- Annelik oğlun evlenene kadarmış, gündemine bir kız girince, her şey değişebiliyormuş. Çok kırgın ve çok üzgünüm. Oysa ne emeklerle büyüttüm ben onu. Evlendi, sonrasında sanki anne oğul gibi değil de iki yabancı gibi olduk. Yani, oğlum evlenince beni unuttu.
- Oğlunuz evleneli ne kadar oldu?
- İki ay oldu.
- Unutmak kelimesini biraz açar mısınız? Ne yapmadığı için unuttu diyorsunuz?
- Önceden bir yediğimiz ayrı giderdi. Benden ayrı hiçbir yere gitmezdi. Ben bir şey diyeyim de yapsın diye gözümün içine bakardı. Şimdi bunların hepsi bitti. Niye? Çünkü artık bana ihtiyacı kalmadı. Elin kızı geldi, düzenimizi bozdu. Daha doğrusu oğlumu benden kopardı. İnşallah o da aynısını evlatlarından görür. Bakalım nasıl oluyormuş.
- Efendim, oğlunuz sizi hangi sıklıkla arar ve görüşürsünüz?
- Her gün gelir beni yoklar, boynumu kucaklar hatır sorar ama artık o oğul eski oğlum değil.
- Eski oğlunuz olsa ne yapardı?
- Hanımını alıp baş başa bir yerler gitmezdi, ‘Benim annem de var, ben ağaç kovuğundan çıkmadım. Ben onsuz gitmem’ derdi. Baş başa geziyorlar, bir yerlere gidiyorlar. Eşi yanında ya anneyi artık ne yapsın?
- Eşiniz hayatta mı efendim?
- Hayır, on yıl oldu vefat edeli.
- Kaç çocuğunuz var?
- İki çocuğum var, birisi kız diğeri erkek. Kız olan evli, diğeri de bu yeni evlenen oğlum.
- Sizin kızınıza kayınvalidesi ‘Bensiz bir yerlere gitmeyin, hep beni de yanınızda götürün’ deseydi, kızınızda, ‘Biz yeni evliyiz, birbirimizi daha yakından tanımamız, alışmamız ve bir aile olabilmemiz, sevgimizi pekiştirebilmemiz için baş başa kalmaya ihtiyacımız’ var dese ve kayınvalidesi izin vermese nasıl karşılarsınız?
- Tabii ki onlar genç, gezip tozsunlar, hakları tabi ki.
- Peki ya geliniz, aynı ihtiyaç onda da yok mudur sizce?
- Geziyorlar zaten, beni dinleyen mi var?
- Peki efendim, sizin kayınvalideniz var mıydı varsa iletişiminiz nasıldı?
- Evet vardı, bana çok çektirdi rahmetlik. Şimdiki gelinler asla o çileleri çekmez.
- …………
Bu örnekte, hanımefendinin eşi vefat ettikten sonra, oğlu adeta hayata tutunduğu dalı olmuş. Hanımefendi hem eş hem oğul rollerini birlikte yaşamaya ve hayatı birlikte paylaşmaya çok alışmış. Bunun dışına çıkan her davranışı kendisine yapılmış karşı bir tavır ve dışlama gibi algılıyor. Oysa oğlunun ilgisinde bir sıkıntı yok. Anne olmak oğlumuzun hayatına tamamen girmek ve bir daha çıkmamak hakkını bize vermez. Burada annenin beklentisi bir anne oğul ilişkisinden ziyade, oğlunun hayatının merkezinde olma beklentisi ile kurgulandığı için, bu yoksa ne yapsalar boş gibi anlıyor. Kendisi kayınvalidesinden yıllarca çile çekmiş. Görülüyor ki, o yaşadığı sıkıntıları, olumlu bir hayat tecrübesine dönüştürebilecek bir bilgi donanımı ile yeni ve doğru bir anlayış oluşturamamış. Şimdi ise, kayınvalide olmanın ve bir oğul sahibi olmanın kendisine verdiğini zannettiği haklarını kullanmak istiyor. Ve farkında olmasa da kayınvalidesini modelliyor.
Bizler, elimizdeki nimetleri, sağlık, güzellik, para, mal mülk, eş, evlât vb. bizim zannettiğimiz için, bu yanılgı bizi, sahiplenmeye ve hak iddiasına taşıyor. Hemen diyelim ki, bir dakika; oğlunuzun da biz özel hayatı var, mahremiyeti var ve eşlik etmeye alışacağı bir eşi var. Şükredin ve suyun kendi yolunda akmasına izin verin. Siz Allah, (cc) güzel meşguliyetler, güzel dostlar ve toplum menfaatine hayırlı işlerle hayatınızdaki boşlukları doldurun ki, yalnızlıktan hayır çıksın. Siz artık yeni bir yuvanın bilge danışmanı koltuğuna oturun ve oğlunuzun büyümesine müsaade edin. Bizler insana değil, Allah’a (cc) yaslanalım, çünkü Allah (cc) en güzel koruyucu ve teselli edicidir. “Kim beni hatırlamaktan gafil olursa (unutursa); hayat onu sıkar… (Taha 124)
yazının kaynağı
YORUMLAR
1876 kez izlendi
920 kez izlendi
1072 kez izlendi
2292 kez izlendi
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.