GÜNCEL

Hasan Öztürk : Hablemitoğlu suikastı çözülürse…

Tarih
12 Ekim 2016
İzlenme
Kişi
Yazar
Hasan Öztürk
 Ak Parti'nin iktidara gelmesinden hemen sonra 2002'nin Aralık ayının 18'inde bir siyasi cinayet işlenmişti. Üniversiteden benim de İnkılap Tarihi Hocam Necip Hablemitoğlu evinin önünde katledilmişti…


30 Kasım 2012'de yazdığım bir yazıda “Bir Necip Hablemitoğlu vak'ası vardı, onu ne yapacağız?” diye sormuştum.

Hablemitoğlu'nun öldürülmesinden hemen sonra yine kamuoyu yönlendirilmiş ve bu işi “Radikal İslamcılar”ın yaptığı izlenimi oluşturulmuştu.

Ak Parti'nin iktidara gelmesinin hemen akabinde yaşanan bu olay, daha sonra yaşanacak bir dizi saldırının da ilkiydi.

Hrant Dink suikastı, Danıştay saldırısı, Rahip Santora ve Malatya Zirve Kitabevi saldırılarını hatırlayın..!

Yıllar sonra Ergenekon sanığı Osman Yıldırım (kime ve hangi tarafa çalıştığı bugün için daha net anlaşılan) verdiği ifadede, Hablemitoğlu'nun Veli Küçük ve Muzaffer Tekin'in talimatıyla bir başka sanık Osman Gürbüz tarafından öldürüldüğünü söylemişti. Yani cinayeti Ergenekon'a yıkmışlardı.

Yıllardır sessizliğini koruyan Hablemitoğlu'nun eşi Şengül Hablemitoğlu bugün bize önemli şeyler söylüyor.

Hoş o dönemde kendisine çağrı yapmıştım da “susmayı” tercih etmişti…

Hatta twitter üzerinden bana “Neden bugün bu yazıyı yazdın” anlamında sitemde de bulunmuştu…

Açıkçası, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) bu cinayetin içinde olabileceğini o gün için düşünmemiştim, sadece “Devlet içine yerleşmiş yabancı servis elemanları” gibi bir gri tanımlama vardı kafamda.

Bugün Şengül Hanım'ın anlattıklarından öğreniyoruz ki, dönemin DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel (nasıl bir komploya uğradığını hatırlayın) o gün hazırladığı iddianamede Necip Hablemitoğlu'nun kitaplarından yararlanmış. Fetullahçılara yönelik açılan davalarda Hablemitoğlu tanık olacakmış. Suikaste kurban gitti.

2012'de “Necip Hablemitoğlu cinayeti, yakın tarihin üzerinden en az durulan fakat en karanlık ve aydınlatılması halinde bugünümüze ışık tutacak cinayetlerindendir” diye yazmıştım. Üzerine gitme işini ise devletin yargısına ve polisine bırakmıştım.

Şengül Hablemitoğlu'ndan da cesaretli olmasını beklemiştim. (Bugün geriye dönüp baktığımızda o dönemin yargı ve polisinin FETÖ'nün vurucu gücü olduğu gerçeği ile karşı karşıyayız.)

Yine o yazıda, “Hablemitoğlu'nun eşinin o gün olay yerine gelen görevli ve 'görevsiz' kişiler hakkında ne düşündüğünü merak ediyorum” demiştim.

Bugüne geldiğimizde Şengül Hablemitoğlu, ilk kez devletin dosyayı ciddiyetle açtığını söylüyor.

Bir şey daha söylüyor: “Ergenekon sürecinde, Savcı Zekeriya Öz bana bir muhabir vasıtasıyla haber yolladı. 'Davaya müdahil olsun' diye. Korksaydım, onu 'rüyasında bile göremez' diye reddeder miydim?” (10.10.2016 Hürriyet)

Haklı olabilir, lakin Şengül Hanım da hatırlayacaktır, ben bu konuyu gündeme getirdiğimde “Bunu yazıp çizmeyin, üzerine gitmeyin” diyen de kendisiydi..!

Sadece hatırlatıyorum… Şengül Hablemitoğlu'nun korkularını haklı buluyorum.

Ve bugün yaşadıklarımızı görünce 14 yıldır susmasını anlayabiliyorum!

Zira, FETÖ'nün çıkarlarına ters düşenlere ve rakip olarak gördüklerine neler yaptığını artık ayan beyan görüyoruz..!

Hablemitoğlu suikastinin çözülmesi, yakın tarihimizdeki birçok faili meçhulün çözülmesi anlamına da gelecektir.

Hadi kim ne biliyorsa anlatsın…

Yenişafak
12 Ekim 2016

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;