Sesli Makale

Sonucu çok da merakla beklemiyorduk değil mi?

“Acaba Avrupa Parlamentosu Türkiye ile görüşmeleri sürdürür mü?” diye umudu olan var mıydı?

37’ye karşı 479 oyla geçti karar. Ezici bir çoğunluk. 107 de çekimser.

Ama biz hiç çekimser olmadık değil mi?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan "Biz, Avrupa Birliği’nin değerlerine pek çok üye ülkeden daha fazla sahip çıktığımızı bugüne kadar sayısız kez ortaya koyduk. Ancak Batılı muhataplarımızdan somut bir destek görmedik. Verilen sözlerin hiçbiri yerine getirilmedi." dedi ve ekledi, "Yarın Avrupa Parlamentosunda bir toplantı olacak ve Türkiye'nin Avrupa Birliği üyelik müzakereleri için oylama yapacaklarmış. Sonuç ne çıkarsa çıksın bu oylamanın bizim nezdimizde hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur."

Türkiye son dönemde sıkça yaptığı gibi bu kararı da yok sayarak kararı işleme sokmadan Türkiye’nin Brüksel’deki AB Daimi Temsilciliği aracılığıyla AP’ye iade edecek. Yani “gelişine vuracak”.

Ne diyordu Alman Die Zeit muhabiri?

“Bir kez daha söylüyorum: AB’nin Ankara ile sürdürdüğü katılım müzakereleri derhal kesilmelidir. Erdoğan’ın Türkiye'si asla üye olamaz. Bu nedenle onunla müzakere edilmesi anlamsızdır. İster istemez konuşmaya değer yeni bir Türk hükümetinin gelmesini beklemek zorunda kalacağız…”

Yani?

Yani diyor ki “Türkiye giremez” değil, “Erdoğan Türkiye’si giremez”

Ee, ne yapalım, milli irademizden vaz mı geçelim? AB’ye girmek için Erdoğan’ı mı devirelim?

Gerçi siz onu da denediniz.

“Konuşmaya değer yeni bir Tük hükümetinin gelmesini beklemek…” ne demek?

Yani Erdoğan konuşmaya değmez, biz sizin önünüzde el pençe divan duracak bir ebleh seçelim, öyle mi?

Gerçi muhalefette böyle ebleh sıkıntısı yok da, biz niye böyle bir şey yapalım?

Konuşmaya değer bulduklarınızla 50 küsur senedir konuştunuz da ne oldu? Bir adım ilerledik mi?

Ayrıca sizin dediğinizi yapan eblehler bizi 50 küsur sene yönetti, IMF kapısında diz çökmekten dizimiz çürüdü

Yani sizin dediğinizi yapınca da bize kurtuluş yok.

Bu kadarla da kalmıyor muhabirimiz, diyor ki:

“Hatta bana kalsa daha da ileri giderdim. Eğer Erdoğan, Alman milletvekillerinin Türkiye’deki askerlerimizi ziyaret etmesini engellemeye devam ederse İncirlik’i hemen boşaltalım. Federal Alman ordusu, Suriye’deki İslam Devleti’ne karşı savaşa katkısını başka bir yerde de organize edebilir. Bu kolay değil ama gerçekleştirilebilir. Örneğin İngilizlerin iki hava üssünün bulunduğu Kıbrıs’tan yapılabilir. Suriye’den 170 kilometre uzaktaki bu üsler, halihazırda Fransızlar tarafından kullanılıyor."

Tam da Kıbrıs görüşmelerinin çıkmaza girdiği şu anda, Rumlar Türk askerinin Adadan çekilmesini isterken…

Biraz tarih okuyan herkes bilir, 1. Dünya Savaşını da, 2. Dünya Savaşını da Almanya çıkarmıştır. Birinde 10, diğerinde 50 milyon insan hayatını kaybetmiştir. Bunların yarısı Almansa, diğer yarısı (sömürgelerdeki kurbanlar hariç) Avrupalıdır.

Yani Avrupa bir yüzyılını “Ben bu Almanya ile ne yapacağım?” diye düşünmekle geçirmiştir.

Esasen ortada bir Avrupa Birliği yoktur, Almanya etrafında toplanmış Avrupalılar vardır.

Muhabirin yukarıda “Federal Alman Ordusunun” (Federal Alman Ordusu mu? Buna ne zaman izin verildi ki?) İngilizlerin Kıbrıs’taki askeri üslerini kullanma önerisi İngilizlerin tüylerini diken diken etmelidir. Londra Alman uçakları ile bombalanırken canını zor kurtaran binlerce kişi hala hayattadır ve o travma Pink Floyd’un parçalarının ruhunda bile devam etmektedir.

Yani Avrupa, Türkiye’yi ne yapacağım diye düşüneceğine Almanya’yı ne yapacağını düşünse daha iyi olur.

Avrupa Parlamentosunun aldığı kararlar içerisinde en ilginci “Darbe girişimi sonrasında OHAL kapsamında devreye sokulan orantısız önlemlerin kınanması ve OHAL kapsamındaki önlemlerin devreden çıkması durumunda Avrupa Parlamentosunun kendi pozisyonunu gözden geçirme taahhüdünde bulunması” dır.

Bunun Türkçesi şu:

Darbecileri serbest bırakın, biz de kararımızı bir daha düşünelim.

Yani

Yani bu karar darbenin devamıdır.

Son darbe girişiminden sonra tamamen eblehleşmemiş olan her Türk anladı ki konu sağ, sol, laik, gerici, Gezi, PKK, FETÖ değildir. Konu, bu araçları orkestra ederek Türkiye’yi tekrar yüzyıllık Batı vesayetine sokmaktır. Buna razı olacak bir kifayetsizi seçersek bizi de tekrar AB’ye almayı düşünebilirlermiş… Havuç da bu…

Yersek…

Ensonhaber
25 Kasım 2016