Mahmut Övür : İP ve Kavuncu’ların sır dolu ilişkileri
Tarih 02 Eylül 2018İzlenme KişiYazar Mahmut Övür
Paylaşım
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in "prensi" olarak sunulangenç işadamı Buğra Kavuncu'nunGİK üyesi ve parti sözcüsü olmasıuzun yıllardaTürkiye'nin yaşadığıiç ve dış kuşatmalarlayakından ilişkiligörülüyor. Ailesininsiyasetteki rolü, CIAve FETÖ ile ilişkileri,Türkiye'nin geçmişteve bugünyaşadığı kırılma noktalarındaortaya çıkmalarıbunu gösteriyor.
Dün eski MİT'çi, CIA ile ilişkili EnverAltaylı ve FETÖ'nün Kazakistan'daki önemli ismi eski Eyüp Belediye Başkanı İsmail Kavuncu'nun ilişkilerini ve akrabalıklarını yazdım.
Buradan devam edelim. Buğra Kavuncu'yu görünürde İyi Parti sözcülüğünetaşıyan şey, Almanya'nın dev firmalarındanBASF'ta üst düzey yöneticiolması. Ama arka planda başka ilginçilişkiler var. Bir kere firmanın geçmişi veilişkileri soru işaretleriyle dolu. BASF firmasınıngeçmişi İkinci Dünya Savaşı'nakadar uzanıyor. Dünyanın en büyükkimya ve boya firmaları arasında yeralıyor. Derin ve küresel bir güç olduğusöyleniyor. Bu gücün Kazakistan'dabüyümesiyle FETÖ'cülerin yükselişleriarasında bir paralellik var.
Bu fotoğrafa, Koyuncu'nun dayısı Enver Altaylı'nın Almanya ve CIA ilişkilerini ve diğer akbabası İsmailKavuncu'nun FETÖ bağlantısı eklenince durum biraz daha netleşiyor. Ama büyük fotoğrafı asıl tamamlayıcı olan büyük dede Abdurrahman Koyuncu.
Dede Koyuncu, 1938'de Özbekistan'dan Türkiye'ye göçen ailenin en büyüğü.
Onun en yakın arkadaşı ise CIA ajanı Özbek kökenli Ruzi Nazar. Onun öğrencisi ise MİT'çi Enver Altaylı... Başka isimler de var ama daha önemlisi Gladyo örgütlenmesi, onun ilk adımı Komünizmle Mücadele Dernekleri ve FETÖ elebaşı Gülen'le ilk irtibatın kurulması.
Bu ilişkiler ağı, 90'larda Sovyetler'in yıkılmasıyla yeniden canlanıyor. Adres, Türki Cumhuriyetler. Buralar hem Altaylı'nın hem de CIA'nın ilgi alanı.
Başka kim var dersiniz? Şaşırtıcı değil, CIA'nın o bölgelerdeki aparatı FETÖ.
Okulları ve işyerleriyle FETÖ o bölgeleri ele geçirirken başrolde bildiğimiz İsmailKavuncu var.
Biraz karışık ama buraya bir nokta koyup Kavuncu ailesiyle ilgili yine kafalarda soru işareti oluşturan iki önemli ayrıntıya daha dikkat çekelim. İlkine bir soruyla başlayalım: Bir CIA projesi olan FETÖ'nün Türki cumhuriyetlere yönelmesiyle Türkiye'deki milliyetçi cenahta yaşanan "ümmetçi-milliyetçi" siyasal ayrışmanın aynı zaman dilimine denk düşmesi acaba tesadüf mü? O tarihlerde Ülkücüler arasında yaşanan ayrışmanın öncülüğünü yapan isim ise Buğra Kavuncu'nun babası Orhan Kavuncu...
İkinci ayrıntı çok daha ürkütücü...
Karşımıza bu kez TSK'da tepe noktalara gelen bir Kavuncu çıkıyor; Tuğgeneral Salim Cüneyt Kavuncu. Ürkütücü olan ise Türkiye'nin bugün ya��adığı kuşatmanın bir başlangıcı olan Uluderekatliamı... Hatırlarsanız 28 Aralık 2011'de Irak sınırında kaçakçılık yapan 34 sivil, "terörist" diye bombalanarak öldürülmüştü. İnsani ve siyasi açıdan çok sarsıcı bir olaydı bu.
O günlerde de yazdım, bu bir tuzaktı ve amaç AK Parti ile Kürt sosyolojisinin arasını açmaktı. Öyle de oldu. O kararın nasıl verildiği çok tartışıldı. Ortaya halen de net bir fotoğraf çıkmış değil.
Ama o günlerde Yeni Şafak'ta yazan Abdülkadir Selvi, sınırdan geçmeye çalışan kaçakçıların bombalanması konusunda emrin kimden geldiğine dair çok önemli bir iddiayı seslendirmişti.
Selvi'ye göre o dönemde Genelkurmay Komuta Kontrol Daire Başkanı olan Tuğg. Salim CüneytKavuncu, Uludere'de vurma kararı verilmesini sağlayan raporu yazan isimdi.
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.