En başından şunu vurgulayalım; Kızılay’ın çadır şirketinin depremin ikinci günü deposundaki 2 bin çadırı bir derneğe, kuruma satmasının kamuoyuna izah edilmesi artık çok zor. Çünkü
Kızılay aynı zamanda “çadır” demek
. Bugün bir çocuktan afetle ilgili resim çizmesini isteseniz,
sayfanın ortasına üçgen bir çadır yapacaktır
,
üst tarafına da kırmızı hilal
koyacaktır mutlaka.
Ancak, AFAD’ın Türkiye Afet Müdahale Planı TAMP’a göre aynı Kızılay’ın; deprem, sel, yangın gibi afetlerdeki rolü sadece beslenme ihtiyacını gidermek. Yani Kızılay’ın afetzedelere çadır dağıtma ve çadır kentler kurma rolü yok.
Barınma organizasyonu AFAD’ın kontrolünde. Depremden etkilenen şehirlerde 400 binden fazla çadır kuruldu. Alt ve üst yapılarıyla birlikte konteyner kentler inşa edildi ve buralarda yaşam başladı. Diğer yandan yeni konteyner kentler, prefabrik ve yığma evler de yapılmaya devam ediyor. Bu işleri de bir başına AFAD yapmıyor. Eşgüdüm halinde çalıştığı çözüm ortakları var ve Kızılay da bunlardan biri.
Kızılay neden çadır üretiyor peki? Bunu da vurgulamak istiyorum; Kızılay’ın iştiraki olan şirket eliyle çadır üretip, Birleşmiş Milletler dahil tüm dünyaya satması önemli bir yatırım.
Kızılay 155 yıldır çok iyi yaptığı çadır dikimini yatırıma dönüştürmüş
. Derneğe gelir kapısı yapılmış. Tabii ki de parayla satacak. Basite indirgemek istemiyorum ama Kızılay iştiraklerinden bir şirketin
soda üretip satması ile diğer iştirakinin çadır dikip satması aynı şeydir
. Hepsinin bir yatırımı, işletmesi, fabrikası ve kazancı var. Bunlar çok normal.
Anormal karşılanan ise depremin ikinci günü; yurt dışına satmak için üretilmiş depodaki çadırların AHBAP’a fatura edilmesi oldu. Kızılay zaten stoklarındaki 54 bin çadırı deprem yaşandıktan hemen sonra AFAD’a teslim etmiş. Bu arada o çadırlar da bedava değil. AFAD da Kızılay’a ödeme yapacak. Tartışma ise depodaki 2 bin çadırın AHBAP’a satılması üzerinden yürüyor.
Kızılay Başkanı Kerem Kınık yaptığı açıklamada, “Ahbap Derneği ve Kızılay işbirliği ahlaki, akılcı ve yasaldır. Aksini iddia eden ise ya meseleyi anlamamış ya da kötü niyetlidir” dedi.
Kerem Kınık’ın kötü niyetli yorumların dışında iyi niyetli tepki ve serzenişlere de kulak vermesi gerekiyor. Kızılay’ın çadırla özdeşleşen algısı ortada dururken bu satışın izah edilmesi gerekiyor.
Yapılan satış ne kadar yasalsa,
“Kızılay depremin ikinci günü çadır satmış” serzenişi de o kadar haklı.
Kızılay’ın hem bir dernek hem de üretim yapan iştirakleri açısından yeni konum ve pozisyonunu topluma anlatmaktaki eksikliği de görülmüş oldu.
Gelelim bu
alış-verişin Haluk Levent kısmına…
Kızılay’ın AHBAP’a yaptığı çadır satışını “skandal” algısıyla gazetecilere servis eden bizzat kendisiymiş. Hatta bir süre de
“tehdit” unsuru olarak
kullanmış. Toplanan yardımların nereye gittiğini soran bazı Twitter kullanıcılarını arayıp,
“çok üstüme gelirseniz ben de Kızılay’dan aldığımız çadır meselesini açıklarım”
demeye getirmiş. Aradığı kişilerden biri de Twitter’da AHBAP’ın nereye ne harcadığını soran Talha Keleş. Haluk Levent’in FOX TV’de çadır alış verişi için
“gazeteciler nerden öğrenmiş bilmiyorum”
demesi üzerine bir paylaşım yaptı Talha Keleş. Haluk Levent’e hitaben
“bizzat bana bile söyledin bunu telefonla aradığında. Bu ortaya çıksın ve kullanayım diye kıvrandın”
dedi.
Talha Keleş’i aradım. Haluk Levent ile aralarında nasıl bir konuşma geçtiğini sordum. Şöyle aktardı: “Twetlerim sonrasında beni aradı. Numaramı kimden buldu bilmiyorum. ‘
Senin bilmediğin şeyler, hassas noktalar var
’ dedi. Ne olduğunu sordum. ‘Kızılay’dan ikinci gün 2 bin adet çadır satın aldık. Bunları açıklarsak sıkıntı olur’ dedi.”
yazının devamı
Hiç yorum yapılmamış
1961 kez izlendi
2104 kez izlendi
979 kez izlendi
1299 kez izlendi
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.