İbrahim Karagül : O fotoğrafı onların suratlarına çarpın! Biz kolay pes etmeyiz
Tarih 30 Mart 2017İzlenme KişiYazar İbrahim Karagül
Paylaşım
Papa'nın önündesıraya dizilmiş adamlarınTürkiye ile hesaplarının ne olduğuna, nasıl bir geleceğe yürüdüklerine, nasıl birkimlik eksenli ortaklığasığındıklarına, bunu yaparkenTürkiye'yi paramparça etmeyeayarlı planların hangi merkezlerde yapıldığına biz15 Temmuz'da karar verdik. Almanya'nın, Avrupa ülkelerinin kullandıklarınefret dilinin sebebini, arkasında yatan hesapları o gece bumilletin meclisi bombalanırken anladık. Tankları insanlarımızın üstüne sürenlerin, masumları kurşuna dizenlerin kimler olduğunu,planları kimlerin yaptığını, tetikçilerin kimler olduğunuanladık. Diyalog bir Batı aklı, Vatikan projesiydi.. FETÖ'nün kimin taşeronuve hangi hesabın ürünü olduğunu,ne tür bir Türkiye projesi için sahaya sürüldüğünügördük. “Diyalog”diye pazarladıkları şeyin Roma'da, Papa'nın başkanlığında yapılan toplantının bir parçası olduğunubiz hep biliyorduk. Diyalog projesinin bir Vatikan ürünü olduğunu, Türkiye'yi parçalamaya ayarlı olduğunu, birBatı aklıolduğunu hep yazıyorduk. BazılarıAbant toplantılarınadevam ederken, FETÖ'yeyaranmakiçin her fırsatı kullanırken, oralardaniktidar, güç, zenginlikdevşirirken,Pensilvanya'da misafir olmak için sıraya girerkenyaklaşan tehlikeyi görüyorduk. Kimse bize bir daha Avrupa aklı satmasın! Şimdikimse bize 16 Nisan gerekçeleri pazarlamaya kalkışmasın. Bu çatışmanın,restleşmenin, hesaplaşmanın, 16 Nisan referandumuna endeksli olduğunu iddia etmesin. Kimse,Türkiye otoriterleşiyor, diktatör eğilimleri öne çıkıyor, tehlikeli bir geleceğe sürükleniyoryaygaralarınıAvrupa Birliği dili ile içeride servis etmeye kalkışmasın. Kimse bizi artıkAvrupa sopasıyla hizaya sokmaya, buradan Türkiye'ye bir siyasi yol çizmeye yeltenmesin. Kimse Batı'ya“biz sizin muhtemel ortaklarınız oluruz”şeklinde dolaylı teklifler sunmaya kalkışmasın. Türkiye ile Batı arasındakiderin kırılmanın tarihsel nedenleriniunutturupbaşka gerekçelerüretmeye, milletimizi zehirlemeye, tehditlere ve saldırılara açık hale getirmeye girişmesin. Kimse, bunları yaparak bu ülkeninolağanüstü teyakkuz halini, kendini savunma çabasını sulandırmasın. Kimse,FETÖ'nün bıraktığı boşluğu doldurarak, bu ülkenin bir kez daha rehin alınması için Batı'yaalan açmayaçalışmasın. O fotoğrafı onların suratlarına çarpın! Kim bunları yapmaya girişirse,Roma'da çekilen o fotoğrafı suratlarına çarpın. Avrupa gazetelerindekinefret yayınlarınıyüzlerine çarpın.İslam düşmanlığını, Türk düşmanlığınıiçeren yayınları önlerine atın. Unutmayın; bu aşamadan sonrakim Avrupa medyasının diliyle konuşursa, o siyasi söylemi içeride pazarlamaya kalkışırsa obüyük operasyonun parçasıdır, o fotoğrafın bir parçasıdır ve bizzat onlar tarafındangörevlendirilmiştir. Patlasalar da, çatlasalar dao tarih aralığı kapandı. Artık FETÖ'yü de, PKK'yı da, PYD'yi de harekete geçirseler, bildiğimiz ve bilmediğimiz bütünetki ajanlarını seferber etseler, bütün bu olanlardan sonra Türkiye'nin güvenini kazanamayacaklar. Kötülük tanımlandı ama biz pes etmeyiz Bundan sonra biz,sadece savunmaya,onlardan gelecek yeni tehditleri önlemeye, o düşmanlığın önüne geçmeye, kendimizi ve ülkemizi korumayayoğunlaşacağız.Tehdit ve kötülük tanımlanmıştır, Avrupa'nın Türkiye hesabı netleşmiştir, düşmanlığı tescil edilmiştir. Bu kötülükten korunmak için, düşmanlıktan emin olmak içinasla diz çöküp yalvarmayacağız. Pes etmeyeceğiz. Özür dileyici bir tavır göstermeyeceğiz. Onlara yaranmaya, onlarasığınmayakalkışmayacağız. Onlarla aynı ortaklıklar içinde yer alıp buaşağılamaları hazmetme, unutma yolunu seçmeyeceğiz. Çünkü onlaryüzlerce yılın öfkesini, nefretini bugüne taşıdılar. Herhangi bir Avrupa gazetesindeki, televizyonundaki tek bir haberin, siyasetçisinin dilindeki Türkiye karşıtıher cümlenin bir geçmişi olduğunu, bugüne ait olmadığını biliyoruz. Onların iç savaşında bu sefer yer almayacağız Bu savunmayı yaparken,bütün coğrafyada yeni direnç adalarıoluşturmak zorunda olduğumuzu biliyoruz.Türkiye devrilirse coğrafya devrilir, biliyoruz. Tarihte bu hep böyle olmuştur. Öyleyse Türkiye'ye destek vermek, hele bu küresel saldırı ortamında ona arka çıkmakAtlantik'ten Pasifik kıyılarına kadar bütün coğrafyanın boynunun borcudur. 