SİYASET

Fuat Uğur : Bülent Arınç ve erken öten kuşlar

Tarih
26 Mart 2015
İzlenme
Kişi
Yazar
Fuat Uğur

26 Mart 2015

Belagati güçlü, dürüstlüğü ile göz dolduran bir siyasetçi. Ak Parti’nin dört yapraklı yoncasından biri. Dökülen ilk yaprak Abdüllatif Şener’di ve son verdiği fotoğrafta Beşar Esed’in önünde diz çökmüştü. Abdullah Gül, Başbakanlığının ardından gelinebilecek en yüksek makamı; Cumhurbaşkanlığını tattı. Keza Tayyip Erdoğan da öyle.

Bülent Arınç ise Meclis Başkanlığı’ndan öteye gidemedi ve hükümet sözcüsü olarak kaldı. Müktesebatını hesaba katarak daha fazlasını hak ettiğini ve “üvey evlat muamelesine” maruz kaldığını düşünüyor olabilir ama “bipolar”ı andıran gel-gitleri dikkate alındığında politik kariyerinde vardığı nokta hiç de azımsanamaz. 

Yine de sırtına giyindiği “dobra adam” kimliği ile kendini kabul ettirdi. Ancak bir canlı bomba olduğunun işaretini daha ilk yıllarında verdi. 23 Nisan resepsiyonu davetiyelerine eşinin adını neden yazdırmadığını soran Parlamento muhabiri Kerem Kırçuval’a "Bunun karşılığı, şeyini şey ettiğimin şeyidir” diye yanıt verdiğinde kırmızı alarm çalmıştı. Sözlerinin istemeden ağızdan döküldüğü konusunda o dönemin görece sakin ortamında bir görüş birliği oluştuysa da bu depremin ardçıl etkileri yıllarca sürdü. Google’da “Bülent Arınç” yazan herkes görebilir.

TEHLİKE “GELİYORUM” DEMİŞTİ

Sözleri kimilerini gülümsetti, kimilerini de “Ama ne güzel oturttu lafı” diye sevindirdi ama tehlike “geliyorum” demişti.

Ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde o tuhaf, yersiz, gereksiz konuşmasını yaptı:
“Kadın iffetli olacak. Mahrem- namahrem bilecek. Herkesin içerisinde kahkaha atmayacak. Bütün hareketlerinde cazibedar olmayacak.”

Tam da Erdoğan’ın oy oranının yüzde 58-60 bandında dolaştığı konuşuluyordu. Sözlerinin tepki oluşturacağını bilemeyecek kadar acemi bir politikacı olabilir miydi?

Sonuçta, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aldığı yüzde 52’lik oy oranı tüm kamuoyu şirketlerinin yöneticilerini ve Ak Partilileri şaşırttı ama Bülent Arınç’ı değil.

Şimdi yine benzer bir şeyi yapıp Erdoğan’ın başkanlık sistemi ve yeni Anayasa için 400 milletvekili beklediğini söylediği şu günlerde kendini ortaya attı.

Cumhurbaşkanı’nı medya önünde hükümete yüklenmekle eleştirirken, uzatılan her mikrofona konuşmaktan kaçınmadı. Melih Gökçek’e en ağır hakaretleri etmek için partideki arkadaşlarıyla istişare ederken (kendi söyledi), Başbakan dâhil kimseye danışmadan Cumhurbaşkanı hakkında ileri geri konuştu.

ARINÇ’IN EN VAHİM HATASI

Öcalan’ın mektubunun beklentileri karşılamadığını, belki de Cumhurbaşkanı’nın sözleri üzerine değiştirilmiş olabileceğini iddia etti.

Daha vahim bir söz arasan bulamazsın.

Arınç’ın bilgi kaynaklarına erişimini hesaba katarak buna gaflet bile diyemiyorum. Çünkü mektup bir hafta önce gelmişti ve virgülüne bile dokunulmamıştı. Çözüm Süreci gibi önemli bir konuyu dinamitlemek için daha uygun bir söz seçilebilir miydi?

Peki, bu bir Brütüs sendromu mu?..

Roma İmparatoru Julius Cesar’ın evlatlığı olan Marcus Junius Brütüs de üst düzey görevlerde bulunmuş bir asker ve siyasetçi. O da bir türlü mutlu olamadı. Cesar’ın yerine göz dikti, Roma İmparatoru olmak istedi. Olamayınca da sık sık ihanet etti, ama her defasında pişman olup özür diledi. Cesar da onu hep affetti. Ancak Cesar büyük hata etmişti. Çünkü Brütüs boş durmadı ve Cesar’ın güçlenmesinden ve tüm gücü elinde bulundurmasını istemeyen senato üyeleriyle iş birliği yaptı. Cesar’ın senatoya geldiği gün, onu sırtından hançerledi. Cesar şöyle bir dönüp baktı ve Dünya tarihine geçen o söz dudaklarından döküldü:
“Sen de mi Brütüs?”

ERKEN ÖTÜYOR BU KUŞLAR

Hayret, tam da küresel lobi ve yerli iş birlikçileri “Erdoğan’ın tüm gücü elinde bulunduracağı” korkusunu işliyordu şu vakitler.

Gelgelelim, farklı bir Brütüs Bülent bey.

Ağaçkakan gibi. Hep aynı yeri hedefliyor. Periyodik aralıklarla ve o muhteşem zamanlamasıyla vururken gözleri dolu dolu oluyor, sesi titriyor. Sonra dokunaklı sözlerini hançerinin üzerine bir kadife kılıf gibi geçirerek saplıyor. Bazen sırtından, bazen de yüzüne gülümseyerek, göğsünden. Öldürmüyor ama ondurmuyor da.

Sık sık duygusal patlamalarla zuhur eden bu patolojik hâlin sebeplerini araştırmayı uzmanlara bırakalım ve sonuçlara bakalım.

Eğer Sayın Arınç, Ahmet Sağırlı’nın yazdığı gibi hükümet ile sarayın arasına bir duvar örme hazırlıklarının neferi olduysa rahat olabilir; görevini yaptı.

CHP ve Cemaat medyası ile birlikte Cemaatin kriptosu Selocan da aynı şeyi söylüyor ya, “yalnız kalacaksın orada” diye.
Ama erken ötüyor bu kuşlar.

Türkiye

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;