GÜNCEL

İbrahim Karagül : 2023’ten umutlarını kestiler. Olağanüstü arayışlar başladı. İstiklal Savaşı içeride yaşanıyor. 15 Temmuz’dan beter olursunuz!

Tarih
23 Nisan 2021
İzlenme
Kişi
Yazar
İbrahim Karagül

Asıl “İstiklal Savaşı” Türkiye’nin kendi içinde yaşanıyor.

Anadolu’nun kurtuluşu için verilen mücadele, Türkiye’nin kurtuluşu için bir kez daha veriliyor. Ama tehdit, Ege’nin karşı yakasında değil, bu sefer içeride. Saldırı içeriden geliyor. “İşgal” içeriden yürütülüyor.

Bu; Erdoğan’ı devirmenin çok ötesinde bir hesap. Çok azımız farkındayız belki ama Türkiye’yi devirmeye çalışıyorlar. Bu amaçla Çanakkale’de karşımızda olanlar kadar geniş bir ittifak kurdular.

Osmanlı çöktü Cumhuriyet’i kurduk. Dünya düzeni çöktü, harekete geçtik. Buna saldırıyorlar.

Osmanlı çöktükten sonra Cumhuriyet’i kurabildik. Şimdi dünya düzeni çöküyor. Biz yeni ve çok daha güçlü bir şey inşa etmeye çalışıyoruz. İşte onu durdurmaya, yıkmaya çalışıyorlar. Ona saldırıyorlar.

ABD ve Avrupa’nın, İsrail ve bazı bölge ülkeleri ile birlikte yürüttüğü “Erdoğan’ı devir, Türkiye’yi durdur” planlamasının bütün mevzileri bu amaçla içeride oluşturdu. Dışarıdan çevreleyenler en şiddetli cepheyi içeride kurdu.

Türkiye’ye karşı savaş içeriden yürütülüyor. Türkiye’yi Türkiye ile vurmaya çalışıyorlar. Silahlarımızı, kurşunlarımızı kendimize, ülkemize, vatanımıza, inançlarımıza, ideallerimize ve gelecek hesaplarımıza çevirdiler.

Erdoğan, normalleşme için tarih verdiErdoğan’ı devirince, yerine kontrol edilebilecek birini atayınca, bu savaşı kazanacaklar. Öyle planlıyorlar. Ama bunu başarırlarsa gerçekten kazanacaklar.

“Bizi gör, bizi seç, biz Türkiye’yi durdururuz” diyen siyasi liderler.

Türkiye’yi bu yoldan çevirecekler. İçeriye sıkıştıracaklar. Kendileri için bir garnizona dönüştürecekler. Uyanan bir milleti bir yüz yıl daha susturup uyutacaklar. Hesapları bu.

Bu role talip o kadar siyasi parti, siyasi lider var ki; pervasızca, acımasızca, nasıl algılanacağını düşünmeden, “tarih bizi nasıl yazacak” demeden Avrupa başkentlerinden, ABD’den destek dileniyor, onlara yardım çağrıları yapıyor.

“Bizi gör, bize görev ver, bizi seç” diyen o kadar isim dolaşıyor ki ortada. “Biz Türkiye’yi durdururuz. İçeriden durdururuz. Ege’de, Akdeniz’de, Libya’da, Kafkaslar’da, Suriye ve Irak’ta durdururuz” sözü veriyorlar. En önemlisi de, “Birinci Dünya Savaşı sonrası mevziye geri çekeriz” diyorlar.

Sadece CHP sanıyorsunuz. İslamcı, milliyetçi, solcu, liberal, ulusalcı hepsi var.

Gönüllü kölelik bir fikir değil, tercih değil, bir karakter zaafı, bir ruhsal hastalıktır.

Siz bunları CHP ya da klasik muhalefet sanıyorsunuz. Siz bunları PKK, DHKP-C gibi terör örgütleriyle sınırlı sanıyorsunuz. Siz bunları Batı’nın içerideki dar kurye ağları sanıyorsunuz. Siz bunları Osmanlı’dan Cumhuriyet’e aktarılan, bugünlere taşınan güçlü aileler, “yerli görünen yabancılar”la sınırlı sanıyorsunuz.

Ama öyle değil. İslamcı, milliyetçi, solcu, etnik ayrımcı, liberal, ulusalcı bütün siyasi kimliklerden bir yapı oluşturdular. Bir vesayet cephesi, bir Türkiye’yi durdurma bloku inşa ettiler.

Dün Erdoğan’ın yanında olan bugün en çirkin dili kullanıyor.

