TÜRKİYE'NİN içinde bulunduğu MERKEZ çok ama çok önemli. İçeriden olaylara bakarak bunu görme şansımız fazla yok. Ama alışkanlık mıdır, kolaycılık mıdır, yoksa bilmemek midir kestiremiyorum! Çok kişi, olan bitene kapısının önünden bakıyor. Bu asla yetmez.
Yetmedi, yetmeyecek...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceki gün aylardır yazdığım AKDENİZ konusuna değindi.
Net ve anlamlı mesajlar verdi.
Çünkü bilen biliyor ki, AKDENİZ büyük kavganın ve paylaşımın odağı... KIBRIS ve etrafına bakarak YENİ DÜNYA DÜZENİNİ de dengeleri de anlayabiliriz...
Açalım biraz...
Açarken de İNGİLTERE merkezli gidelim...
Akdeniz'de savaş büyürken, Birleşik Krallık bu büyük gerilimin neresinde? ABD ile ortak mı?
ABD ile ortaklık yaparken, farklı ittifaklara yakınlık gösteriyor mu?
Kuzey Afrika'da ve İsrail'de ne gibi adımlar atıyor? Akdeniz'den pay almak isteyen, Kıbrıs nedeniyle bunu doğal gören İngiltere'nin olmadığı masada Akdeniz anlaşması olmaz. Bunu peşinen kabul etmekte fayda var! Gücü olan gücünü kullanıp masadan atarsa o başka! Resmi rezervlerle ilgili detaylara bakalım.
Kısaca... Kıbrıs çevresinde 10 milyar varillik petrol rezervinin olduğu tahmin ediliyor. Girit'in güneydoğusu ile Kıbrıs'ın etrafında 5 trilyon metreküplük doğalgaz... Doğu Akdeniz'e kıyısı olan devletler Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Mısır, Lübnan, Suriye, İsrail ve Gazze Şeridi de burada söz sahibi olmak zorunda. PASTA büyük çünkü...
Birleşik Krallık, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ndeki iki askeri üssü sayesinde Akdeniz'deki petrol ve doğalgaz rezervinde hak iddia ediyor. 1960'larda Kıbrıs Adası'nda söz sahibi olmayan Birleşik Krallık, 1974'teki Türkiye'nin Kıbrıs harekatında nerede yer aldı?
James Callaghan (İngiltere İçişleri Bakanı, Dışişleri Bakanı ve Başbakan), 1974'te Türkiye ile savaşın eşiğine geldiklerini söyledi. Gerçekte böyle bir durum hiç olmadı.
Aslında James Callaghan'ın Kraliçe II. Elizabeth'e yazdığı mektupta, "Türkiye sayesinde Kıbrıs'ta söz sahibi olduğumuzu kabul etmeliyiz. Bugün belki bunun önemini anlamakta zorlanabiliriz ama 40-50 yıl sonra Akdeniz'deki petrol savaşı başladığında, Kıbrıs'ta olmamızın faydalarını göreceğiz. Bugün için Akdeniz sıradan gibi görünebilir, ancak geleceğin merkezi Akdeniz olacak" diye yazdı. İddialara göre, bu mektup hala KRALİÇE'nin kasasında durmakta... Kraliçe II. Elizabeth'in hep değer verdiği isimlerden olan James Callaghan, Türkiye karşıtlığıyla biliniyordu.
Çünkü güçlenen bir Türkiye'nin Akdeniz'de söz sahibi olmasından hep endişe duyuyordu.
Birleşik Krallık da Türkiye'ye karşı hep Yunanistan ve Rum kozunu kullandı. Başarılı da oldu. Türkiye'de gençler Yunan'a karşı, Rum'a karşı kin ve nefret duyarken, arkasındaki güç İngiltere'yi fark etmedi. Belki de sistem Türkler'in İngiltere'nin önündeki perdeyi kaldırmasına izin vermedi. İngiltere kabul etsek de etmesek de bu oyunları yeryüzünde herkesten daha iyi bilirdi. Ve kendi çıkarları için YÖNLENDİRMEYİ harika bir şekilde yaparak gerçeklerin önüne buzdağı çekebiliyordu!
