DÜNYA

Ruşen Çakır : ‘Biji Obama’ tartışmalarına giriş niyetine...

Tarih
17 Kasım 2014
İzlenme
Kişi
Yazar
Ruşen Çakır

17 Kasım 2014....
YIL 2006 olsa gerek. Washington’da bir düşünce kuruluşunda Mısır’ın önde gelen liberallerinden Saadeddin İbrahim konuşma yapıyordu. Kurucusu olduğu Kahire’deki İbni Haldun Merkezi’nin faaliyetleri nedeniyle Hüsnü Mübarek rejiminin gazabına uğramış, birçok kez yargılanmış ve hapis yatmıştı. Hakkındaki en önde gelen suçlamalardan biri Batı’dan, özellikle de ABD’den merkez için mali yardım almasıydı.

O konferansta Mübarek yanlısı bir Mısırlı söz alıp Amerikan yardımı almasını eleştirince İbrahim şu cevabı verdi: “Bugün Mısır devleti ABD’den en fazla mali yardım alan ülkelerin başında geliyor. Mübarek para alınca bir şey demiyorsunuz da ben alınca mı ABD kötü oluyor?”

DÜŞMANLAR BİRLEŞTİ

Bu anekdotu Kobani’de olup bitenler bağlamında hatırlattığımı söylememe gerek var mı? Malum, uluslararası koalisyonun Kobani’deki (IŞ)İD mevzilerini etkili bir şekilde bombalamasının, kenti savunanlara havadan askeri yardım yapılmasının, Irak’tan peşmerge takviyesi gönderilmesinin ardında şu ya da bu şekilde Washington var. Öyle ki KCK Eşbaşkanı Cemil Bayık, çözüm sürecine üçüncü göz olarak pekâlâ ABD’nin dahil olabileceğini de söyledi.

İlginç olan, bütün bu olup bitenlerden rahatsız olanlar (ki sayıları hayli kalabalık. İçlerinde Washington ile “stratejik ortak” olmaktan hiç rahatsız olmayan siyasi iktidarın temsilcileri de var, onunla savaş halindeki Gülen Cemaati’ne yakın kişiler ve tabii ki her türden ulusalcı da) Amerikan yönetiminden ziyade veya ondan daha fazla Kürt siyasi hareketini (KSH) suçluyorlar.

HÜKÜMETİN HAZIRLADIĞI ZEMİN

Diğerlerini şimdilik kenara bırakalım, ama ABD’yi, hükümetin “üst akıl” gibi örtülü nitelemelerle dolaylı, KSH’yi de doğrudan suçlaması hiç de inandırıcı değil. Zira AKP hükümetinin Kobani konusunda önce kendi politikalarına, yani yanlışlarına bakması gerekiyor. Ankara ilk günden itibaren “Kobani düştü, düşecek”, hatta “Sırada diğer kantonlar da var” diyerek Suriye Kürtlerini kendi kaderleriyle baş başa bıraktı. Ancak direnişçiler, Türkiye’yi yönetenlerin sandığı gibi (IŞ)İD’in hiç de kaderleri olmadığını kanıtladılar.

Yani Kobani konusunda Washington’un aktif bir şekilde devreye girmesinin zeminini esas olarak Ankara hazırladı. Öyle ki Amerikalılar da Ankara’nın öngörülerine itibar edip başta Kobani’yi “umutsuz vaka” olarak gördüler, fakat direnişçilerin başarma ihtimali ortaya çıkınca Kobani’yi (IŞ)İD’e ilk ciddi yenilgiyi tattırma imkânı olarak sahiplendiler.

ÖCALAN’IN STRATEJİK MANEVRASI

Çözüm sürecini destekliyor görünüp hükümeti savunmayı her şeyin önüne koyan bazı kişiler bize ısrarla, ABD’nin hızla bölgesel, hatta uluslararası bir karaktere bürünen Kürt sorununa (daha doğrusunu söyleyecek olursak “Kürdistan sorunu”na) daha fazla dahil olmasında Kandil’in (KCK/PKK) payının altını çizip Öcalan’ı ayrı tutmaya çalışıyorlar. Bu, bıktıran “İmralı iyi, Kandil kötü” oyununun inandırıcı olmayan bir tekrarı. Kuşkusuz Öcalan İmralı’da Amerikalılarla görüşemiyordur, ancak kendisinin bölgede yaşananları epey yakından takip edip strateji ve taktiklerini sürekli güncellediğini de biliyoruz. Yani Öcalan’ın önümüzdeki dönemde Kürt sorununda ABD’nin daha fazla ağırlığı olacağını kimseyle temas etmeden anlaması ve KSH’nin politikalarını buna göre yeniden şekillendirmesi son derece normaldir.

Daha bu konuda söyleyecek çok şey var. Devam etmek üzere burada noktayı koyalım, ama şunu da söyleyelim: Kim ne kadar dahil olmak istese ve olsa da Kürtlerin geleceğini öncelikle Kürtler ve onların birlikte yaşadıkları halklar belirleyecektir. Bu nedenle üçüncü şahısların müdahalelerinden şikâyetçi olanların öncelikle buna zemin hazırlamamaları gerekir.
Habertürk

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;