SİYASET

Ergün Diler : Kibrin sonu

Tarih
11 Kasım 2015
İzlenme
Kişi
Yazar
Ergün Diler

11 Kasım 2015

Paralel Yapı'nın arkasında kimler vardı? Bu yapı ile kim ne istiyordu?
Amaçları neydi? Dışarısı işin neresindeydi? Asıl varılmak istenen noktada TÜRK DEVLETİ ne olacaktı?
Tarihin içinden geçtiğimiz için şu an olanları ve yakın gelecekte yaşanacakları anlamıyoruz! İsimlerle gidiyoruz. "O şunu dedi", "Bu da şunu söyledi!" gibi dedikodularla ilerleyip başımıza geçirilmek istenen çuvalı görmezden geliyoruz...
Gelin bugün isimlerle gidelim. Kimseyi kırmadan, dökmeden, incitmeden...
Paralel Yapı, Türkiye'nin yaşadığı hiçbir şeyi üstlenmiyor. Aralıksız beddua ediyor. Bir şey yazılıp çizildi mi hemen kasetten beddua geliyor... Tamam, ama bu kadar kolay mı bu?
Açıklama gerekmez mi?
Gerekir elbette! Ama yok... Altunizade günlerinde, Erdoğan daha BELEDİYE BAŞKANIYKEN ilgili kişi (Bir Numara) ismini şimdilerde çokça duyduğunuz iki kişiyi çağırdı ve "Erdoğan hakkında en ince ayrıntılara kadar mükemmel bir DOSYA hazırlayın. Bunun için de gereken ne varsa yapın!" talimatı verdi. Bakın Erdoğan daha Belediye Başkanı...
Harekete geçen cemaatin iki ismi bilinen ve tanınan ÜÇ GAZETECİYİ ikna etti ve dışarıdan işe aldı (!) Cemaat DOSYA tutuyordu ama saf temiz insanlar bunu bilmiyordu.
Cebindekini veriyor, dünyanın bir ucuna dava için gidiyordu. Ama işler başka türlü yürüyordu... Gazeteciler çalışırken "ilgili kişi" iki yardımcısını İSTANBUL EMNİYETİ'NDEN bir müdüre yönlendirdi. Erdoğan'la ilgili ilk bilgileri o isim topladı. İlk o takip etti. İlk dosyayı o verdi. Erdoğan daha Belediye Başkanı...
Artık hem DOSYALAR tutulmaya başlanmış, hem de YAPI giderek kulvardan çıkar olmuştu!
Son günlerde ismi Bülent Arınç ve Hüseyin Çelik ile yanyana getirilmek istenen İlhan İşbilen Beyefendi kimdi?
Herkesin sorgusuz itaat ettiği İLGİLİ KİŞİ niçin İŞBİLEN'den çekinirdi? İşbilen, kimdi? Gücü nereden geliyordu? Keşke açıklasa... Eski vekil Mukadder Başeğmez'in bir yakını ile Fatih Erbakan'a kim KIZ tuzağı hazırladı?
Şimdilerde TERS DÜŞTÜ gibi görünen MHP Lideri Devlet Bahçeli için bu yapı hangi ERZURUM milletvekiline para yağdırdı? İLGİLİ KİŞİ Devlet Bey için niye "MHP'nin GORBAÇOV'u" dedi?
Niçin göklere çıkardı?
İslami kesime uzak hem de çok uzak olan İŞADAMLARINDAN parayı kim alıyordu? Kim bu insanların bağış yapmasını sağlıyordu? Gazeteci ve Yazarlar Vakfı kurulurken orada DERS VEREN NATO'da görev yapmış PAŞA kimdi?
Ona bu görevi kim vermişti?
Türkeş vefat ettikten sonra "ilgili kişi" ne demişti? Sevincini coşkusunu hangi sözlerle ifade etmişti? AYDINLANMA LOCASI'na hangi cemaat lideri girip yükselmişti?
Başkan yapılmıştı? Yaşar Hoca kimdi ve niçin hiç isminin arkasındaki güç açıklanmazdı? Neyse... İsimlere girersek çıkamayız...
Devam...
Son dönemde Malum Yapı'nın medyadaki iki önemli ismi çok konuşuldu. Biri Hidayet Karaca diğeri ise kaçtığı söylenen kişi... Allah kimseyi evinden, barkından, vatanından bir saniye bile uzak koymasın. Buna kimse sevinecek değil. Sevinen de insan değil... Hidayet Bey aldığım bilgilere göre içeride haklı olarak sesini yükseltmiş... Bana gelen bilgiler yanlış değilse "Türkiye'nin medya imamı benim. O (kaçtığı söylenen kişi) daha çocuk! Ama bana değil ona sahip çıktılar!" diyerek tepkisini dile getirmiş.
Kaynağım "Belli ki Pensilvanya bunları duysun istiyor. Ama kaçan kişi belki de Pensilvanya ile pazarlık yapıyor!" dedi...
Bilemem. Allah herkese yardım etsin.
Ama bildiğim bir şey varsa "Para yoksa huzur da yok"tu!
TUSKON ve daha nice işadamı artık gazetelerin YAZI İŞLERİNE mail atıp "Lütfen bizim cemaatle bağımızın kalmadığını duyurun!" diyor...
Ben bunu birkaç yıl önce yazdım...
