Sesli Makale

16 Nisan referandumunda çıkan yüzde 51.4’lük Evet için kimler oy verdi, kimler vermedi?

Önce EVET OYUNUN BİLEŞENLERİNE bakalım.

Çok basit aslında.

Tayyip Erdoğan sevdalıları, vatanını seven ve 15 Temmuz hain darbe kalkışmasında tankların önüne yatacak denli ölümü göze alan, hatta canını verenler. Aynı zamanda AK Parti seçmenleri. Her sosyo-ekonomik kesimden, özellikle de son 15 yılda yoksulluktan sosyal ve ekonomik reformlarla yoksulluktan kurtulan, istikrarlı biçimde çalışıp gelirlerini artıran, dindar, muhafazakâr, seküler milyonlarca insan.

Çok az miktarda MHP seçmeni.

Evet oyu vereceğini açıklayan Mustafa Destici’nin temsil ettiği Büyük Birlik Partisi seçmeni. Kayıt düşülecek kadar görülebilir bir orana tekabül eder mi şu ana kadar tespit edilebilmiş değil.

Güneydoğu ve doğu illerimizde geçmiş seçimlerde AK Parti’ye verdiği oyun 600 bin üzerinde bir oyla Evet vererek şaşırtan Kürt seçmen. Bu durum, üzerinde düşünülmeye değer bir konu, ayrıca konuşacağız.

'EVET’İN BİLEŞMEYENLERİ

7 Haziran seçimlerinde 950 bin oy alan (%2,06) ve referandumlarda ya da 2014 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçiminde Tayyip Erdoğan’dan yana tercihini kullanan Saadet Parti seçmeni. Bu referandumda Hayır cephesinde durdu.

AK Parti’nin anayasa değişikliği için ittifak yaptığı MHP’nin seçmen tabanının yüzde 85’lik ezici çoğunluğu. Beklentileri boşa çıkardı ve Hayır cephesinde yer aldı.

2007 ve 2010 referandumlarında henüz bu ülkeye kazık atma ve darbe yapma hazırlıklarını tamamlamadığı için AK Parti ile yan yana duran FETÖ (eski dilde cemaat) tabanı. Hatırlatalım, 7 Haziran seçimlerinde bağımsız aday olan FETÖ’cülerin oylarını alt alta topladığınızda 900 bini buluyor.

Kripto FETÖ’cüler tarafından mağdur edilen masum insanlar ve onların ailelerinden oluşan geniş bir kitle. İhraç edilen ve tutuklanan FETÖ’cülerin şimdiye dek AK Parti’ye oy vermiş yakınlarıyla akrabaları.

Ve zurnanın zırt dediği nokta. AK Parti içindeki “Rahatsız şehirli muhafazakâr” diye tanımlanan bir kesim. Bu tanımı yapan ve kendileri de “Rahatsız” olan yazarlardan öğrendik ki yüzde 3 civarında olduğu söylenen bu kesim Hayır oyu verdi. "Rolmodel"leri ise Ahmet Davutoğlu ile Abdullah Gül.

Hayırcıları zaten tanıyorsunuz; CHP+HDP+FETÖ+PKK+MHP’li sekülerler.

NE YAPILSAYDI YA DA YAPILMASAYDI SONUÇ DEĞİŞİRDİ?

1-Dedikleri ahlaksızca çarpıtılmış olsa bile Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Şükrü Karatepe sözün şehvetine kapılıp zorla “Eyalet” anlamı çıkarılan o konuşmasını yapmasaydı.

2-FETÖ Sözcüsü ve CHP’nin bu çarpıtmayla bir algı oluşturmasının önü alınarak bir kriz yönetimi becerilebilseydi.

3-MHP lideri Devlet Bahçeli, kendisine sanki Şükrü Karatepe “eyalet sistemi gerekli” demiş gibi o yalana bir gerçeklik algısı oluşturan Star spikeri Nazlı Çelik’in provokatif sorusuna hazırlıklı olup malum talihsiz açıklamayı yapmasaydı.

4-AK Parti teşkilatları keşke bütün yükü Erdoğan’a yıkmak yerine eskiden olduğu gibi ev ev, kapı kapı dolaşarak Evet oylarını çoğaltabilmenin yöntemini tekrar devreye soksaydı.

5-Kripto FETÖ’cülerin mağdur ettiği insanların kendilerini başvurabilecekleri KHK itirazlarını değerlendirecek OHAL komisyonları keşke uygulamaya konabilseydi.

6-İhraç edilen ve tutuklu bulunan FETÖ’cülerin potansiyel AK Parti seçmeni olan akrabalarıyla kirli, pis işlere bulaşmamış olanlara yönelik olarak topluma kazandırma ve dayanışma projeleri düşünülebilseydi.

7-Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik anlaşılması güç ve tuhaf biçimde milyonlarca küçük süt üreticisini ilgilendiren o yasaklama kararını almasaydı. Küçük süt üreticilerinin perakende satış yapmasını yasaklayan ve onların tek geçim kaynaklarını kurutacak olan, dahası evlerinde yoğurt yapan milyonlarca süt tüketicisini karşısına alan bu akıllara ziyan kararı daha sonra geri alsalar da artık iş işten geçmişti.

8-Yine aynı Bakan, keşke yabancı tekeller tarafından inim inim inletilen fındık üreticisini zarardan kurtarmak için devlet alımı yapılmasına karar verseydi. Not: Şaka gibi ama Sayın Bakan tam referandum arifesinde “Devlet fındık alımı yapacak” açıklaması yaptı. Çok geç.

9-Türkiye’deki enflasyon-faiz-döviz sarmalında en önemli etken olan gıda enflasyonunun düşürülmesi için bol laf yerine artan üretim maliyetleri ile ürün zincirlerinde aksamalara sebep olan yapısal sorunlar çözülebilseydi.

10-Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu durup dururken “Memurluk tapulu mal değil” açıklamasını yapmasaydı ve milyonlarca memurun “Artık memurlar kapı önüne konulacak” diyen FETÖ Sözcüleri tarafından istismar edilmesinin yolunu açmasaydı.

Şimdilik bu kadar. Yazacak çok şey var...

Türkiye
18 Nisan 2017