SİYASET

Harun Alanoğlu : Bu yaşam tarzı tehlikede olsun

Tarih
27 Haziran 2016
İzlenme
Kişi
Yazar
Harun Alanoğlu
Osmanlı Devleti'nin yıkılmasının ardından İslam toprakları parçalanıp küçük devletlere bölünmüş, her devlette milletine düşman bir sistem kurulmuş ve bu sistemler küresel güçlerin emrindeki zihniyetlerin hakim olduğu ordular tarafından dokunulmaz kılınmıştı. Bahsettiğimiz o parçalanmış topraklarda kurulan devletlerden biri olan Türkiye Cumhuriyeti'nin maruz kaldığı sistemin adı da kemalizmdi. Daha net söyleyelim; Kemalizm adını tarihin her dönemine askeri ve siyasi zaferlerle yazdırmış olan bu milleti bir daha karşılarında görmek istemeyen küresel güçlerin, Kürtleri ve Türkleri asimile etmek için kurduğu sistemin adıdır. Bu cümleyi önemine binaen tekrar ediyorum. Kemalizm adını tarihin her dönemine askeri ve siyasi zaferlerle yazdırmış olan bu milleti bir daha karşılarında görmek istemeyen küresel güçlerin, Kürtleri ve Türkleri asimile etmek için kurduğu sistemin adıdır. Bu sistem CHP tarafından kurulmuş kutsanmış 2007 yılına kadar da asker tarafından korunmuştu. Ne zaman birisi milli bir çıkış yapsa CHP saldırıya geçmiş asker de hemen devreye girip küresel güçlerin kendilerine olan güvenini tazeleyerek asimilasyon sürecimizin devamını sağlamıştı. Bu sistem aracılığıyla yapılan algı yönetimi operasyonlarının sonucu olarak ülkemizde sistem tarafından korunan, şımartılan, bu sistemden başka milli ve manevi değerleri olmayan bir kitle oluştu. Ülkenin kaymağını da yiyen bu kitlenin yaptığı her türlü saygısızlık ve ahlaksızlık ise bugün bile meşruymuş gibi davranılıyor. Bunlar içkilerini istedikleri zaman istedikleri yerde içerler, fuhuşlarını istedikleri zaman istedikleri yerde yaparlar, kimse karışamaz. Çok imtiyazlılardır, neredeyse hiç çalışmadıkları halde geneli zengindirler, lüks içinde yaşarlar, şehirlerin en gözde muhitlerinde oturur, en gözde mekanlara takılırlar, kendilerinden başka kimsenin kendileri gibi yaşamalarına da tahammülleri yoktur. Kendilerinden olmayan bir zengin gördüklerinde "Bu kesin hırsızdır, hırsız olmasaydı bu kadar parayı kazanamazdı" şeklinde yorumlar yaparlar, bu yorumlar aslında kendi servetlerinin kaynağının da izahıdır. Bunların gençleri evlerde kızlı erkekli kalırlar, doğan bebekleri çöp konteynerlerinde bulunur ama suçlu onlar değildir devlettir; çünkü devlet kürtajı yani bebeklerin anne karnındayken öldürülmesini yasaklamıştır, onlara da bebeklerini doğduktan sonra canlı canlı çöpe atmaktan başka çare bırakmamıştır. Gecenin bir yarısı mahallenin birinde ateş yakıp ellerinde içkileriyle birbirlerine bağıra bağıra küfürler ederek konuşurlar, yanlış anlamayın kavga ettikleri için değil ortamdaki yüksek sesli müzikten dolayı birbirlerini duyamadıkları için bağırırlar, biraz da sarhoşturlar ama sarhoş olmak onların en doğal haklarıdır. Mahalle sakinlerinden birisi çıkıp da rahatsız olduğunu söylemeye cüret ederse o mahalle sakinine hayatı zindan ederler ki bu da onların en doğal haklarıdır. Medyada çok güçlülerdir, sanat camiasının neredeyse tamamı ellerindedir, çok iyi sanatçı oldukları için değil kendilerinden olmayan sanatçıları ihtiyaç duydukları imkanlardan mahrum ettikleri için böyledir bu. Onları üniversitelerde kendileri gibi düşünmeyen öğrenci veya hocalara saldırırlarken görebilirsiniz ama mağdur hep onlardır; mesela yüzlercesi bir araya gelip sırf namaz kıldıkları için üç beş öğrenciye hem de mescitte saldırırlar ama medyalarına göre yine onlar haklıdır, Müslüman öğrenciler namaz kılarak onların yaşam tarzlarını tehdit etmiştir ya da öyle bir şeydir işte. Canları sıkılınca eylem yaparlar, milletin hakkını savunmak için yine milletin işyerlerini yağmalar, kamu hizmetindeki her yere her şeye zarar verirler. Eylem sürerken TV kanallarında açık unutulan mikrofonlarından kendi arkadaşlarını kastederek "keşke birileri ölse" dediklerini duyarsınız; Çünkü