Cemaatin kenara atılacağını, üzerlerinden geçileceğini, kullanıldıklarıyla kalacaklarını satır satır anlattım. Anlamadılar. Kin tuttular.
Adını bile bilmediğim örgütlere sokmaya çalıştılar. Kullanılan adamın gerçekten AKLI olmuyor. Bir dost olarak uyardım.
Başlarına gelecekleri yazmaya çalıştım.
Ama KİBİR bunu anlamayı engelledi.
Kullanım sürelerinin bittiğini söyledim.
Ben kötü oldum. Kendi devletlerine dayanacakları yerde başka yerlerde kolkanat aradılar. Olmadı... İşadamları, polisleri, savcıları, hakimleri, gazetecileri şimdi çok zorda! Keşke böyle olmasaydı!
Küresel bir operasyon kuracak akılları olmadığını bilerek gitselerdi.
Yabancının AKLIYLA varılan son nokta burası! HÜSRAN... Para yağdıranlar, bu hareket için çırpınanlar şimdi gazetelerden "ayrıldığımızı duyurun" ricasında bulunuyorlar...
Devam...
Malum Yapı, Kürt konusu hakkında gücü devlete bırakmayı hiç düşünmedi.
İstihbarattaki polisler ile DEVLETE ve MİT'e meydan okudu...
2005 yılında Ankara'da bir ALBAY dostuyla buluşan bir polis müdürü masadaki diğer kişiyi tanıyor, ancak çıkaramıyordu. Albay'ın da yardımıyla polis müdürü üçüncü kişinin PKK itirafçısı olduğunu anladı.
Eskiden görev yaptığı yerden tanıyordu. Tam masadaki sohbet ilerliyorken itirafçı ürktü! Korktu ve geri çekilerek şaşırdığını belli etti. Polis müdürü "Neler oluyor?" diye sorunca "Karşıdaki isim SABRİ OK!" cevabını aldı.
Polis müdürü hemen etrafa baktı. Ve şaşırdı... MİT'ten bir ekip SABRİ OK'la aynı masadaydı. ÇÖZÜM SÜRECİ için belli ki devlet araya girmiş ve işi nihayete ulaştırmak istiyordu. Ama sorun bir arka masadaydı! Sabri OK ile birlikte masadaki MİT'çiler bir başka ekip tarafından izleniyordu! İzleyenler polisten bir ekipti!
Çözümü kendi istedikleri yöntem dışında kabul etmiyorlardı! Ve aslında ÇATIŞMA o zaman, KÜRT KONUSU nedeniyle başlamıştı! PARALEL DEVLET yan masadan operasyon için hazır bekliyordu! Oslo ta o zaman mercek altına alınmıştı!
Paralel polis ve savcılar, KCK'dan 40 kişi yerine 14 bin Kürt'ü sorgusuz-sualsiz içeri alınca en büyük güç gösterisini yapmışlar, aynı zamanda Ankara'yı da uyandırmışlardı! O noktadan sonra kılıçlar çekildi ve DEVLETE rağmen DEVLET gibi olmak isteyenler yenildi...
Zaten yenilmeleri için arkalarındaki YABANCI DOSTLARI da ellerinden geleni yapıyordu!
Ama duvara toslamadan bunu anlamaları mümkün değildi...
YAZ-BOZ'da konuk etmiştik...
Oramiral Nusret Güner'i... Donanma Komutanı'ydı ve ilk şurada Deniz Kuvvetleri Komutanı olacaktı... Müthiş bir askerdi!
Milliydi ve cesurdu!
Devletine sonuna kadar bağlıydı! Güner'in 14 yaşındaki kızının odasına kamera konulmuştu.
Kumpas bu ya! Kamerayı Güner'in yanındaki Astsubay Mustafa K.'nın yerleştirdiği ileri sürüldü. Ancak Oramiral Güner akıllı bir asker ve sağduyulu bir insandı. "Bu olamaz! O benim evladım. Asla ve kat'a o yapmış olamaz" dedi. Böylece oyunu bozdu. Malum Yapı, o astsubay üzerinden DONANMAYA girecek ve nerede duracağı bilinmeyen bir noktaya gidecekti...
Malum Yapı'nın duvara tosladığı en önemli ayrıntılardan biri de buydu!
Peki, bunlar ne içindi?
Malum Yapı ve "ilgili kişi"
FAİZ
konusunda hedeflenen eşiği MÜSLÜMANLAR'a atlattıktan sonra ordu, adalet, bürokrasi, iş dünyası, Dışişleri, polis ve MİT'i ele geçirecekti.
Böyle inandılar... İnandırıldılar! Bunu yapamayacaklarını bilseler onlar da oyunu bozacaklardı! Ama KİBİR gözlerinin net olarak görmesini engelliyordu. Yürüdüler ve yıkıldılar...
Kürt kartı üzerinden hem içeride hem dışarıda başka senaryoyu satın aldılar.
Bunun içinde BÜYÜK TÜRKİYE yoktu.
Şimdi BÜYÜK TÜRKİYE, Kürt kardeşlerini alarak yürüyecek.
Göreceksiniz. İçeride-dışarıda yürüyecek! Az kaldı...
Bunu engellemek için bilmeden görev alanlar şimdi kaçıyor!
YAZIK!

Takvim

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;