20. yüzyılın başında ne ile karşı karşıya kalmışsak yine aynı yerdeyiz. Düşman aynı, tehdit aynı, hedef aynı, mağdur coğrafya ve milletler aynı.Ama bu sefer, biz onların iç savaşında yer almayacağız. Hiçbirinin tarafı olmayacağız. “Nükleer” dedik, İngiliz gazeteleri alarma geçti Çöküşlerini, hesaplaşmalarını,o acı tarihi yeniden yaşamalarınıibretle seyredeceğiz. Avrupa içindeki bölünmeyi,Baltıkbölgesindeki olağanüstü askeri hareketliliği,Pasifik'teki kıyamet savaşı senaryolarınıizleyip kendi savunma kalkanlarımızı güçlendireceğiz. Kendi ülkemize, coğrafyamıza yoğunlaşacağız. Türkiye,“küresel ölçekte yükselen veya kendisine yönelen yeni tehditleri dikkate alarak olağanüstü savunma seferberliğine girmeli, nükleer silah dahil”diyeyazıncaküplere biniyorlar. Avrupa gazeteleri,İngiliz gazeteleri sıraya girerek, “nükleer” ifadesini çekip çıkararak, içine bir sürü de yalan karıştırarak haberler servis ediyor. Niyetleri bütün Batı'ya yeni bir Türkiye korkusu pompalamak, anlıyoruz. Taş üstünde taş bırakmayacaklar! Nasılsa Türkiye ile vuruşuyorlardı, nasılsa Türkiye'ye karşıHaçlı Savaşıbenzeri yeni bir saldırı furyası başlatılmıştı.Ellerinden gelse 16 Nisan'dan önce Türkiye'yi paramparça edecekler, taş üstünde taş bırakmayacaklar!Yine aynı şeyleri yapmak için bu ülkeyisavunmasızyakalamak istiyorlar. Bugünden sonra yapacakları bütün baskılar bu alana yönelecek, Türkiye'nin savunmasını güçlendirmeye dönük çabalarınısaboteetmek olacaktır. Ne yapmalıydık?Onlar kıyamet savaşına hazırlanırken biz öylesine bekleyecek miydik?15 Temmuz'da bu ülkeyi parçalara ayırmak için harekete geçenlerin yeni bir saldırı yapması için ellerimiz bağlı öyle bekleyecek miydik? Yok öyle yağma.Biz buna iki yıl önce “Acımasız Direniş” dedik bir kere.Bugünleri öngörerek dedik bunu.Neler tezgahlandığını görerekdedik. Türkiye'nin nelerle karşılaşacağını öngörerek dedik. 16 nisan küresel bir mesele oldu, neden? 16 Nisan halkoylaması, biriç politiktercih olmaktan çıktı.Devletler oyununun, güç mücadelesinin bir parçası haline geldi. Mesele Türkiye meselesi olmaktan çıktı, küresel ölçekte bir konuya dönüştü.Neden? İşi bu kadar büyüten ne? Onları bu kadar korkutan ne?16 Nisan'dan sonra ne olacak ki, bunu durdurmaya çalışıyorlar? Söyleyeyim:Bir daha bu ülkenin bileğini bükemeyecekler de ondan. Türkiye kontrol edilemez alana geçiyor da ondan. Milletimiz büyük tarih yürüyüşünü başlattı da ondan. Bu rüzgâr tersine çevrilemeyecek de ondan. O kritik eşik de aşılacak, biz yola devam edeceğiz Ne kadar gürültü çıkarırlarsa çıkarsınlar. Ne kadar küfrederlerse etsinler, su kendi yolunu buldu bir kere.. Boşuna bağırıp çağırıyorlar. Bubüyük seferberlik, öyle medya operasyonlarıyla, siyasi taşkınlıklarla, imaj çalışmalarıyla, tehditlerle, şantajlarla engellenemez. Türkiye'ye karşınefret dilikullananlar, kendi içlerinde patlamak üzere olan nefret dalgasına baksalar en azından kendileri için doğru bir şey yapmış olurlar. Endişeli değiliz.16 Nisan da aşılacak daha fazlası da. Tehditleri tanımlarız. Savunma kalkanlarımızı güçlendiririz ve yolumuza devam ederiz… Geçmişte yaptığımız gibi..Haçlı Seferleri döneminde yaptığımız gibi..
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.