Tarih 30 Ağustos 2018İzlenme KişiYazar Mahmut Övür
Paylaşım
Şu sıralarda sadece iç siyasetin değil dünyanın da gündeminde Türkiye- ABD ilişkilerindeki gerginlik var.
Bunun nasıl seyredeceği merak ediliyor.
Bizzat ABD Başkanı Trump'ın Papaz Brunson'u bahane ederek Türkiye'yiyaptırımla tehditetmesi ve ardındangelen kur manipülasyonuiki ülke arasındakiilişkileri içindençıkılmaz halegetirdi. Henüz diplomatikkanallar kapanmışdeğil ama ilişkilerineskisi gibi olmaihtimali de yok.
Aslında FETÖ darbesinden PKK-PYD'ye silah desteğine kadar ABD, uzun zamandır Türkiye karşıtı bir duruş sergiliyor ve bu bir yerde patlayacaktı. Şimdi yaşanan tam da budur... Bu krizin, Trump'ın başkan seçilmesiyle veya Papaz Brunson'u bahane etmesiyle direkt bir ilişkisi de yok. Hatta Trump'ın bugün yaşanan derin krizi biraz ötelediği de söylenebilir. Trump değil de rakibi Hillary Clinton seçilseydi kriz çok daha erken patlayacaktı. Çünkü FETÖ ile içli dışlı Clinton çok daha sert bir Türkiye siyaseti izleyecek ve eminim 15 Temmuz darbe girişimini de açık açık destekleyecekti.
Şimdi birileri, daha doğrusu Türkiye'nin kur manipülasyonuyla sıkıştırılmasını iç siyasete bağlayanlar şöyle diyor: "Dün Trumpgeldi diye sevinenler şimdi onun gitmesiniistiyor. Gelecek olan Pencedaha tehlikeli. O zaman ne yapacaksınız?" Bir kere ülkelerin çıkarları da pozisyonları da zaman içinde değişebilir. Bir siyasi aktörün bir dönem işinize yaraması her zaman yarayacağı anlamına da gelmez.
Bu gerçeği görmeden analiz yapanlar ne yazık ki Türkiye'nin yaşadıklarını saklamak için özel çaba harcıyor. Artık şu gerçeği görmek gerekiyor; cin şişeden çıktı. ABD'yi ister Trump, ister Pence veya Clinton yönetsin sonuç değişmeyecek. Çünkü ABD ile Türkiye'nin küresel ve bölgesel çıkarları örtüşmüyor.
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.