GÜNCEL

İsmail Kılıçarslan : Marul meselemiz

Tarih
11 Temmuz 2015
İzlenme
Kişi
Yazar
İsmail Kılıçarslan

11 Temmuz 2015

Yunanca bir kelime olan marul, aslında 'amarula' kelimesinden gelmektedir. Amarula, 'acı ot, yaprakları salata olarak yenilen bir bitki' anlamındadır. Tıbbi adı 'lactuca sativa'dır. Size şaşırtıcı gelecek, ancak aslında papatyagiller yani asteraceaea ailesine ait bir bitkidir. 100 gramında sadece 14 kalori barındıran marul aynı zamanda etkili bir diyet yiyeceğidir de. Sodyum, potasyum, kalsiyum, A ve C vitaminleri bakımından zengindir.

Mide kanseri başta olmak üzere etkili bir kanser önleyicidir marul. Diğer yandan içeriğindeki antioksidan maddeler sayesinde kalp krizi, felç ve katarakt ile de mücadele eder. Kansızlığı engellemek ve iştah açmak gibi etkileri de cabasıdır.
Başta Çin olmak üzere Uzakdoğu'da bazı ülkelerde pişirilerek de yenen marul, bu ülkeler dışında sadece çiğ olarak tüketilir. Marul ülkemizde genellikle salata bileşeni olarak yenir. Diğer yandan kısır gibi yarı pişmiş mezelerde ve çiğköftenin servisinde de kullanıldığı vakidir.

Ezidilerde marul yemek haramdır. Hıristiyan ilahiyatçıların ise marul yemeleri üzerlerine farzdır. Ezidilerde marulun niçin haram edildiğine dair elimizde somut bir bilgi yoktur. Ancak Hıristiyan ruhbanlarının niçin mutlaka marul yemeleri gerektiğine dair bilgilerimiz oldukça sağlamdır. Zira marulun insanın cinsel dürtülerini kontrol altına aldığı ve bu dürtüleri azalttığı yönünde yaygın ve kadim bir inanç vardır. Evlenmeleri yasak olan Hıristiyan ruhbanlar için cinsel dürtülerle başa çıkabilmenin yolu bol bol marul yemektir. Ayrıca, kadim Hıristiyan öğretisinde marul ve mercimek yemenin 'İsag'ın oğulları' meselesiyle çeşitli bağları da vardır.
Doğrusu marulun cinsel dürtüleri engellediğine veya azalttığına dair kanıtlanmış bir bilimsel araştırmaya rastlayamadım.
İsmet Zeki Eyüpoğlu, Etimoloji sözlüğünde Galata maddesini anlatırken bir mani nakleder. Mani şöyledir: 'İstanbul'un ortasında Galata / Canım ister marul ile salata / Al kayıkçı götür beni Balat'a.'

Bu maniden hareketle eski İstanbul halkının marul ve salata ile arasının iyi olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Zaten, 'İstanbul mutfağı' dediğimiz mutfağın asli unsurlarından birinin 'Rum mutfağı' olduğunu hatırlar ve Rum mutfağının da zengin salata ve meze çeşitleriyle donanmış olduğunu bilirsek mesele bizim açımızdan netliğe kavuşur. Hayır, elbette 'Türkleri marul ile Rumlar tanıştırdı' diyemeyiz. Ancak marulun yaygın kullanımını Rumlardan öğrendiğimize neredeyse şüphe yok.

Marul, ılıman iklimde daha kolay yetiştirilen bir bitki olduğu için özellikle Akdeniz havzamızda yetiştirilir. Bilhassa 'sera marulculuğu' son yıllarda oldukça ciddi atak içerisindedir.

Marul, yetiştirilmesi büyük zahmetler isteyen bir bitki değildir. Sıcaklık kontrolü ve doğru sulama ile kolaylıkla yetiştirilebilir. En büyük üretim riski ise marulun dona karşı dayanıksız bir bitki olmasıdır. Doğru tekniklerle ve uygun zeminde üretildiğinde yüksek verimli, çiftçi dostu bir tarımsal üründür.

Marul üreticileri, son yıllardaki marul alım fiyatlarından memnun görünmektedirler. Son yıllarda özellikle göbek marul yani iceberg olarak isimlendirilen çeşidine ilgi çok fazladır. İlginin fazlalığı doğal olarak ürününü ederinde satan marul üreticilerini memnun etmektedir. Burada tehlike, 'para ediyor' diye ihtiyaçtan fazla marul üretip üreticinin mağduriyet yaşamasına engel olunmasıdır. Ancak malum, kimseye 'marul ekme' diyemeyeceğimiz için bazı yıllarda üretim fazlasından kaynaklanan üretici mağduriyetleri yaşanmaktadır. Yine de bu mağduriyetler, örneğin havuç, muz ve kivi üreticilerinin yaşadıkları mağduriyete nazaran daha azdır.
Yıllık marul üretimimizden bahsetmeyi unuttum. Yıllık üretim 300 bin tonu aşmış durumda. Bir üst paragrafta zikrettiğim 'üretim fazlası' meselesi için de iyi bir örnek bu üretim rakamı. Türkiye'nin yıllık marul tüketimi 300 bin ton sınırında. Marul üreticileri o yıl 600 bin ton marul ürettiklerinde bu, en az 300 bin ton marulun ihraç edilmesi zorunluluğunu doğuruyor. Marul ihracatı gerçekleşmezse üretici ciddi şekilde mağdur oluyor. Tabii, 'geçen sene para etmedi' diye marul üretimi az olduğunda bu sefer de başta İspanya'dan olmak üzere marul ithal ettiğimiz durumlar da oluyor.

Marul üreticilerinin en büyük sorunu büyük alanlarda 'ticari üretim' yaparak 'pazar kurallarını' belirleyememek… Birkaç dekar toprağında marul üreten çiftçi bir anlamda 'şansa kadere' bir üretim yapmış oluyor. Marul para ederse ne ala. Etmezse yandı gülüm keten helva.

Ne diyordu John le Carre: 'Memlekette yazılacak hiçbir sorun kalmadı tabii ki. Kaldı ki, sorunları yazdığınızda koca koca adamlar sizin marul konusunda yazmanızın daha iyi olacağını söylüyorlar. Kimseyi kırmanın âlemi yok. Buyurun size en millisinden marul meselemiz. Biraz da halis zeytinyağı dökün üzerine. Afiyet olsun pirdaşlar.

Yenişafak

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

YORUMLAR

  • hasan1834

    11 Temmuz 2015 11:23
    0 0
    abi kusura bakma ama sen ekonomi yazarımısın yada siyasi bir sey bulamadınmı yazacak
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;