Daha dün Erdoğan’ın yanında olan, en kritik görevlerde bulunan isimlerin bugün en çirkin, en seviyesiz siyasi dili kullandıklarını, en korkunç saldırıları yaptıklarını, Türkiye’nin tarih yürüyüşüne cephe aldıklarını görüyoruz.

Ülkenin iyiliği için tek söz etmeden, tek bir şey önermeden, yıkıcı cephelere yamandıklarını görüyoruz. Hayatları boyunca büyük Türkiye söylemleri ile öne çıkanların bugün ABD ve Avrupa başkentlerinde “bize rol verin” diye yalvardıklarını görüyoruz.

Marmaris’e giden suikastçiler gibi.

CHP’li Engin Altay’ın “Umarım Erdoğan’ın sonu da Menderes’e benzemez” cümlesi bir siyasi hesabı açık ediyor. Bunu CHP’den ve unsurlarından defalarca duyduk.

Onlar Erdoğan’ın sadece devrilmesini değil, idamını bir siyasi hedef haline getirdiler. 15 Temmuz’da Marmaris’e giden suikastçilerle Engin Altay’ın açık ettiği misyon aynı.

Ancak bu CHP ile sınırlı değil artık. Erdoğan’dan ayrılan Ali Babacan’ın; “sadece emekliler değil, muvazzaf askerler de böyle bildiriler yayınlayabilir” anlamına gelen cümleler kullanması bize başka bir şeyi işaret ediyor.

Bir siyasi proje bu: “Erdoğan’a bir son hazırlamak.” Kimler var?

Bu, “Türkiye’yi durdurma”ya ayarlı ABD ve Avrupa projesinin nihai hedefi. Erdoğan’ı devreden çıkarırlarsa Türkiye’yi durdurabileceklerine inandıkları için bunu bir siyasi proje olarak muhalefet ittifakının önüne koydular.

Hiç birinin itirazı olmadı, hepsi sahiplendi. Şimdi CHP’den PKK’ya, Ak Parti’den ayrılan “muhafazakar muhalefet” partilerinden ittifakın diğer üyelerine hepsi bu misyonla “Erdoğan’a bir son hazırlamak” için çalışıyor.

Bu yapılar ve çevreler “Türkiye Ekseni”ne, Türkiye’nin yüz yıl sonra yeniden ayağa kalkmasına, kendisinin bir merkeze dönüşmesine, bölgesel ve küresel güç biriktirmesine karşı silah kuşandı.

2023’den umut kestiler.

ABD’nin, Avrupa’nın, İsrail’in, “Türkiye Uyanışı”ndan huzursuzluk duyan ülkelerin silahını sadece Erdoğan’a değil, ülkeye, millete, yüzlerce yıllık siyasi genetiğe ve hafızaya doğrulttular.

2023’den umutlarını kesmişler. Normal yollardan, siyasi süreç içinde Erdoğan’ı devirebileceklerine dair umutlarını yitirmişler. Sadece onlar değil, “Türkiye’yi devirme”ye çalışan arkadaki güçler de umutlarını kesmiş.

Bu yüzden darbe, idam, demokrasi dışı araçlarla müdahale umutlarını yeniden yeşertiyorlar. Özellikle AK Parti’den ayrılanlarda 15 Temmuz saldırısının başarısız olmasının hayal kırıklığı çok belirgin.

Yeni bir “olağanüstü durum” arayışı. “Acaba bize bir fırsat daha çıkar mı?”

“Acaba bir fırsat daha çıkar mı” beklentisi aşikar. Bu amaçla bir tür “olağanüstü durum arayışı” çok öne çıkıyor. Kullandıkları siyasi dilin çirkinliği ve seviyesizliği PKK-FETÖ literatürü ile birebir aynı.

Yalan ve kurgunun böylesine sistematik hale getirilmesi, bunun bir siyasi dil olarak pazarlanması tamamen FETÖ öğretisidir. Onlara da bunu kimlerin öğrettiğini zaten biliyoruz. Öyleyse birileri birilerini bir şeyler için ikame ediyor demektir.

“15 Temmuz’dan beter ederiz…”

AK Parti’den ayrılan iki siyasi partinin kullandığı dil CHP’den daha kirli. Onların oluşturduğu medyanın kullandığı dil Sözcü gazetesinden daha seviyesiz.

Türkiye’yi kendisiyle vurmak. Muhafazakar kimlikli iktidarı muhafazakarlarla bitirmek. Erdoğan’ı kendi (eski) adamları ile devirmek.

Mesele, proje, hesap budur.

CHP’yi Engin Altay’a ve tüm açık ve gizli darbecilere İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun cümlesi ile cevap verelim: “15 Temmuz’dan beter ederiz…”

Olağanüstü arayışa girenler: Bu sefer yer yerinden oynar.

yazının devamı


YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;