SİYASET

İsmail Kılıçarslan : Romantizmle gerçeklik arasında: Filistin ve TİKA

Tarih
02 Nisan 2015
İzlenme
Kişi
Yazar
İsmail Kılıçarslan

2 Nisan 2015

Biri bana ‘büyük lokma ye, büyük konuşma. Günün birinde gurur duymak zorunda kalacağın bir devlet kurumu ile karşılaşabilirsin’ dese muhtemelen terslerdim onu. Ama işte büyük lokma yiyip büyük konuşmamak lazımmış. Zira TİKA, kelimenin gerçek manasıyla ‘gurur duyduğum’ bir devlet kuruluşu. 
Belki haberdarsınızdır. Nablus’ta bir okulun ve kıymetli Osman Suroğlu’nun bir sergisinin açılışını takip etmek için 4 gün boyunca Filistin’de idim. Nuri Pakdil ustanın da hayatında ilk kez Aksa’yı gördüğü bu gezinin benim açımdan önemli yanlarından biri de, Türkiye’nin burada yapıp edebildiklerini yerinde görmekti.
‘Ne kadar az bürokrasi o kadar çok iş’ mantığıyla hareket eden TİKA Başkanı Serdar Çam’ın ve onun zımba gibi ekibinin Filistin’de ‘her türlü zorluğa rağmen’ başarabildikleri işler kelimenin gerçek anlamıyla olağanüstü. 
TİKA’nın Filistin’de en rahat çalıştığı bölge Batı Şeria. Filistin yönetiminin kalkınma ve insani yardım istekleri belirli bir plan dâhilinde sürekli hayata geçiriliyor. Mesela adı tatlı bir sürpriz ile  ‘Nuri Pakdil Okulu’ yapılan ve açılışına katıldığımız Nablus’taki okul, TİKA’nın bu bölgede açtığı beşinci okul. Altıncısı bitince bir altı okul daha yapılacak. Bu okulları yapıyor, bayrağımızı göndere çekiyor ve gerisini tamamen Filistin Milli Eğitim Bakanlığı’nın uhdesine bırakıyoruz. Sadece seçmeli Türkçe dersler konuluyor okulların müfredatına. 

Altyapı, sağlık ve eğitim alanlarında gerek sıfırdan, gerekse yenileme yoluyla pek çok projeye imza atılmış durumda bu bölgede. Mesela yapımı yeni bitirilen 35 yataklı Tubas Hastanesi ‘sıfırdan’ inşa edilen bir proje. Diğer yandan, bölgedeki pek çok hastane için de yenileme çalışmaları yapılmış. 
Kudüs’te yapılanlara gelince… Müslümanların ev ve işyerlerinin restorasyonundan ecdad yadigarı Yusufiye Mezarlığı duvarının onarımına, yaşlı insanların temel ihtiyaçlarının karşılanmasından Kubbetus Sahra’nın aleminin yenilenmesine değin bir dünya güzel iş başarılmış. Üstelik, İsrail’in çıkarttığı türlü zorluklara ve çektiği bin türlü numaraya rağmen… Mescid-i Aksa için yapılması planlanan pek çok TİKA projesi var. Özellikle Aksa yerleşkesinin içinde bulunan İslam müzesine dair. Ancak, yönetimi Ürdün’de bulunan Aksa Vakfı’nın bürokrasisini aşmak hayli zor oluyormuş. 

Şöyle anlatıyor TİKA Kudüs Koordinatörü Bülent Bey: ‘Ortada Mescid-i Aksa’nın her bir taşına edilecek hizmet bizim için şereftir’ diyen bir irade var; ama bürokrasi bizi çok yıpratıyor. Aslında bunu aşmak için ‘Kudüs İzleme Komitesi’ ve ‘Kudüs Çalışmaları Merkezi’ isimlerini taşıyan iki aktif ve uluslararası yapı oluşturup bu girişimlere öncülük etmek en doğru çözüm.’  
Ve gelelim Gazze’ye. Şu an Gazze’de çalışma sürdürebilen tek kalkınma ajansının TİKA olduğunu söylemekle başlayalım işe. Bir kere, süregiden ambargo ortamında en önemli şey oraya insani yardım ulaştırmak ki TİKA bunu zor da olsa sistematik hale getirebilmiş. Son zamanların en önemli hamlesi olarak da Hamas’ın bir süredir maaş veremediği memurlara da insani yardım paketleri ulaştırılmaya başlamış. 
Tabii, Gazze’de son derece önem verilen iki proje var. İkisi de hayata geçirilmek üzere. İlki, 176 yataklı Gazze Türk Filistin Dostluk Hastanesi. Yaklaşık 40 milyon dolara mal olan bu şahane hastanede son aşamaya gelinmiş. İkinci proje ise canlı yayın bağlantıları ile Gazze’deki tüm kültür sanat hadiselerini dünyaya aktarabilecek bir kültür merkezi. Gazze ile ‘uzaktan ve ortak kültürel etkinlik’ yapmak isteyen herkese bu imkânı sağlayacak merkezin hayata geçmesi çok yakın… 
Gazze’de Türkiye ve TİKA demek, ‘umut ve güven’ demek. Tüm dünyanın gözü önünde bir açık hava hapishanesine çevrilen Gazze için TİKA eliyle yapılanlar gerçekten gururlandırmalı bizi. 2 milyona yakın insana sürekli umut taşımak, sürekli yara sarmak büyük başarı zira. 
Bir de ‘şimdilik’ yardım ulaştırmanın yasal bir zemini bulunamayan ’48 Arapları’ meselesi var elbette. Bu uzun ve çetrefilli konuya derinlemesine girmeden, TİKA’nın ’48 Arapları’ için de elinden geleni yapmaya çalıştığını söyleyeyim. 

Şimdi geldik işin püf noktasına. Biri Kubbetus Sahra fotoğrafı tweetleyince -üstelik yanlış bir bilgiye dayanarak- ‘orası Mescid-i Aksa değil ki yaa’ yazarak Filistin meselemizi çözeceğini düşünen; Hanzala’ya bayılıp Nuri Pakdil’den haberdar olunca İsrail sorununu bitirdiğini varsayan ‘çakma romantizm’e inat, ‘hakiki bir romantizm’ ile Aksa için, Kudüs için, Filistin için elinden gelenin de fazlasını yapan gerçek insanlardan kurulu bir yapı TİKA... Hepimiz adına gece gündüz ‘burada olmanın hakkını nasıl veririm’ diye düşünen insanlar onlar. Ve bizden sadece basit bir talepleri var: ‘Farkındalık.’ 
Mesela şöyle diyorlar: ‘İsrail’den vize almam’ şımarıklığını bir kenara bırakıp insanlarımız akın akın Filistin’e gelsinler ve ‘biz buradayız’ desinler Kudüs’ün çocuklarına. Çünkü kendisine sarılan kanlı canlı bir Türkiyeli Müslüman gördüğünde bir Filistinli Müslüman’ın yaşayacağı sevinci hiçbir para ile satın alamayız.’  

Hadi hiç olmazsa buradan başlayalım. Bu kadarını TİKA’ya, o iyi insanların yönettiği o iyi kuruma borçluyuz zira.
Ne diyordu Borges: ‘Delikanlı, Filistin’e mutlaka git. En azından Mescid-i Aksa’nın bir mescidin değil, koca bir alanın yani Harem’in adı olduğunu öğrenir, Kıble Mescidi’nde iki rekat namaz kılarsın. Gerçek olana bir yerinden başlamak lazım değil mi?’  

Yenişafak

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;