Sesli Makale

Başlıktaki söz bana ait değil, anlatacağım.

CHP tabanı çok kızgın. Hem Kemal Kılıçdaroğlu’na, hem de SP Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’na.

CHP’liler hâlâ Kemal Kılıçdaroğlu’nun gerçek kimliğinin farkına varamadı.

Önceki akşam bir komşum Kemal Kılıçdaroğlu’nu Star televizyonunda yayınlanan “Ufak Tefek Cinayetler” adlı dizinin Merve karakterine benzettiğini söyledi. Diziyi zaman zaman ben de izlediğim için gayet iyi tanıyorum dizinin bu kötü karakterini.

Merve’nin kendisi dışındaki diğer üç kadın arkadaşı ve kocaları hepsi işinde gücünde insanlar. Merve ise sabahtan akşama kadar kime ne entrika yapsam, kimle kimi birbirine düşürsem, arkadaşlarımın ocaklarına nasıl incir ağacı diksem diye planlar yapıyor ve uyguluyor da.

Merve karakteri, dizi başladığından bu yana “dostlarından hiçbir kötülüğü esirgemiyor” ama hep yanına kâr kalıyor. Çünkü dizideki arkadaşları biraz iş-güç nedeniyle vakit bulamadıklarından ama çoğunlukla da aldıkları eğitimleriyle tamamen çelişkili bir aptallıkla Merve’nin elinden ve kötülüklerinden kurtulamıyorlar bir türlü.

FETÖ’DEN KÖTÜLÜK İTHAL EDİYOR

Evet, Kılıçdaroğlu hakikaten Merve karakteri gibi. Hükûmet etme, ülkenin sıkıntılarını sırtlama ve vatandaşın istikbalini düşünme gibi problemleri olmadığından sürekli “Acaba bu ülkeye nasıl kötülük edebilirim” diye kurup kuruşturuyor ve ediyor da.

Ama Merve karakteri aynı zamanda çok zeki. Kemal Bey’i onunla aynı skalada değerlendirmek mümkün değil. Kemal Bey bu yüzden dışarıdan, misal Pensilvanya’dan kötülük ithal edebiliyor.

Bunu 17-25 Aralık’tan beri yapıyor. Söylediklerini, çiğliklerini, gaflarını, tezgâhlarını ve kumpaslarını alt alta sıralasak kötülükte zirve yaptığı olaylar saymakla bitmez.

Daha geçen gün “Bu ülkeye yatırım yapılmaz” diye yabancılara seslendi. Ülkemize gelecek turistleri engellemek için Türkiye’nin güvenilir olmadığını söylemekten çekinmedi.

15 Temmuz darbe girişimini Fetullah Gülen’in isteği üzerine kontrollü darbe diye nitelendirdi. Böylece Batı kamuoyunda bu alçak iftirayı dillendiren Fetullahçıları yalnız bırakmadı.

Danışmanlarının tek tek FETÖ’cü olduğu ortaya çıktı. En son dördüncüsünün haberini aldık.

BOMBA KİMİN ELİNDE PATLADI?

Durmadan “Gözünü sevdiğim Recep bir televizyonda çık da karşıma göreyim seni” diye cıvık bir coşkuyla seslenirken o Recep’in karşısına seçimlerde aday olarak çıkamıyor korkusundan.

Siyasetin Merve’si Kılıçdaroğlu’nun yeni entrikası Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı adayı yapmaya çalışmakla kendini gösterdi. Bu konuda iyi bir yardımcısı vardı; Temel Karamollaoğlu.

FETÖ Abdullah Gül’ü istediğini alenen deklare etmişti.

Garantici Abdullah Gül “Tüm muhalefetin ortak adayı olursam kabul ederim” dedi. Kılıçdaroğlu, Akşener’e 15 milletvekili vererek seçimlere girme vizesi verdi. Yeter ki Akşener cumhurbaşkanı adayı olmasın. Ama Akşener şu saate kadar başka bir “abidik gubudik” işe bulaşmadıysa “Aday olacağım. Çünkü halka söz verdim” demekte.

Bu “aksilik” garantici Gül’ün hesaplarını altüst etti.

Oyunu ikinci bozan kişi de Muharrem İnce oldu. “Gül ile Erdoğan arasında bir tercih yapmak zorunda kalırsam tercihim Erdoğan olur” diyerek bombayı patlattı.

Aslında bomba bir bakıma Temel ve Kemal Beylerin elinde patladı.

Eh bu kadar gelişme üzerine Özgür Özel’in “Bu spekülasyon canımıza tak etti. Bizim Gül diye bir adayımız yok” demesi geç kalmış bir açıklamadan başka bir şey değildi.

CHP TABANI GÜL SEÇENEĞİNE ÇOK ÖFKELENDİ

Artık bu saatten sonra Abdullah Gül ne açıklama yapar bilemiyorum.

Olan Saadet Parti Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’na oldu. Fiyakası bozuldu ve balonu söndü.

CHP tabanı öylesine kızgın ki Abdullah Gül seçeneğiyle baş başa kalmaktan. Muharrem İnce aslında bu öfkeyi dillendirdi. Misal Alevi dernekleri tepkilerini dört bir koldan CHP Genel Merkezi’ne ilettiler. Bu konuyu daha geniş olarak yazacağım birkaç güne kadar.

Acaba biliyor mu “Kılıçdaroğlu’na Abdullah Gül seçeneğini kabul ettiren” Temel Karamollaoğlu, CHP’li Atatürkçülerin kendisi hakkında ne söylediğini?

“Madımak Neron’u şimdi FETÖ Drone’u gibi sağa sola yalpalıyor.”

Temel Bey, Erbakan’a 28 Şubat sürecinde en büyük düşmanlığı yapan, dindar düşmanı Uğur Dündar, Levent Gültekin gibi isimleri Erbakan ödülleriyle “onore” ederken Atatürkçülere “Beni sevin” demek istiyordu belki ama bu CHP tabanının onunla ilgili düşüncesini değiştireceğe hiç benzemiyordu.

Saadet Partisine gönül veren temiz yürekli insanlar adına çok üzgünüm. Yazık oldu. Bu insanlar içine FETÖ kaçmış bir görünüm sergileyen Saadet Partisini ve Temel Karamollaoğlu’nu hak etmiyorlar.

Türkiye
27 Nisan 2018