POLEMİK

Nedim Şener : Yargıda ‘provokasyona’ dikkat

Tarih
23 Ocak 2021
İzlenme
Kişi
Yazar
Nedim Şener

Yargı, yasadışına çıkmayan, hukuka inanan yurttaşların en güvendiği sığınaktır. Kanunlara güvenen insanların hakkını hukuk eliyle aramak en doğal talebidir. Bu nedenle yargının herkese eşit mesafede olması beklenir. Bu beklenti içinde olanların yargıya zarar vermeyecek tutumda olması gerekiyor.

Türkiye, yargının belli bir siyasi düşünce ile hareket etmesinin, sistemin belli grupların eline geçmesinin nasıl sonuçlar doğurduğunu çok acı örneklerle yaşadı. 13 bin hâkim ve savcının 4 bin 500’ünün FETÖ mensubu olduğunu, bunun nelere mal olduğunu hatırlamakta yarar var.

Yargıyı korumanın hem yurttaşların, hem siyasetçilerin hem de yargı mensuplarının görevi olduğunu artık öğrenmiş olmalıyız.

Maalesef son gelişmeler, yaşadıklarımızdan yeterli dersi çıkardığımızı söylemenin zor olduğunu gösteriyor.

İbret verici gelişme önceki gün yaşandı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu şöyle bir tweet attı:

Süleyman Soylu'nun annesine küfür eden şahıs serbest bırakıldı - Elazığ Hakimiyet Gazetesi Gündem“45 gündür anam hastanede. Annemle fotomun altına küfreden alçak mahkemeye çıkıyor ve adli kontrolle serbest kalıyor.

Ne yapmalıyım.

Bakan olsam ne yazar.

Millet, devlet işleriyle boğuşurken anasının namusuna sahip çıkamamak ne ifade eder.

Twitimle yeniden alınırsa da provokasyon sayarım.”

ERKEĞE HAKARET İÇİN KADINA KÜFÜR EN BÜYÜK ALÇAKLIKTIR

Küfürün her türlüsü kime yapılırsa yapılsın iğrençtir, zavallılıktır, alçaklıktır. Hele hele bir erkeğe hakaret etmek için bir kadına; anneye, eşe, çocuğa küfür etmek alçaklığın en büyüğüdür.

Kadına, anneye, eşe, çocuğa küfür edenin ne insanlıkla ne hukukla ilgisi vardır.

Ama yine de tek yapılacak şey, hukuk eliyle hakkını aramaktır. Ve maalesef Süleyman Soylu sadece devlet görevi yaptığı için onun hasta annesine küfür eden alçak şahsa, yasalar gereği iki yıl, kamu görevlisine hakaret ettiği için en fazla üç yıl hapis cezası veriliyor.

Bunun karşılığında, ceza alsa bile bir gün hapis yatmadan denetimli serbest kararı ile özgür kalıyor. Sadece bakan olduğu için değil bir evlat olarak da Soylu gösterdiği tepkide sonuna kadar haklı.

BAKAN SOYLU’NUN TWEET’İNDEKİ MESAJ

Benim dikkatimi çeken, tweet’indeki son cümle oldu. Hakaret eden kişi için, “Twitimle yeniden alınırsa da provokasyon sayarım” sözü yargıdaki bir soruna işaret ediyor.

Son dakika haberleri... Adalet Bakanı Gül'den Süleyman Soylu'nun annesine yazılan alçak sözlere çok sert tepkiAdalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün dün yaptığı şu açıklama ise Soylu’nun Twitter üzerinden gösterdiği tepkiye cevap olarak yorumlandı:

Klavye başına geçip sosyal medyada bana her gün tutuklama siparişi verenlere sesleniyorum: Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Burada kanunlar, kurallar, usuller işler; hukuk işler. Bu işleyişi beğenmeyen gider, itiraz hakkını kullanır ama yargıya parmak sallayamaz.

Adalet Bakanı’ndan da bu işleyişe müdahale etmesini bekleyemez. Adalet Bakanı’nın hakim, savcı cübbesi yoktur, görevim süresince o cübbeyi giymedim ve hiç kimse kusura bakmasın, asla da giymeyeceğim.”

BAKAN GÜL’DEN KARAR ELEŞTİRİSİ

İşin ilginç yanı şu: İçişleri Bakanı Soylu, insan olarak bir evlat olarak tepkisinde ne kadar haklı ise Adalet Bakanı Gül de yaptığı açıklamada haklı.

Ama ortada bir sorun olduğu da bir gerçek. Gerçek ki bunlar kamuoyu önünde tartışılıyor. Sorun ne peki? Sorun yargının işleyişinde verilen kararlarda olabilir mi?

Adalet Bakanı Gül bunu şöyle tarif ediyor: “Yargının eksik, yanlış kararı yok mu? Elbette vardır, benim de eleştirdiğim, ‘Bu nasıl karar?’ dediğim yüzlerce karar sayabilirim. Haklı ve doğru bulmadığım kararlar vardır. Bazı dosyalarda tutuklama mümkün, hatta gerekliyken bu yola başvurulmadığını görüyoruz. Bazılarında ise tam tersi tutuksuz yargılama yeterli iken, kamu vicdanını yaralayıcı kararlara rastlıyoruz. Kaynar kazanı döküyor serbest kalıyor, süt kazanına giriyor tutuklanıyor.”

Bakan’ın da şikâyet ettiği, “Yüzlerce sayabilirim” dediği bu kararlar toplumda yargıya güveni ciddi anlamda sarsıyor. İşin başka bir yönü ise bu tür kararların İçişleri Bakanı Soylu’nun sözünü ettiği “provokasyon” boyutudur.

Acaba yargı içinde Adalet Bakanı’nın bile şikâyet ettiği o kararlarda da adalet sistemine güveni sarsmayı amaçlayan “provokasyon” boyutu olabilir mi?

Eğer siyasi tutum, gruplaşmalar varsa yargı elbette bir çatışma alanına dönüşür ve elbette provokasyon için uygun hale gelir.

GRUPLAR VE ‘RENKLENDİRİLEN’ FETÖ’CÜLER

Sayıları az da olsa Fetullahçı Terör Örgütü ile iltisaklı olanlar ile geçmişte FETÖ içinde bulunup şartlar gereği “renklendirme” ile başka kimlikle ortada dolaşanların varlığı, sistem açısından hâlâ risk özelliğini koruyor.

yazının devamı

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YORUMLAR

  • mtek

    24 Ocak 2021 00:49
    0 0
    Tüketici Hakem heyetine (5 kişidir) yaptığım başvuruyu bilirkişi raporuyla birlikte 3 ayda hiç para harcamadım.başvuruma sonuçlandırdı.Satıcı firma tük.mahkemesine itiraz.etti.duruşma bitiş hedef süre 350 gün.Şu an 400 gün oldu.dava bitmedi.Ben ürünü arızalı olduğu için kullanamıyorum.GECİKEN ADALET,ADALET DEĞİLDİR.Avukat,mahkeme masrafı siz hesap edin.
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;