Sesli Makale

7 Kasım 2015

Bugün biraz farklı bir üslupla, hatta neredeyse Yavuz Donat gibi yazacağım. Zira hafta içinde yaptığım önemli bir görüşmeyi size bütün detaylarıyla nasıl anlatabileceğime dair başkaca bir fikrim yok. Buyurunuz:

Yüzü gülüyor. Sadece yüzü gülmüyor, gözlerinin içi de gülüyor. 'Bu Türkiye'nin siyasi istiklal savaşıdır demiştim hatırlarsan, Allah'a şükürler olsun ki alnımızın akıyla çıktık bu savaştan' oluyor ilk sözleri.

İkimiz de sevinçliyiz. İkimiz de sevincimizi saklayacak insanlar değiliz. 'Yine de çok zor bir süreçti' diyorum. 'Zordu, hem de çok zordu' deyip Ordu'dan, Giresun'dan, Sivas'tan, Denizli'den örnekler veriyor.
Kültür ve Turizm Bakanı Yalçın Topçu ile oturuyoruz.

'Seçimdeki başarıyı neye bağlıyorsunuz?' diye soruyorum doğal olarak. Hiç duraksamadan 'toplumun tamamını kucaklamaya' diyor: 'Bir yandan Tuğrul Türkeş bey, bir yandan biz ve arkadaşlarımız, bir yandan Saadet Partili kardeşlerimiz, bir yandan Hüda-Par'lılar… Büyük bir dalga oluşturuldu. Ben bu sonucu ön görüyordum.'
Hüda-Par'ı biraz daha özel konuşuyoruz. 'Beni çok seviyorlar sağ olsunlar. Ben de onları seviyorum. Bu seçimde bölgedeki katkıları çok önemliydi' diyor Topçu.

Sonra laf Cumhurbaşkanı Erdoğan'a geliyor. Seçimden hemen sonra görüşmüşler. 'Bir adamı desteklemek için düşmanlarına bakacaksın. Cumhurbaşkanı'nı yemeye çalışanları görünce, o bloğun niyetini anlayınca elimi taşın altına sokmaktan geri duramazdım. Allah Uzun Adam'a uzun ömürler versin' yorumunu yapıyor.

Tabii ki herkesin merak ettiği soruyu ben de soruyorum: 'Gördüğüm kadarıyla AK Parti tabanı sizi çok sevdi. Kabinede olmanızı isteyenlerin sayısı da oldukça fazla… Bakanlığa devam etme isteğiniz var mı?'

Genişçe gülümsüyor. Protokolü falan bir yana bırakarak veriyor cevabını: 'İsmail kardeş. Hayatım boyunca kimseden siyasi bir makam, bir pozisyon istemedim. Allah'a şükürler olsun ki bu makamlar hep bize uygun görüldü, tevdi edildi. Benim için bakanlık yaparak millete hizmet etmekle Yerli Düşünce Derneği'nin faaliyetlerini sürdürmek arasında en küçük bir fark yok. Görev tevdi edilirse millet için elimden geleni yaparım.'

Çok politik buluyorum yine de bu cevabı. Biraz daha zorluyorum. Bu kez şöyle diyor: 'AK Parti'nin bu seçim başarısını etkileyen faktörleri iyi hesap etmesi lazım. Tuğrul Bey'in gayretleri, başka bir takım arkadaşların gayretleri çok önemliydi. Zor zamanda sorumluluk alındı. O ağaç meyve verdi. Şimdi meyve veren ağacı koruma zamanı.'

O çok sevdiği 'nine kucağında öğrendiğimiz medeniyet kodları' meselesini anlatıyor. Sonra da 'okudun mu Noel ile ilgili ne dediğimi. Turizm bizim için çok önemli. Türkiye'de güvenlik sorunu varmış gibi yaparak turizmimizi baltalamak isteyen bazı lobiler var. Onlarla mücadele etmemiz gerekir' diyor.

'Kaçırmışım Sayın Bakan' diyorum ve Noel tatili ile ilgili mesajını ondan dinliyorum: 'Tüm Avrupalı dostlarımıza ve dünyadaki tüm ülkelerin halkalarına sesleniyorum. Siyaseten söylenmiş menfi sözlere itibar etmeyiniz. Bizim ülkemizin bütün şehirleri sizin ülkenizin bütün şehirleri kadar güzel ve güvenlidir. Sizi ülkemize bekliyorum. Noelinizi şimdiden kutlarım. Noel kutlamalarınızı Türkiye'de yapmanızdan Türk Halkı memnun olacaktır. Noel Tatili için, İstanbul'da bulunan Kariye, Aya İrini basta olmak üzere İzmir, Efes, Trabzon ve Türkiye'de bulunan insanlığın ortak mirası olan tüm mekânlarımızla, Hristiyan dostlarımızı Noel Tatiline bekliyoruz.'

Görüşmenin ana hatları aşağı yukarı böyleydi. Çıkışta Sultanahmet sokaklarında dolaşırken şunu düşündüm. 'Hem yerli hem de dünyayı kucaklamaya hazır. Zor zamanda meydan ortasına çıkıp mücadelesini çekinmeden vermiş bu güzel adama bakanlık elbette çok yakışır. Tabanın beklentisi de ortada. İnşallah her şey gönlümüzdeki gibi olur.'

Yenişafak