GÜNCEL

İsmail Kılıçarslan : Güneş yeniden doğarken

Tarih
14 Ekim 2014
İzlenme
Kişi
Yazar
İsmail Kılıçarslan
14 Ekim 2014...
Pazar gün beni çok yakından ilgilendiren iki seçim vardı. İki seçimde de 'inşallah kazanır' dediklerim kazandı. Allah'a hamdolsun. Fakat her iki seçim için de geçerli bir cümle vardı zihnimde: 'Seçimi kazanmak çok önemli. Ancak, daha da önemlisi seçimden sonra neler olacağı.'
Seçimlerden birini tahmin etmişsinizdir. Malum, HSYK seçimi. Fakat ben yine de beni daha çok ilgilendiren bir seçimden, Bosna'daki 3'lü devlet başkanlığı ve parlamento seçiminden başlayayım.
Bakir İzzetbegoviç, Emir Sulyagiç ve Fahruddin Radonçiç arasında geçeceği aylardır belli olan 'devlet başkanlığı' seçiminde ipi SDA ve Bakir İzzetbegoviç göğüsledi. Bu iyi haber... İyi haber, çünkü Bosna'nın mevcut siyasi yapısı içerisinde 'bundan olur' dediğimiz ve Türkiye'nin rahatça çalışabileceği ilk isim Bakir İzzetbegoviç'ti.
Beni asıl şaşırtan, seçimi kaybettiği belli olur olmaz 'Seçim boyunca hem Bakir'le hem de Erdoğan'la mücadele ettim' açıklamasını yapan, Türkiye'den hoşlanmadığını saklamayan, Cem Uzan'dan bile daha enteresan bir siyasi figür olarak Radonçiç'in elde ettiği ikincilik... Mafyöz bir işadamı ve siyasetçi olan Radonçiç'i en çok geçtiğimiz kış Bosna sokaklarında yaşanan karışıklıktan ve protesto gösterilerinden hatırlıyoruz. Hem sokakların karışmasında aktif rol oynayıp hem de 'cambaza bak cambaza' deme yüzsüzlüğünü gösteren bu adamın Bosna siyasetindeki yükselişini her bakımdan tehlikeli buluyorum.
Beklenen sonuç, İzzetbegoviç'in birinciliği ve Türkiye ile ilişkileri çok önemseyen, üstelik düzgün de bir politikacı olan sosyal demokrat Sulyagiç'in ikinciliği idi. Olmadı.
Şimdi, seçimi yeniden kazanan Bakir İzzetbegoviç'i bekleyen iki temel mesele var. İlki, aldığı yüksek oyla sesi daha da fazla çıkacak, her an Bosna'yı karıştıracakmış gibi duran Radonçiç'in siyaset içi ve dışı muhalefetine direnmek. İkincisi ve daha da önemlisi, kendisi ve partisi SDA üzerindeki yorgunluğu bertaraf ederek Bosna'ya yepyeni bir siyaset anlayışı kazandırmak.
SDA, son dört yıldır Boşnaklar tarafından 'yeteri kadar çalışmamakla' ve 'kimi yolsuzluk olayları'yla suçlanıyor. Bu suçlamaların bir kısmı elbette siyaseten suçlamalar. Ancak bir kısmının doğru olduğunu Bosna'daki bağımsız kaynaklar da söylüyor. Bütün bunların üstüne bir de Boşnakların siyaset kurumuna olan inançlarını büyük oranda kaybettiğini ve yaygın işsizlik problemini de ekleyin. Bununla da yetinmeyip Dayton Anlaşması'nın Bosna'ya getirdiği 'kalıcı istikrarsızlık' meselesini de serpiştirin. Alın size mis gibi bir kriz.
Bu kriz ortamında Bakir İzzetbegoviç'e düşen, yıpranmış ve yorulmuş eski SDA kadroları yerine 'genç ve istekli' yeni kadrolarla 'yeni bir siyaset dili' ihdas etmektir. Anlayacağınız bizim 'yeni Türkiye' tartışmalarımızdan dahi daha önemlidir 'yeni Bosna' ideali.
Önümüzdeki sürecin Balkanlar'a ne getirip ne götüreceğini bence iki etnik grubun, yani Müslüman Arnavutların ve Boşnakların dirayetleri belirleyecektir. Bakir İzzetbegoviç'e düşen -Türkiye'nin de desteği ile- bu dirayeti göstermek, partisinin üzerindeki olumsuzlukları temizlemek ve 'yeni Bosna' için ortaya uygulanabilir bir plan koymaktır. Aksi takdirde Bosna'da işler oldukça karışabilir.
Eh, bu burada bir dursun ve biz iki kelam da HSYK seçimleri için edelim. Seçim akşamı sosyal medyada 'Allah bir daha bu memleketin insanlarına HSYK isimli bir kurumun seçimlerini takip ettirmesin' yazmış idim. Hala da o kanaatteyim. Hukukçuların kendi içerisinde yapacakları bir seçimin 'memleket meselesi' haline geldiği bir düzleme bir daha hiç gelmeyelim inşallah.
Diğer yandan, ülkücü, sosyal demokrat, muhafazakâr, İslamcı, Kürt ve Alevi hukukçuların bir araya gelip gayet çoğulcu bir anlayışla kurdukları Yargıda Birlik Platformu'nun paralel çeteye tarihi bir ders vermesini neşeyle izlediğimi de belirteyim.
Şimdi ortada bir 'paralel hukuk çetesi' tehdidi kalmamış gözüküyor. Dolayısıyla bu yeni HSYK yapısından paralel ihanet şebekesinin tüm unsurları ile 'hukuk içerisinde' mücadele etmesini bekliyoruz. Doğrusu, memleketin geleceğine ipotek koymaya çalışan bu çeteye sadece adalet borcumuz var bu saatten sonra. İnşallah yeni yapısıyla HSYK bu adaletin tecelli etmesini sağlar.
Diğer yandan, adaletin tecelli etmesini beklediğimiz başka konuların olduğunu da söylememe gerek yok herhalde. Reza Zarrab'tan eski bakanlara değin ortaya konulan iddiaların 'bağımsız şekilde' üzerine gidilebileceği bir ortam var artık. Bu iradeyi göstermenin tam sırasıdır.
Tabii, hukuk sistemimizin kanayan yarası durumuna gelen 28 Şubat siyasi ve hukuki kararlarının devre dışı bırakılması ve şiddete bulaşmamış siyasi mahkûmların 'adalet'e kavuşmaları için de hava ve zemin oldukça müsait. Bekliyoruz.
Ne diyordu Wittgenstein: 'Hacım. Şimdi sen geçen yıl o hurmaları yiyor ve gözümüze baka baka bizi tehdit ediyordun ya. Hah. Şimdi o hurmaları laboratuvar ortamında test etme zamanı.'
Yenişafak

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;