Sesli Makale

Bence Kılıçdaroğlu’nu ilkokul talebelerine ders diye okutmak gerek! 

Kocaman fotoğrafını kitaplara basıp, altına da “Evladım oku, okumazsan sonun bu adam gibi olur” diye yazmak lazım!

Sürpriz yumurtalar var ya hani; dışı çikolata kaplı bir yumurta gibi, içinden ise oyuncaklar çıkıyor. Ama hangi yumurtadan hangi oyuncağın çıkacağını bilemiyorsunuz. Üstelik bu yumurtayı “Muharrem İnce”nin beslemek isteyip de tükürdüğünü yalayarak beslemediği tavuklar yumurtlamıyor.

Evet, bu sürpriz yumurtaları tavuklar yumurtlamıyor, fabrikada yapılıyor.

“Cuma selasını” ezan zanneden, “Kunut dualarını” ayet zanneden ve de “ezan okunmadan” iftarını açan Kılıçdaroğlu’nun kafası da böyle, bazen kendi aklıyla değil sanki başkalarının aklıyla düşünüyor. 

Adında “halk” ifadesi geçen bir partinin liderimsi kişisi çıkmış halkın seçtiği Cumhurbaşkanı’na “diktatör bozuntusu” deyiveriyor! Bu ifade öyle bayatladı ki tavuklara atsan yemezler. Ama İnce’nin çiftliğindeki tavuklar bunu gıdaklayarak bir güzel yiyor anlaşılan!

Kılıçdaroğlu’nun bırakın ülkenin başına “yönetici” diye seçmeyi, bostana bekçi diye diksen kargalarla bir olup bahçeyi talan eder!

Onlar Erdoğan’a “DİKTATÖR” olduğu için değil, zalime karşı “DİK” durduğu için itiraz ediyorlar; çünkü onlar zalimlerle yıllarca kol kola bu milleti ezdi!

“ANALARININ SÜTÜNDEN EMDİĞİ SÜTÜ…”

Kılıçdaroğlu CHP’ye kasetler sayesinde başkan oldu. 

Aksi takdirde bırakın başkan olmayı, olsa olsa CHP’nin miting amigosu olabilirdi. Mitinglerden önce sahneye çıkar ve “Biz, Recep Tayyip Erdoğan gibi söz verip de sözünün arkasında duranlardan değiliz” derdi. Meclis grubunda önce o kürsüye çıkar ve “Analarının sütünden emdiği sütü memelerinden getiririz” diyerek kahkaha tufanına yol açar birazcık da olsa yıllardan beri iktidara gelemeyen CHP’ye moral verirdi.

Bu ülkede başka “kafalar” da var!

“MOLOTOF KAFA”

Selahattin Demirtaş’ın kafası molotofkoktelyli gibi! 

İçinde her şey var, karışık! 

Bir bakıyorsun “Türkiye Partisi olacağız” diyor, bir bakıyorsun “özerklik/öz yönetim” diyor; ortaya karışık, seç-beğen-al! Veya seçme-beğenme-alma; tercih sizin! Bir siyasi parti neden sırtını silaha, kana, acıya yaslar? Biliyorum, herkes çok sıkıldı bu konulardan. Çözüm sürecinin bile kâr etmediği kafalara, ne söylesen boş! 1980’de illegal yapılarla bir olup kurdukları PKK’dan vazgeçemiyorlar, çünkü böyle bir emir almadılar henüz!

“KURT DUMANLI KAFAYI, PARDON DUMANLI HAVAYI SEVER”

Devlet Bahçeli ise tam bir bozkurt kafasında; eh “Kurt dumanlı havayı sever” demişler, MHP’de de şu anda ortalık dumandan geçilmiyor! Bahçeli bu aralar iç çekişmelerle uğraşıyor. Yine matematik hesaplarına devam ediyor mu acaba? 2009 yazarken 2 sıfır var!.. Neyse o hesaba şu an girmeyelim, Sayın Bahçeli’nin şimdi kendi hesapları vardır. O şimdi delege hesabında! Partililere görevler vermiştir muhakkak; ilkokuldaki 5 arkadaşını bul, ortaöğretimdeki 5 arkadaşını bul, asker arkadaşından 5 tane, mahalleden 5 arkadaş, sokaktan 4 arkadaş! Hepsini topla 24! Bu arada niye hepsinden 5 arkadaş, ama sokaktan 4 arkadaş anlamadım! Arkadaşın biri herhalde gece vardiyasında çalışıyor! Haydi, sayın delegeler, iş başına! Sen bilirsin delege! 

Yine de Devlet Bahçeli’nin geçmişte yaptığı olumlu icraatlar var, kendisine bu icraatlardan dolayı teşekkür de etmiştik. Lakin son yaptıklarıyla hem Türkiye’nin derdine ortak olmuyor hem de partisini zayıflattıkça zayıflatıyor!

SON SÖZ: “Diktatör bozuntusu” diyerek halkın seçtiklerine kafa tutanlar, bizatihi millete kafa tutmaktadır. Bu güruha biz de kafa tutalım diyoruz ama bazen tutacak kafa bulamıyoruz.

YeniAkit
24 Ocak 2016