GÜNCEL

Hilal Kaplan : Selam-Tevhid neyi örtüyor?

Tarih
05 Ağustos 2014
İzlenme
Kişi
Yazar
Hilal Kaplan
5 Ağustos 2014...

Selam-Tevhid dosyasını biraz okumaya başlamıştım ki sandığımdan da büyük bir komediyle karşı karşıya olduğumuzu anladım.

Terör örgütü lideri olmakla suçlanan Nurettin Şirin'in gittiği paneller, yaptığı programlar, bastırdığı afişler vb. kanıt olarak sayılmış.

'Eylemde İsrail bayrağının yanı sıra ABD bayrağı mı yakalım, NATO bayrağı mı yakalım?' şeklindeki 'önemli' tartışmalardan bile suç unsuru devşirilmiş.

İsrail-Filistin meselesinde 'tek taraflı', yani fazla Filistin yanlısı yayın yapılmasına bile şüpheyle yaklaşılmış.

Bir de elbette dosyaya bilgiler 2010'dan itibaren koyulduğu için, bugün Suriye meselesine yaklaşımlarından ötürü, bırakın aynı örgütte olmayı, yolda karşılaşsalar selam vermeyecek insanlar yan yana örgüt üyesi olarak yazılmış.

Peki, varlığı oldukça kuşkulu bu 'Selam-Tevhid örgütü' kamuoyunun gündemine nasıl girmişti?

Hatırlarsınız, 1990'lı yıllar boyunca bölgede terör estiren Hizbullah örgütü, İstanbul'da yapılan bir operasyonla bertaraf edilmişti. İşin ilginç yanı, yıllarca çok gizli prosedürler dahilinde hareket eden bu örgütün, ana karargâhını ve arşivini İstanbul'a taşıdıktan on gün sonra bir polis baskınıyla sona erdirilmesiydi.

İki işadamını kaçıran örgüt elemanları, kaçırdıkları işadamlarının kredi kartıyla, örgüt karargâhına kapı siparişi vermişti! Polisler de bunu takip ederek Beykoz'daki villaya baskın yapmıştı. Hizbullah'tan beklenmeyecek bu acemilik bile işin içinde bir bit yeniği aramaya yeter aslında.

İşte Selam-Tevhid örgütü, ilk kez o baskında ele geçirilen bir mektupla gündeme geldi. Uğur Mumcu suikastine dair bilgiler içeren mektup, suikastın İran'a yakın Selam-Tevhid örgütünce işlendiğine işaret ediyordu.

Gerisini, 28 Şubat sürecinde, Batı Çalışma Grubu cuntasını, Meral Akşener'e bildiren dönemin Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı Bülent Orakoğlu'ndan okuyalım:

'Ismarlama polis baskını sonrasında Hizbullah'ın arşivinde, Uğur Mumcu suikastını aydınlatacak bir mektuba ve İran gizli servisi ile irtibatlı Tevhid'i Selam isimli bir örgüte ulaşılıyordu. Tevhid'i Selam örgütü yöneticilerinden olduğunu iddia eden İğneci kod adlı Yusuf Karakuş Hüseyin Velioğlu'na yazdığı mektupta Tevhid'i Selam grubundan ayrıldığını, Hizbullah'a geçmek istediğini referans olarak da Uğur Mumcu suikastında bulunduğunu ifade ediyordu.

Sadettin Tantan'ın İçişleri Bakanlığı döneminde başlatılan Umut operasyonları bu mektubun ele geçmesi ile başlatılmış, Uğur Mumcu başta olmak üzere Bahriye Üçok, A.Taner Kışlalı, Muammer Aksoy cinayetlerinin kesin çözüldüğü açıklanmıştı.

Hizbullah, Jitem ilişkisi ve Yeşil'in Özel Harp içinde ''Beyaz Kuvvetler'' mensubu olarak, infaz biçimleri konusunda eğitmenlik yapması, herkesi şaşırtan 'domuz ipi' ile bağlayıp enseye çivili sopa batırma yönteminin, Hizbullah militanlarına, binbaşı Cem Ersever ve Yeşil'in' öğrettiği de kamuoyuna yansımış bilinen sırlar arasında bulunuyor (…)

İçişleri eski Bakanı Mehmet Ağar'ın, Güldal Mumcu'ya yaptığı açıklamada. 'Bir tuğla çekilirse duvar tamamen yıkılabilir' sözü, DGM savcısı Ülkü Coşkun'un ise, 'Bu işi devlet yapmıştır, olayı aydınlatmam konusunda yazılı emir verilirse olay çözülür' açıklaması, davaya yeni atanan savcı Kemal Ayhan'ın Güldal Mumcu'ya ''Faillere büyük ölçüde ulaşmaya çalışıyoruz'' açıklaması sonrasında evde ölü bulunması otopsi bile yapılmadan defnedilmesi olayın arkasındaki güce Türk Gladiosu'na işaret ediyor.' (Uğur Mumcu suikastı ve Selam-Tevhid örgütü)

Gladio'nun işlediği cinayetleri örtme amacıyla gündeme getirildiği anlaşılan ama bir nevi ölü doğan bu Selam-Tevhid'e, bugün de başka bir Gladio'nun siyasî iktidarı yıkmak için ruh üflemeye çalıştığı anlaşılıyor.

Yenişafak

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;