Ve 50 yıllık planlarla yürümeyi beceriyorlardı!
Şimdi İNGİLTERE nerede?
Ne yapıyor? Bütün veriler ABD'nin arkasına sığınmış da geliyor izlenimi vermekte.
Doğru da... Ancak LONDRA'yı iyi takip ettiğinizde yine büyük oynayacaklarını görüyoruz.
AKDENİZ'de herkesten çok daha büyük pay almak için harekete geçilmiş gibi bir izlenim var. Kıbrıs Rum Kesimi'ni abluka altına alan ve ekonomik krizi engelleyen güç Kraliçe II. Elizabeth oldu. MI6, Kıbrıs Rum Kesimi'ni Londra'nın bir ilçesi haline getirdi.
Bankacılık sisteminin merkezi, Rum Kesimi ile ortak anlaşmalar imzaladı.
Washington'ın birkaç parça olması, Kraliçe II. Elizabeth'i de temkinli olmaya zorluyor.
Dengelerin oturmadığı her dönem sıkıntılıdır!
Tehlikelidir de...
Çünkü Derin Amerika ile asla bir araya gelmek istemeyen Kraliçe, şimdilik ortak gibi görünüyor. Bu görüntü ne kadar sürecek belli de değil. ABD'nin finans sistemi ile karşı karşıya gelmek istemiyor sadece. Hedefe ağırdan ve sessizce gidiyor...
Öte taraftan gelişmeler hiçbir gücün AKDENİZ'i tamamen alamayacağına işaret etmekte.
Pastadan büyük payı alan güç, yeni dönemde dünyanın patronu olacak. Akdeniz'in gücü 5 kıtayı da etkileyecek. Her yerde etkisini hissettirecek bir Akdeniz var. Bir süredir sessiz şekilde ilerleyen Yeni İpek Yolu için Kraliçe II. Elizabeth'in de 2019 Ocak itibariyle ciddi adımlarını göreceğiz.
ABD, İpek Yolu için İran'ı zayıflatmakta kararlı. Başladılar da... Kraliçe II. Elizabeth ise İran'ın bitirilmesine karşı çıkıyor.
Çünkü Çin'le aynı masada oturacağını bilen Kraliçe'nin bu adımı, derin Amerika'yı kızdırıyor ve telaşlandırıyor. ABD de bunu bildiği için Londra'nın rengini görmek istiyor. Ve süreci hızlandırıyor. Çünkü İpek Yolu büyük bir güç. Bu güçle savaşmak yerine içinde olmayı tercih etmeyen yok. ABD de İngiltere de İpek Yolu ile ilgili gelecek planları yapıyor. Savaşmıyorlar, kontrol etmek için çabalıyorlar. Suudi Arabistan'da otele hapsedilen prenslerle, İstanbul'da öldürülen yazar Cemal Kaşıkçı olayının önemli bir bölümü İpek Yolu'nu ilgilendiriyor...
Kaşıkçı, birçok ülkede ortadan kaldırılabilirdi. Neden İstanbul tercih edildi? Türkiye, İpek Yolu için çok önemli bir ülke. Eğer planlar başarılı işleseydi, Kaşıkçı olayından sonra Türkiye'nin İpek Yolu konusunda tercihi tamamen Washington olacaktı. Şimdi hala Türkiye, Londra seçeneğini de tercih edebilir. Kaşıkçı tek başına güçlü ve önemli biri mi? Aslında dünya ölçeğinde hiç önemi olmayan biri. Tabii öyle bir kurgu yapıldı ki, ABD Başkanı gibi algı yaratıldı. Sonucu tam istenildiği gibi olmasa da elbette önemli bir başarı elde edildi! Türkiye'nin gelecekte daha da önemli bir ülke olacağını düşünürsek, KAŞIKÇI olayına benzer yeni karışıklıklarda da yine merkez Türkiye olabilir.
Kaşıkçı olayının merkezinde Washington var. Ancak yeni yaşanacak dalgalanmalarda Washington olmayabilir...
Türkiye'siz olmaz. Herkes biliyor. Bizi yanlarına almak için herkes bildiği yoldan gelecektir.
yazının devamı
Yetmedi, yetmeyecek...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceki gün aylardır yazdığım AKDENİZ konusuna değindi.
