Ülkemiz de yoğun olarak bu saldırı biçiminden 2010 yılından itibaren etkilenmektedir. Çok boyutlu bir biçimde şekil değiştiren saldırılar altında kalmaktayız. Asimetrik savaş olarak nitelendirilen bu savaş modelinin tanımının erken yapılmış olmasına rağmen geçiş döneminde yine içten yapılan saldırılarla pozisyon alınmakta gecikilmiştir. Devletin içine sızmış örgüt mensupları nedeniyle projeler ya başlangıçta durdurulmuş ya da bile bile bitirilmesi sabote edilmiştir. Bu dönemin önemine işaret eden kişiler önce itibarsızlaştırılmış, ardından bir şekilde görevden (tutuklama, açığa alma, istifa ettirme şeklinde) uzaklaştırılmıştır. Önce kişiler, sonra gruplar, daha sonra da kurumlar itibarsızlaştırılarak devlet zayıflatılmaya çalışılmıştır. Bu süreç içerisinde artan bir şekilde şiddetin dozajı yükseltilmiştir.
***
Şimdi geldiğimiz bu noktadan Reina’daki saldırının özeline inmekte yarar vardır. Örgütler çok uzun bir dönemdir etnik ve mezhepsel anlamda fay hatlarına saldırmaktadır. Bu saldırılarla etnik ayrılıkçı bir hareketin yanına mezhepsel bir grubu monte etme girişimi bulunmaktadır. İşin kötü yanı örgütlerin bu tür yaklaşımının önüne geçilecek psikolojik tedbirlerin alınmasında geç veya yetersiz kalınmaktadır. İnsanların yaşam biçiminin tehdit altında olduğu hissiyatı yaratılarak örgütler taban çalışması yapmaktadır. Bunun için de radikal gruplar örtülü veya açık olarak kullanılmaktadır. IŞİD’in daha önce üstlenmediği saldırılara baktığınızda bu gerçeği net olarak görebilirsiniz.
Reina saldırısı özelinde gündeme getirilmesi gereken sorular sanırım şunlardır; Yılbaşı kutlaması üzerinden başlayan tartışmanın ardından yapılan saldırı psikolojik altyapıyı oluşturmuştur. Ardından eğlence mekanının sahibi ve çalışanlarının bir kısmının aynı mezhep mensubu olmaları üzerinden tartışmanın derinleştirilmeye çalışılması da saldırı mekanının özel olarak seçildiğini göstermektedir. Yazıyı yazdığım ana kadar hala IŞİD’in eylemi üstlenmemiş olması nedeniyle, 15 Temmuz öncesindeki kayıp eylemlere fazlasıyla benzemektedir.
***
Saldırganın niteliği konusunda erken karar vermemek gerekmektedir. Saldırganın fazla profesyonel olması, intihar saldırısı yapmayı tercih etmemesi, klasik şarjör sayısına takılı kalması, silahını darbeler halinde ateşlemesi ve teröristin propaganda yapma isteğini olayın içinde icra etmemesi benim soru işaretlerimdir.
Rus elçisinin öldürülmesinin ardından dikkatli olunması gereken farklı noktalar ortaya çıkmıştır. Benim söyleyeceğim en önemli ayrıntı, son iki eylemde suçlu profilinin radikal eylem modeline uymayan yönleridir. Tabii ki birebir uyması beklenmese de bu kadar uç noktalarda kopmalar da işin şekline uymamaktadır. Asimetrik bir savaşla tek boyutlu mücadele imkansızdır. Bu mücadelenin mekan, zaman ve boyut anlamında sınır koymadan yapılması gerekmektedir. Saldırıda hayatını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı yaralılara ise acil şifalar diliyorum.
Karar
2 ocak 2017
Hiç yorum yapılmamış
1952 kez izlendi
2104 kez izlendi
978 kez izlendi
1297 kez izlendi
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.