Sesli Makale

18 Nisan 2015

Tekrar anladık ki ayıdan post olmaz, Papa’lardan dost olmaz! Biz iyi biliyorduk, “Papa’nın elini yalayan” paralel yapı mensupları da bunu çok iyi biliyorlardı. Ama onlar “kutsal öpücük” ve Papa’nın şarap çanağı sayesinde alanlarını biraz daha genişletmek istemişlerdi, bir uzun adam çıktı ve planı bozdu! Arka planda ise Erbakan’ın üstün zekâsıyla kurguladığı büyük oyun var!

Türkiye Cumhuriyeti resmen “Ermeniler ve Türkiyelilerden oluşan bir komisyon kurulsun, bu komisyona çeşitli ülkelerden tarihçiler de katılsın ve 1915 olayları bütünüyle ortaya konulup rapor hazırlansın” dediği halde Vatikan Devleti’nin Başkanı ve Katoliklerin lideri Papa 1. Françesko hiç yüzü kızarmadan “Türkiye soykırım yaptı” diyebildi! 

Senin ruhaniyetine ve hakkaniyetine yazıklar olsun Papaz Efendi! 

Türkiye, arşivlerinin tamamını açtı üstelik ama bu zalimler, hayal dünyalarını siyasilere zorla dayatarak Avrupa Birliği’ne “tek taraflı soykırımlarını” kabul ettirmeye çalıştı; kendince başarılı da oldu!

Papa efendi! Sen hiç ölü yıkadın mı? Biz yıkadık! 1926’da İskilipli Atıf Hoca’nın şehit bedenini yıkadık, hasta adam dediğiniz büyük devletimiz Osmanlı’nın yaralarını yıkadık, Rize’de idam edilen hocalarımızı yıkadık; Maraş’ta, Yozgat’ta, Sivas’ta, Başbağlar’da katledilen şehitlerimizi yıkadık! Çanakkale’de on binlerce ümmet evladının çaputtan çarıklarını kefen yaptık! 

Papa Efendi! Eğer biraz insanlık onurun varsa gözlerini 100 yıl önce yaşanan 1915 hadisesine değil de bugünlere çevir! Görmüyor musun Filistin’deki katliamı, Doğu Türkistan’ı, Suriye’yi, Mısır’ı! Eli kanlı Avrupalı cani Monşerlerin Libya’da, Cezayir’de yaptığını görmüyor musun? Korkularından hâlâ Fransızca konuşan Araplarla dolu o sokakları görmüyor musun?

Biliyoruz, görmüyorsun ve görmeyeceksin; duymuyorsun ve duymayacaksın!

Kıymetli dostlar! Bizler artık Papa’ların, Kardinalllerin, Avrupalı liderlerin ağzında dolanan yalanlara aldanmayacağız! Onlardan medet ummayan bir Türkiye’nin hasretiyle yanıp tutuşan bizler son 12 yılda Necmettin Erbakan’ın açtığı çığırla ve Recep Tayyip Erdoğan’ın “fatih”liği ile yepyeni bir yola girdiğimizi görüyoruz! Bu yoldan dönüş zulümdür!

Müstakil bir Türkiye, tam bağımsız ve etrafındaki ülkeleri kucaklayıp dünyaya önderlik edecek bir Türkiye kesinlikle gerçekleştirilebilecek bir hayaldir! Bu hayale gülüp geçenler gitsin kısa donlarıyla “Gezi Parkı’nda” dondurma yalayıp zatürree olsun; biz işimize bakacağız!

Başkanlık Sistemi, Türkiye ve başta ümmet coğrafyası için o kadar önemli bir konudur ki devletin damarlarına taptaze bir bahar gibi refah katacaktır! 

“Başkanlık Sistemi” çok acil bir şekilde Türkiye’nin yepyeni seçim sistemi olarak uygulanmalıdır. Keşke 7 Haziran seçimleri Parlamenter sistemde değil de Başkanlık Sistemi’nde yapılsaydı! Seçim sistemi değişince sihirli değneklerle hemen yukarılara fırlamayacağız! Zaten hâlihazırda Başkanlık Sistemi ile yönetiliyoruz. Mesele, “Erdoğan sonrası Türkiye’nin” güçlenerek yoluna devam etmesidir! Yani, bu sistemi Recep Tayyip Erdoğan “kendi şahsı” için istemiyor, yüzyıla damga vuracak Türkiye için millet adına istiyor! Bizler de şahıslar için değil herkes için istiyoruz! Bu damganın bereketi tüm İslam âlemini ayağa kaldıracaktır! Her şey keşfedilmedi, yepyeni keşifleri bizler yapmak zorundayız! Dünyanın kaderini değiştirecek icatlar yine, yeni, yeniden bu topraklardan doğmalı!

Savaş büyük! Papa Efendi bu savaşın bir tarafı olduğunu hiç çekinmeden söylüyor! Bizler de özümüzde var olan cesaret karakteriyle bu “soğuk savaş”ta büyük bir taraf olduğumuzu sözlerle değil, planlarımızı uygulayarak göstermeliyiz!

Papaz Efendi Türkiye’ye davet edilsin ve o gün Ayasofya’ya götürülerek içeride namaz kılanları ve üstü kapatılan haçları gözleriyle görsün! Başlamak gerek azizim, biz bu dünyaya Papa’lardan ve dünyanın zebanilerinden korkmaya gelmedik! Ancak Allah karşısında ruhu titreyecek olan bizler, kara toprağın altına girmeden evvel zalimle mücadele yolunda adımlar atmalıyız! Allah’ın aciz kulları olarak, söz konusu ümmet olunca tüm acziyet yollarına set çekip büyük dağları aşmak zorundayız! Hiçbir şey yapamayan dua etsin, onu da yapamayan en azından beddua etmesin! Artık bu toprakları kan gölüne çevirenlere hadlerini bildirme zamanı gelmiş ve geçiyor bile! Sefer bizden, zafer Allah’tan!

“Kim Allah’ı, O’nun resulünü ve müminleri dost edinirse, (iyi bilsin ki) Allah’ın taraftarları galip geleceklerdir.” (Mâide Sûresi/56)

YeniAkit