, kalbinize danışın. Neyse o, kalp doğruyu söyler.

***

Jandarma minibüsü durdurmuş, kimlik kontrolü yapıyor. Yine bir ihtiyar, ceplerinde ne var ne yok hepsini boşaltmış ama nüfus kâğıdı yok. Jandarma biraz da sert bir ses tonuyla:

-Emmi kimlik?

Adamcağız, biraz uygulamaya sitem, biraz da kimliksiz çıkışından dolayı kendisine kızgınlıkla yapıştırmış cevabı:

-Oğlum kimliği neydeceksin, kendim buradayım ya!

Unutmayın, verdiğimiz oy, ben buradayım demek olacak.

Onun hatırı, öbürünün sözü, diğerinin tehdidi, berikinin ırkı, filanın hayâli, falanın planı için değil;

Vatanım, milletim, memleketim için, buradayım!

Kendim için değil, kendimiz için buradayım!

OY VERME REY KULLAN

Acaba oy vermesek de rey mi kullansak?

Re'y, düşünce, görüş, fikir demek mâlum. Oy, isim olduğunda reyin uydurukçası, ünlem olsa çeşitli duyguları anlatmak için bir seslenme sözü, fiil halinden hiç bahsetmeyelim bile.

Oy da versek rey de kullansak üç soruya cevap arayacağız bu seçimde:

Ülkeyi kimler yönetecek? Devlet koalisyonla mı tek partiyle mi yönetilecek? Milletin başında kim olacak?

Herkes başka bir sebep ve öncelikle gidecek sandığa.

Birisi ekonomi diyecek, diğeri güvenlik. Kimi asgari ücret diyecek, kimi borsadaki hisselerim.

Biz dedelerimizden beri başka partiye oy vermedik diyenimiz de olacak, 'siz size oy vermeyelim diye uğraşıyorsunuz ama biz sizi dinlemeyeceğiz' deyip yine aynı yere, kahırla mühür basanımız da.

Aynı sebeple farklı partilere oy vereceğiz belki de.

Türk-Kürt meselesinin çözümü için MHP'ye oy verenin de kendince bir sebebi var, bu işi inadına kardeşlik çözer diyerek HDP'ye oy verenin de.

İstikrar için AK Parti diyene de sorsanız verecek mâkul bir cevabı var, istikrarsızlığın halli için “ülkeye Kemal lâzım” diyenin de.

Yâhut farklı sebeplerle aynı partilere oy vereceğiz.

Birisi HDP'ye Diyanet'i kaldırsın diye oy verecek, diğeri çocuğum Molla Cezirî'yi Kürtçe okuyarak dinini öğrensin hevesiyle, öteki eşcinsel haklarının tesisi için…

Birisi AK Partiye yatırımım yarım kalacak korkusuyla oy verecek, öteki ümmet bütün olacak umuduyla, beriki daha iyi bir alternatif yok diyerek…

Birisi MHP'ye huzura evet dediği için oy verecek, diğeri her şeye hayır dediği için, bir başkası ben bilirim Türkiye'yim diyerek...

Sorsan hepsi de haklı, hepsi de akıllı.

O nasıl oluyor demeyin, orasını ben bilmem.

Hani aklı pazara çıkarmışlar da herkes gitmiş yine kendi aklını satın almış. Niye öyle yapmışlar, demeyin şimdi de. Akılsızlıklarından diyeceğim, aklımız hepten karışacak.

***

HAY AKSİ!

Aklımızı ve haklılığımızı bir kenara bırakıp hadis-i şerifi bir kez daha hatırlayalım:

“Neye layıksanız onunla yönetilirsiniz.”

İdarecileriniz de size benzer demek bu.

Düşünün, bir sebeple gidemeyeceğimiz bir yere bizi temsilen göndereceğimiz kişiyi seçerken bile ne kadar dikkat ediyoruz. Oturması, kalkması, hâli, tavrı, edebi, kıyafeti ne kadar önemli oluyor bizim için. Temsil edenin doğrusu da temsil edene yazılıyor çünkü yanlışı da...

O zaman soru şu:

Oy vereceğim adamlar bana ne kadar benziyor?

Cevap: Ama şöyle, ama böyle…

İkinci soru geliyor hemen arkasından:

Benzemiyorlarsa benim bunlarla ne işim var?

Âriiif orda mısın?

Anladın sen!

Neyse meseleyi bu kadar uzatıp, büyütmeyelim.

Nihayetinde,

Ülkemizin ne olacağına değil, ülkeyi kimin yöneteceğine,

Devletimizin olup olmayacağına değil, devleti koalisyonun mu tek partinin mi yöneteceğine

Millet olmaya devam edip etmeyeceğimize değil, milletin başında kimin olacağına karar vereceğiz.

Aksi olsaydı zaten, mesele vatan-millet-devlet olsaydı, cilalı vaatleri, basit hesapları, ucuz kavgaları, bir kenara bırakır, bir dakika kardeşim, derdik:

Hoooooop!

Mesele Türkiye'yse gerisi teferruattır!


BİRİ VE DİĞERİ

Biri bir tek milyonlardır, diğeri milyonlarca bir tek

Birine kısaca millet diyoruz, diğerine sadece halk

Yenişafak

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;