En son yazacağımı, başta söyleyeyim...
Daha doğrusu, sorayım...
CHP'yi Kılıçdaroğlu'na teslim eden bürokratik ve ideolojik kafaya siyaset teslim edilir mi?
2010'dan bu yana CHP'yi parça parça ele geçiren küreselci fesat şebekelerine direniş gösteremeyenlerin iddia ettikleri gibi pek ulusalcı, pek devletçi, pek halkçı olduklarına inanılabilir mi?
***
Kılıçdaroğlu'nun iki yüzü var.
Kamuoyuna sergilediği yüzü malum.
Seçim başarısını falan önemsemeyen bir tür siyasi anafor cihazı sanki.
Rakiplerini ve kitlesini sersemleştirmekte üzerine yok!
Bu yüzünü çok yazdım.
Fakat gözlerden kaçan/kaçırılan bir yüzü daha var.
Otoriter, hedefe kilitlenmeyi bilen ve yoluna çıkanları acımasızca tasfiye eden bir örgüt lideri...
Kılıçdaroğlu'nun hem "siyasi ayak" tarafını konuşuyoruz, hem de "seçim yenilgilerine rağmen partideki iktidarı hiç sarsılmıyor, bu ne ayak?" diye soruyoruz ya...
O "yüz"den işte!
***
Kılıçdaroğlu Genel Başkanlığa geldikten iki yıl sonra yapılan 34. Olağan Kurultay mesela...
Baykal-Sav ikilisi sözüm ona bu kurultayda partideki Fetö destekli küreselci tezgaha ağır bir darbe indirecek ve bir daha kimse Kılıçdaroğlu'nu hatırlamayacaktı...
Ne oldu?
Baykal'ın kurultayda koçbaşı olarak kullandığı Mersin Milletvekili İsa Gök'ü bugün hatırlayan var mı?
Önce delegeler tarafından yuhalanmıştı Gök, sonra da dövülmüştü.
Ne oldu?
Kazanacağından emin olan Baykal- Sav ekibi hezimete uğradı.
Kılıçdaroğlu taşları öyle bir yerinden oynattı ki, bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmadı.
Ne oldu?
O günden bugüne kadar, yani tam sekiz yıl boyunca ulusalcılar birer birer tasfiye oldukları yetmezmiş gibi bütün kirleri de halının altına süpürdüler.
***
Hiç yorum yapılmamış
1971 kez izlendi
2107 kez izlendi
982 kez izlendi
1301 kez izlendi
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.