Sesli Makale

8 Haziran tarihli Milli Güvenlik Kurulu basın bildirisi, emsallerinden önemli bir farkla ayrılıyor. Önceki açıklamalarda olmayan, muhtemelen uzun süre boyunca-belki yüzyıl daha-tekrarlanmayacak bir ‘açılış maddesine’ sahip…

“Türkiye Cumhuriyeti’nin geride bıraktığımız yüzyılda karşı karşıya kaldığı sınamaların, milletimizin demokrasiye olan inancı ile istiklal ve istikbal mücadelesindeki azmini keskinleştirirken, devletimizin temellerini daha da sağlamlaştırdığı belirtilmiş; Türkiye Yüzyılının başlangıcı olan yeni dönemde de ülkemizin güvenliğini, huzurunu ve refahını sağlamaya yönelik adımların aynı kararlılıkla atılmasına devam edileceği vurgulanmıştır”…

Yani devam ediyoruz.. Ama yeni ve üst aşamaya geçiyoruz…

Metin, Türkiye Cumhuriyeti’nin ileri ideallerine yatırım yapıyor ama kısa vadeli yüzleşmeleri de, yani “Ankara ne yapacak” diye bekleyenlerin meraklarını da gideriyor.

BÜTÜN HESAPLARI KAPATABİLİRİZ…

Durum…

Aktüel gelişmelerden yürüyelim…

Yakın coğrafyamızda üç süper gücün döndürdüğü üç çarkın göbeğinde bulunuyoruz. Her biri kendi ülke kümelerini de oluşturmaya çalışıyorlar…

Dedeağaç’ta yeniden hareketlilik var; CIA Başkanı’nın yaptığı-iddia edilen-ziyaret sadece Yunan istihbaratından saklanmıyor, Meriç sınırlarını da “teftiş” ediyor. Ancak, Bulgaristan-Yunanistan-Moldova-Ukrayna-Romanya da oradadır. Toplu fotoğraf bile çektiriyorlar. Türkiye’ye sınırdır, yönü yukarı atımlıdır! Belli ki zamanlamayı takip ediyor, Kiev’in beklenen “büyük taarruzu” ve baraj patlatılmasıyla bağlantılıdır. Karadeniz vardır, Balkanlar zaten, Kosova’yı görüyoruz, oradayız…

Ve çok ilginç, Bulgaristan Yunanistan’dan hava sahasının denetimini üstlenmesi talebinde bulunuyor. Tabii NATO aracılığıyla. Atina-İtalya ile birlikte-Arnavutluk, Karadağ ve Kuzey Makedonya’nın hava sahası denetimini de üstlenmiş durumda. Yine NATO kapsamında.

Sınama yaklaşıyor; Temmuz’da Litvanya-Vilnius’da İsveç önümüze gelecek. Washington ve NATO’nun yüklendiklerini biliyoruz.

Hem ABD/İngiltere mahreçli, yakın mesafeli ilk kümeyi tarif ettik hem İsveç meselesinin “önemini”.

Türkiye ne yapacak için birinci maddeye bakabilirsiniz!

ORTAK DONANMA KİME KARŞI?

İkinci küme, Körfez bölgesidir. Burada Çin’den yürüyoruz. İran-S. Arabistan-Birleşik Arap Emirlikleri bir başka kümedir ve Pekin koordine ediyor. Türkiye’ye yine sınırdır, İran ve Suriye’de mevcutlar. Şaşırtıcı derecede büyüyeceği iddiaları var; Pakistan ve Hindistan gibi ilaveler bir yandan, “o kadar da değil artık” dedirtirken, hepsinin birden-ABD’yi dışlayarak-bölgede ortak donanma kurabilecekleri açıklamaları yalanlanmıyor…

Küme sadece yan atımlı değil, dikey atımlıdır. Üçüncü kümeye otomatik bağlanıyor. Ancak sınır çizme ihtimali de vardır; Batı, Yunanistan’da kendi coğrafyasını belirlerken, Doğu da ikinci kümede yayılabileceği maksimum alanı hesaplamaya çalışıyor. Suriye, Astana Üçlüsü, terörle mücadele, Irak-Türkiye’nin Basra’ya bağlanan yol/limanları dahildir. Türkiye burada bir ulusal güvenlik riski görüyor mu? Görüyor. Peki ne yapacak?

Birinci maddeye bakabilirsiniz…

KAFKASYA’DA ‘SÜPER GÜÇ’ PLANLAR…

Üçüncü küme Kafkaslar…

İşler karışık. Azerbaycan-Ermenistan savaşının öncesinden yakın zamana kadar bölgenin stratejik motivasyonları Türkiye ve Rusya’nın elindeydi. Uygun zemine basıyor, uygun konjonktüre yaslanıyordu. Hazar’a kıyı ülkelerin/ittifakının dış etkenlere kapısını kapatan tutumu Batı’yı çok zorlamıştı. Coğrafya sadece Batı’yı itmekle kalmıyor, İran ve Rusya gibi iki ABD/İsrail düşmanını önceliyordu. Harita aynı zamanda Çin-Batı yoluydu. Herkes ayarlarını biraz da buna göre yapıyordu…

Konu şimdi Karadeniz ve Ukrayna savaşının ayrılmaz parçası. Hem de Suriye ve Ortadoğu üzerinden İsrail’in. Bugün Bakü’de istihbarat savaşları yaşandığını biliyoruz; sıkça İran istihbaratına yönelik operasyonlar yapılıyor. Öte yandan ABD’nin de bölgeye asıldığını izleyebiliyoruz.

Washington’un gözetiminde iki ülke liderinin kapalı kapılar ardında gerçekleştirdiği uzun oturumlardan sonra iyi haberlerin gelmesi, yani Ermenistan’ın Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü tanıması, Ankara’da Cumhurbaşkanlığı töreninde Paşinyan’ın ağırlanması, Aliyev ile önlü-arkalı oturulması da memnuniyeti tahkim ediyor.

Tek garip hissiyat, Batı’nın bu konuda pozisyon üstünlüğü elde etmiş görüntüsüne, Ankara’nın sanki “profilsiz” kalması. Nedeni merak ediliyor doğal olarak. Rusya’ya mı mesaj, İran’a mı mesaj? Yoksa sadece kuruntu mu yapıyoruz zamanla ortaya çıkacak…

Türkiye’yi merkeze alan üçgenin, üçüncü kümesi de budur. Ankara, yüksek stratejik değer taşıyan bu sorun yaklaşacak?

Birinci maddeye bakabilirsiniz.

AHTAPOT GİBİ!..

Kümeler, birbirlerine karşı küresel dinamikleri değiştirmek için süper güçler tarafından hareket ettirilirken, Ortadoğu-Balkanlar/Doğu Avrupa-Kafkaslar’daki onlarca ülkeyi bölgesel değişimlere, hepsi birden Türkiye’yi, uğraştığı sayısız sorunun her biri için stratejik kararlar verme yolunda baskılıyor…