Net ve anlamlı mesajlar verdi.
Çünkü bilen biliyor ki, AKDENİZ büyük kavganın ve paylaşımın odağı... KIBRIS ve etrafına bakarak YENİ DÜNYA DÜZENİNİ de dengeleri de anlayabiliriz...
Açalım biraz...
Açarken de İNGİLTERE merkezli gidelim...
Akdeniz'de savaş büyürken, Birleşik Krallık bu büyük gerilimin neresinde? ABD ile ortak mı?
ABD ile ortaklık yaparken, farklı ittifaklara yakınlık gösteriyor mu?
Kuzey Afrika'da ve İsrail'de ne gibi adımlar atıyor? Akdeniz'den pay almak isteyen, Kıbrıs nedeniyle bunu doğal gören İngiltere'nin olmadığı masada Akdeniz anlaşması olmaz. Bunu peşinen kabul etmekte fayda var! Gücü olan gücünü kullanıp masadan atarsa o başka! Resmi rezervlerle ilgili detaylara bakalım.
Kısaca... Kıbrıs çevresinde 10 milyar varillik petrol rezervinin olduğu tahmin ediliyor. Girit'in güneydoğusu ile Kıbrıs'ın etrafında 5 trilyon metreküplük doğalgaz... Doğu Akdeniz'e kıyısı olan devletler Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Mısır, Lübnan, Suriye, İsrail ve Gazze Şeridi de burada söz sahibi olmak zorunda. PASTA büyük çünkü...
Birleşik Krallık, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ndeki iki askeri üssü sayesinde Akdeniz'deki petrol ve doğalgaz rezervinde hak iddia ediyor. 1960'larda Kıbrıs Adası'nda söz sahibi olmayan Birleşik Krallık, 1974'teki Türkiye'nin Kıbrıs harekatında nerede yer aldı?
James Callaghan (İngiltere İçişleri Bakanı, Dışişleri Bakanı ve Başbakan), 1974'te Türkiye ile savaşın eşiğine geldiklerini söyledi. Gerçekte böyle bir durum hiç olmadı.
Aslında James Callaghan'ın Kraliçe II. Elizabeth'e yazdığı mektupta, "Türkiye sayesinde Kıbrıs'ta söz sahibi olduğumuzu kabul etmeliyiz. Bugün belki bunun önemini anlamakta zorlanabiliriz ama 40-50 yıl sonra Akdeniz'deki petrol savaşı başladığında, Kıbrıs'ta olmamızın faydalarını göreceğiz. Bugün için Akdeniz sıradan gibi görünebilir, ancak geleceğin merkezi Akdeniz olacak" diye yazdı. İddialara göre, bu mektup hala KRALİÇE'nin kasasında durmakta... Kraliçe II. Elizabeth'in hep değer verdiği isimlerden olan James Callaghan, Türkiye karşıtlığıyla biliniyordu.
Çünkü güçlenen bir Türkiye'nin Akdeniz'de söz sahibi olmasından hep endişe duyuyordu.
Birleşik Krallık da Türkiye'ye karşı hep Yunanistan ve Rum kozunu kullandı. Başarılı da oldu. Türkiye'de gençler Yunan'a karşı, Rum'a karşı kin ve nefret duyarken, arkasındaki güç İngiltere'yi fark etmedi. Belki de sistem Türkler'in İngiltere'nin önündeki perdeyi kaldırmasına izin vermedi. İngiltere kabul etsek de etmesek de bu oyunları yeryüzünde herkesten daha iyi bilirdi. Ve kendi çıkarları için YÖNLENDİRMEYİ harika bir şekilde yaparak gerçeklerin önüne buzdağı çekebiliyordu!
Ve 50 yıllık planlarla yürümeyi beceriyorlardı!
Şimdi İNGİLTERE nerede?
Ne yapıyor? Bütün veriler ABD'nin arkasına sığınmış da geliyor izlenimi vermekte.
Doğru da... Ancak LONDRA'yı iyi takip ettiğinizde yine büyük oynayacaklarını görüyoruz.
