Hatırlayın...
Dünyanın virüsle henüz tanıştığı günlerde...
Çin'den korkunç haberler gelirken, Batı'da yaşlılar bakımevlerinde ölüme terk edilirken...
Bir yandan evlere kapanılırken, öte yandan da tuvalet kâğıtlarının yağmalandığı sırada...
Sert bir rüzgârla önce siyahlar sokağa itilmiş, sonra bütün ülkelerde ırkçılığa karşı eylemler patlak vermişti.
***
Sonra ne oldu?
Sanki birileri kitlelerin kulağına sürekli şöyle fısıldadı: "Evde kal, çalışacaksan evde çalış ama kafan atıyorsa sokağa çıkmaktan korkma; ister ırkçılığa karşı ister korona yasaklarına karşı olsun, mutlaka eylem yap!"
Salgın madalyonun sadece bir yüzüydü.
Diğer yüzünde sokak, isyan ve dönüşüm vardı.
Bunu hâlâ anlamayanlar varsa, artık anlasınlar.
***
İsyan ve dönüşüm fişteklemesinin de iki yüzü var.
Bir...
"Yeni gelecek" için maziyi öfkeyle buruşturup atmak...
İki...
Salgının yol açtığı kitlesel uysallaşma ortamını fırsat bilip iklim değişikliği bahanesini devreye sokarak yaşam tarzlarımızı dönüşüme uğratmak...
***
Bakınız...
Küreselci oligarşinin ünlü hoparlörü Oprah'ın şovunda birdenbire İngiliz kraliyet ailesindeki "ırkçı krizi" öğreniverdik...
Masum bir açıklama sanıyorsanız, yanılıyorsunuz.
Geçen yıl sokaklarda estirilen sözde ırkçılık karşıtı rüzgâr ile kraliyet ailesinin gelininin yaptığı açıklama arasında bir bağ yok sanıyorsanız, çok fena yanılıyorsunuz...
Ama anlarım...
Çünkü bunlar haber oluyor ama Batı'da okullarda okutulan tarih kitaplarındaki ırkçı figürlerin ayıklanması çalışmaları minik haber bile olmuyor. (Geriye tarihlerinden kahraman diye kim kalacak merak etmiyor değilim!)
Neden bütün bunlar?
Çünkü büyük dönüşümler için güçlü ideolojik dayanışma ve öfke enerjisi gerek.
Keşke bir samimiyeti de olsaydı bu rüzgârın?
Keşke sinsi bir planın parçası olmasaydı?
***
Hiç yorum yapılmamış
1971 kez izlendi
2107 kez izlendi
982 kez izlendi
1301 kez izlendi
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.