kullanabilecekleri ölüleri çok severler, bunlar için kendilerinden birilerinin ölmesi demek artık üzerinden duygu sömürüsü yapabilecekleri malzemelerinin olması demektir hele ki bu ölen çocuksa değmeyin keyiflerine. Bir çocuğun ölümü gibi acı bir olayı daha kullanışlı hale getirmek için "ekmek almaya gidiyordu" şeklindeki dramatik bir senaryoyla süsler yıllarca konuşurlar ama ölen çocuk kendilerinden değilse mesela Yasin Börü'yse en ünlü genel yayın yönetmenlerini canlı yayında umursamaz bir tavırla "haberim yoktu olsaydı onu da yazardım" derken görürsünüz. Yani kendilerinden biri ölünce yaptıkları insan taklidini kendilerinden olmayanlar için yapma ihtiyacı bile hissetmezler. Bir gün bunların yaptıkları ahlaksızlıklara tahammülü kalmamış birileri çıkıp bunlardan birkaçını döverse de hepsi tek vücut halinde, tüm medya güçleriyle harekete geçip, ünlü isimlerini de vitrine çıkararak "yaşam tarzımız tehlikede, özgürlüğümüz kalmadı, yobazlar ülkeyi ele geçiriyor" şeklindeki söylemlerle feryat etmeye başlarlar. Dövenlerin zihniyeti ve dövme sebepleri hiç önemli değildir, dövenler ateist bile olsalar bunları dövdükleri için dinci yobazdırlar artık, aslında mahalledeki evli barklı kadınlara sarkıntılık ettikleri için dayak yedikleri ise hiç konuşulmaz; çünkü işlerine ne geliyorsa onu yapar, onu söyler bunlar. İslam'ı ve Müslümanları karalamak için de kendi hayatlarından bazı kesitleri kullanırlar. Kendilerinin rezil yaşam tarzlarını Müslümanlara ithaf ederler. Hele ki bir Müslüman gerçekten yanlış bir şey yapmışsa o suç artık o kişinin değil tüm İslam dünyasının suçudur, İslam'ı savunan herkes de o suçu savunuyordur bunların gözünde. Türkiye sevgileri de bir başkadır bu zevatın, en çok atatürkçülükleriyle ve yaşamlarında zerre kadar izi olmadığı halde Türklükleriyle övünürlerken görürsünüz bunları. Bu ülke'nin sahibi gibi davranırlar ama her söylemlerinde ülkemize hakaret vardır. "Bu berbat ülke, bu lanet ülke" gibi sözler klasik cümle başlangıçlarıdır. Herhangi bir ülke veya kurum Türkiye aleyhine bir şey söylese veya yapsa onun en büyük destekçisi bunlar olurlar; mesela İsrail Mavimarmara'ya saldırdığında hiç bir Yahudi'nin olmadığı kadar Yahudi, sınırımızı ihlal eden bir Rus uçağını düşürdüğümüzde ise hiçbir Rus'un olmadığı kadar Rus oldular. Fransa'da bombalar patladığında Fransızlardan çok daha Fransız oldular ama ülkemizde bombalar patladığında Türk veya Kürt olamadılar hatta insan bile olamadılar.
Yukarıda yazdığım her şey maalesef gerçek, böyle insanlar gerçekten var ve maalesef onlarla birlikte yaşıyoruz. Peki bu insanlar nasıl türedi ?
Savaşlar artık eskisi gibi yapılmıyor. Küresel güçler toprakları işgal etmiyorlar, devletleri yıkıp yönetimleri ele geçirip kurdukları sistemlerle milletlerin zihinlerini işgal ediyorlar, hafızalarını silip yeni fikirler yüklüyorlar ve milliyetsiz maneviyatsız, kendilerine düşman olmayan yeni bir millet üreterek düşmanlarını ebediyen yok ediyorlar . yukarıda anlattığım kitle henüz çoğunluğumuzu temsil etmediği için çoğunuz algı operasyonlarının etkisine maruz kalmadığınızı düşüneceksiniz ama gerçek öyle değil. İlkeleri hala devletin resmi ideolojisi olan kemalizm'in bizi milli ve manevi değerleri olan, devamlı gelişen, her dönem bir öncekinden daha büyük, hami bir millet olmaya çalışmaktan vazgeçirip geçmişteki birkaç zaferle övünmeyi yeterli gören bir millet haline getirdiğini fark edemiyorsunuz hatta rahatınız bozulur korkusuyla artık bunu fark etmek bile istemiyorsunuz. İşte bu da CHP aracılığıyla yaklaşık yüz yıldır yapılan algı operasyonunun hepimiz üzerindeki başarılı etkisi. Ne demişti hikmet genç "Diyorlar ki, Japonya'ya atom bombası atılmasına rağmen uçtu
. Türkiye hala yaya..! Türkiye'ye CHP’yi attılar, atom bombası ne ki?" Eyvallah hikmet abi.. selam ve dua ile

Zaman
27 Haziran 2016

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;