AKDENİZ'de herkesten çok daha büyük pay almak için harekete geçilmiş gibi bir izlenim var. Kıbrıs Rum Kesimi'ni abluka altına alan ve ekonomik krizi engelleyen güç Kraliçe II. Elizabeth oldu. MI6, Kıbrıs Rum Kesimi'ni Londra'nın bir ilçesi haline getirdi.
Bankacılık sisteminin merkezi, Rum Kesimi ile ortak anlaşmalar imzaladı.
Washington'ın birkaç parça olması, Kraliçe II. Elizabeth'i de temkinli olmaya zorluyor.
Dengelerin oturmadığı her dönem sıkıntılıdır!
Tehlikelidir de...
Çünkü Derin Amerika ile asla bir araya gelmek istemeyen Kraliçe, şimdilik ortak gibi görünüyor. Bu görüntü ne kadar sürecek belli de değil. ABD'nin finans sistemi ile karşı karşıya gelmek istemiyor sadece. Hedefe ağırdan ve sessizce gidiyor...
Öte taraftan gelişmeler hiçbir gücün AKDENİZ'i tamamen alamayacağına işaret etmekte.
Pastadan büyük payı alan güç, yeni dönemde dünyanın patronu olacak. Akdeniz'in gücü 5 kıtayı da etkileyecek. Her yerde etkisini hissettirecek bir Akdeniz var. Bir süredir sessiz şekilde ilerleyen Yeni İpek Yolu için Kraliçe II. Elizabeth'in de 2019 Ocak itibariyle ciddi adımlarını göreceğiz.
ABD, İpek Yolu için İran'ı zayıflatmakta kararlı. Başladılar da... Kraliçe II. Elizabeth ise İran'ın bitirilmesine karşı çıkıyor.
Çünkü Çin'le aynı masada oturacağını bilen Kraliçe'nin bu adımı, derin Amerika'yı kızdırıyor ve telaşlandırıyor. ABD de bunu bildiği için Londra'nın rengini görmek istiyor. Ve süreci hızlandırıyor. Çünkü İpek Yolu büyük bir güç. Bu güçle savaşmak yerine içinde olmayı tercih etmeyen yok. ABD de İngiltere de İpek Yolu ile ilgili gelecek planları yapıyor. Savaşmıyorlar, kontrol etmek için çabalıyorlar. Suudi Arabistan'da otele hapsedilen prenslerle, İstanbul'da öldürülen yazar Cemal Kaşıkçı olayının önemli bir bölümü İpek Yolu'nu ilgilendiriyor...
Kaşıkçı, birçok ülkede ortadan kaldırılabilirdi. Neden İstanbul tercih edildi? Türkiye, İpek Yolu için çok önemli bir ülke. Eğer planlar başarılı işleseydi, Kaşıkçı olayından sonra Türkiye'nin İpek Yolu konusunda tercihi tamamen Washington olacaktı. Şimdi hala Türkiye, Londra seçeneğini de tercih edebilir. Kaşıkçı tek başına güçlü ve önemli biri mi? Aslında dünya ölçeğinde hiç önemi olmayan biri. Tabii öyle bir kurgu yapıldı ki, ABD Başkanı gibi algı yaratıldı. Sonucu tam istenildiği gibi olmasa da elbette önemli bir başarı elde edildi! Türkiye'nin gelecekte daha da önemli bir ülke olacağını düşünürsek, KAŞIKÇI olayına benzer yeni karışıklıklarda da yine merkez Türkiye olabilir.
Kaşıkçı olayının merkezinde Washington var. Ancak yeni yaşanacak dalgalanmalarda Washington olmayabilir...
Türkiye'siz olmaz. Herkes biliyor. Bizi yanlarına almak için herkes bildiği yoldan gelecektir.
yazının devamı
Hiç yorum yapılmamış
YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER
ÖNE ÇIKANLAR Tümü
Zekeriya Say : “Yalanın bacağı” artık kırılmalı!
534 kez izlendi
Salih Tuna : Bıyık da yetmiyor
546 kez izlendi
Ergün Diler : Adidas
1473 kez izlendi
Zafer Şahin : AYM’de kimin dediği oldu?
2185 kez izlendi
EN POPÜLER GÜNÜN YAZISI
YAZARLAR
YORUM YAPIN
Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.