Sesli Makale

Fetullahçı Terör Örgütü elebaşı ile ilgili “hastalandı, öldü ölüyor” haberleri çıkmaya başlayınca “eyvah bir şey geliyor” dedim kendi kendime. 18 Temmuz tarihli yazımda elebaşı Gülen’in hastalık yaygarasından sonra neler yaptığını yazdım. Fetullah’ın geberip gebermediğinin bir önemi yok. Hastayım yaygarası yapıyorsa arkasından ardından ne gelecek ona odaklanmamız gerektiğine dikkat çekmiştim.

Türkiye, tarihinin en önemli dönemini yaşıyor. Cumhuriyet’in 100’üncü yılında bir seçim yapılacak. Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci yüzyılını kimin şekillendireceği bu seçimde tayin edilecek. Dünyanın çivisinin çıktığı, uluslararası kurum ve kuruluşların görevini yapamaz hale getirdiği, yeniden yeni bir dünya düzeninin konuşulduğu bir dönemde, kimlerin nasıl bir Türkiye peşinde olduğunu hepimiz biliyoruz.

Fetullahçı Terör Örgütü hastalık numarasıyla yine neyin peşinde diye merak ederken, FETÖ konusunda algısı yüksek, alıcıları açık Odatv’nin Genel Yayın Yönetmeni Toygun Atilla’nın KPSS olayı ile ilgili yazısındaki “FETÖ toplumun sinir uçlarına dokunmayı bilen mahir bir örgüttür” cümlesi merakıma ışık tuttu.

Fetullahçı Terör Örgütü’nün 15 Temmuz’a kalkışmasının en önemli sebebi, yaklaşan YAŞ’tı. Elebaşı Gülen, TSK içerisindeki general ve subaylarının tasfiye edilmesi korkusuyla belki daha ileri zamanlarda yapmayı düşündüğü darbeyi erkene aldı. Türk milletinin direnci karşısında büyük yıkım yaşayan ve yarım asırlık birikimini kaybeden Fetullahçı Terör Örgütü, bütün umudunu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir daha seçilememesine bağladı.

FETÖ’CÜLER ARTIK BİRER CANLI BOMBA

Erdoğan karşıtı bütün siyasi partiler ve örgütlerle her türlü işbirliğine giren örgüt, kriptoları aracılığı ile Toygun Atilla’nın işaret ettiği gibi milletin sinir uçlarına dokunmayı her fırsatta yapıyor. Özellikle bilgi kirliliği oluşturma ve sosyal medyada bunu yayma konusunda mahir olan FETÖ, kirli operasyonlarını hız kesmeden devam ettiriyor.

Fetullahçı Terör Örgütü mensuplarının her biri bu saatten sonra birer canlı bombadır. Deşifre olma, işini kaybetme, hapse girme, rezil olma… Ne pahasına olursa olsun, artık örgütün talimatlarını yerine getirmekten başka çareleri yok. Örgüt de mensupları da 2023 seçimlerinde Erdoğan’ın tekrar kazanması durumunda yok olmaya mahkûm olduklarını biliyorlar. Ya seçimden sonra yok olacaklar, ya da seçimden önce kendilerini patlatarak, seçim soncuna etki edecekler.

Bu arada 2023 seçimleri arefesinde daha tehlikeli bir durumla karşı karşıya olduğumuzu özellikle vurgulamak istiyorum. 15 Temmuz öncesi hücre yapılanması içinde olduklarından hücreler birbirini bilmediği için koordineli hareket kabiliyetleri azdı. Artık hücreler birbirlerini biliyor.

Bu durumdan daha tehlikeli olan ise, 15 Temmuz öncesi Erdoğan karşıtları, Fetullahçılara da mesafeliydi. Erdoğan’a karşı estirilen siyasi yaklaşım, FETÖ’ye mesafeli kesimlerin aksi davranışına yol açtı. Muhalif partilere yakın bürokratlar artık açıktan veya el altından FETÖ ile iş tutuyor, yan yana gelmekten imtina etmiyor.

SİYASİ MÜNAFIKLARIN MÜNAFIK BÜROKRASİSİ