Sesli Makale

Türkiye tarihinde ilk kez seçim sonrası “olağan durumun devamı” ile karşı karşıyayız. Ortada bir “zafer” edası yok, çünkü olması gereken oldu. İşin ilginç yanı ortada bir “mağlubiyet” edası da yok, çünkü muhalif kanatta da olması gereken oldu.

Millet, taşları yerine bu kez sağlam yerleştirdi!

Biraz daha açalım.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Seçimin kaybedeni Ak Parti’dir” sözü bile başlı başına bir tartışma konusu olmalıydı ama olmadı. Bu söz doğru değildi ve Ak Parti’de “adam” kazanmıştı! Peki, neden Kılıçdaroğlu’nun bu orantısız sözleri karşısında bir “çığ gibi tepki” havası oluşmadı. 

Çünkü CHP’nin en tepesinden en tabanına kadar önemli bir muhalif kitle Recep Tayyip Erdoğan’ın yönetiminden “gizliden gizliye” memnun! Yani bir “dip dalgası” var ama bu Erdoğan’ın lehine!

Aynı ülkede yaşıyoruz. Ticaret gelişirken, Türkiye sınır ötesini ekonomik ve askeri her türlü mücadele ile aşıp yolunda ilerlerken, ihracat hacmi artarken bundan sadece Ak Parti’ye ve Recep Tayyip Erdoğan’a oy verenler yararlanmıyor. HDP’ye oy veren tüccar da İyi Parti’ye oy veren işadamı da bu durumdan faydalanıyor.

Türkiye’de “değişim” düşüncesi fikirsel bazda gerçekleşti. “Yeşil sermaye” diyerek önü tıkanan işadamları vardı, şimdi hiç kimse “solcu sermaye” diyerek birilerini engellemiyor.

Kemal Kılıçdaroğlu 9 seçim kaybetmesine rağmen hâlâ CHP’nin Genel Başkanı ise bunu Ak Parti politikalarına borçludur. CHP’liler de bu politikalardan faydalandığı için kendi partilerinde ne olup bittiği ile değil Recep Tayyip Erdoğan’ın ne yaptığı ile ilgileniyorlar.

Hatta seçimlerde sloganları bile Erdoğan’dan almadılar mı? Erdoğan; “Milletim tamam derse çekiliriz” dedi ve muhalefet “TAMAM” diye bir slogana kavuştu. Bu da gösteriyor ki “kendi partilerinin” liderlerine değil Türkiye’nin liderine bakıyorlar, onun ne söylediğine bakıyorlar.

Gelelim yeni kabineye..!

Yeni kabineyi Recep Tayyip Erdoğan ekibiyle beraber oluşturacak ve ekibin dışında hiç kimse bu kabinede kimlerin yer alacağını tam olarak bilmiyor.

Başkent kulislerinde konuşulanlara baktığımızda ortada bir “temenniler” bütünü görüyoruz.

Temenniler 2’ye ayrılıyor:

1) Milletvekilleri istifa etmesin ve kabine tamamen dışarıdan oluşturulsun; böylece milletvekilleri çalışma dönemi boyunca bakanlık beklentisi içinde olmasın!

2) Bakanlık döneminde başarılı olan bazı isimler istifa etsin ve görevlerine devam etsin!

Bu iki temenniden ağır basanı vekillerin istifa etmemesi ve kabinenin meclis dışından oluşturulması etrafında vücut buluyor.

İkinci ihtimal de bu isimler Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu etrafında yoğunlaşıyor. Tarım Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba ile Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu yaptıkları grafik üstü çıkışla beğenilenler ve yeniden bakan olması istenenler arasında! Nükleer Santralin temelini atan Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan da gözdelerden! Bekir Bozdağ, Abdülhamit Gül, Mevlüt Çavuşoğlu daima sürecin içinde bulunuyor. 

Ancak bir “bakan-toto” oynamak bu süreçte yanlış olur. Ağırlıklı eğilim milletvekillerinin istifa etmemesi yönünde, yani bakan olup da vekil seçilen isimler “bakanlık” dışında parti içi önemli görevlerde olabilirler. Şaşıracağınız bir kabine de karşınıza gelebilir; bu kabine yeni sistemin ilk yürütme kurulu olacağı için gelecek adına önemli bir sinyal olacak.

MHP ve Devlet Bahçeli faktörünü de unutmamak lazım! Yeni sistemin başlaması ve sürecin sağlıklı ilerlemesinde Devlet Bahçeli önemli rol üstlendi. Kabinede ve ülke yönetiminde Erdoğan’la uyumlu çalışacağından şu anda kimsenin şüphesi yok. Devlet Bahçeli millete üstten bakan değil, millet ile aynı hizada bir siyaset izliyor ve bu Türkiye’nin siyasi gidişatı açısından önemli bir model oluşmasını sağlıyor.

Muharrem İnce’ye gelince! Yaptığı seçim sonucu değerlendirmesi kendisine büyük puan kazandırdı. Şimdilik bu puanı kullanacağı kısa vadeli bir alan gözükmüyor. Ancak sabrederse muhalif cenahın yeni Deniz Baykal’ı olabilir. 

yazının kaynağı