SİYASET

Ergün Diler : Büyük plan

Tarih
05 Mayıs 2015
İzlenme
Kişi
Yazar
Ergün Diler

5 Mayıs 2015

Dünya
toz duman! Baltimore'dan İstanbul'a, Tel Aviv'den Milano'ya kadar olan eksende birileri sokakta ve devamlı bir şey istiyor! Olayları anlamak için düşünüp "Türkiye'de neler olacak?" diye kafa yorarken değer verdiğim bir dostuma mesaj attım! Kısaca "Neler olup bitiyor? Sen ne görüyorsun?" diye sordum! Mesajla bir ADRESE yönlendirdi! Okudum! Üzerinde düşünmeye değer çok şey vardı!
Sizin için soru cevap yaptım! Bakalım beğenecek misiniz?
http://www.takvim.com.tr/c/i/bullet.jpgNeler oluyor?
Geniş bakmak durumundayız! 1830'lardan Cumhuriyet'e kadar! Ama gel son 40 yıla bakalım!
http://www.takvim.com.tr/c/i/bullet.jpgBakalım..
Robert Gilpin'in The Political Economy of International Relations adlı kitabından bir bölümü aynen okuyarak başlamak istiyorum: "1974 yılındaki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 6. özel oturumunda OPEC üyeleri tarafından yönlendirilen bir grup azgelişmiş ülke (77. grup) yeni bir Uluslararası Ekonomik Düzen Tesisi İçin Beyanname ve Eylem Programı (YUED) ortaya koydu.
http://www.takvim.com.tr/c/i/bullet.jpgYani?
Bu programın ÜÇÜNCÜ MADDESİ çok önemliydi! Burada "Azgelişmiş ülkelerin yabancı yatırımları millîleştirme ve millî kaynaklar üzerinde egemenlik kazanma hakkının tanınması" vurgusu yapılıyordu!
http://www.takvim.com.tr/c/i/bullet.jpgNe demekti bu?
1974'e kadar BM üyesi azgelişmiş ülkelerin doğal kaynakları üzerinde egemenlikleri yok demekti!
http://www.takvim.com.tr/c/i/bullet.jpgHiç böyle bakmamıştım!
Bu kadar da değil... Türkiye için 1974'ün başka bir anlamı da Kıbrıs Barış Harekatı ve sonrasında yaşanan acı tecrübelerdir.
Müttefiklerimiz bize ambargo uyguladı. Aslında iyi de oldu. Uyandık.
http://www.takvim.com.tr/c/i/bullet.jpgNe yaptık peki?
BM'nin, azgelişmiş ülkelere egemenlik tanımasının ardından ilk refleksimiz, 1978 yılında başta bor madenleri olmak üzere birçok madeni devletleştirmek oldu. Ama bundan çabuk vazgeçtik. 1979 seçimlerinden sonra politika değişikliğine gittik. Gerekli hazırlıklardan sonra 24 Ocak 1980 tarihinde Yapısal Dönüşüm Programı'nı kamuoyuna açıkladık. 24 Ocak Kararları, devletin ekonomiden çekilmesi ve ekonomimizin dünya sistemine entegrasyonunun ilk adımı ydı.
Yani İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra oluşan DENGE değişiyordu! Ancak o tarihlerde başka önemli bir sorunumuz daha vardı: Kardeş kavgası, sağ-sol çatışması. 12 Eylül 1980 Darbesi ile bu çatışma önlendi. Eski siyasiler ve çatışan taraflar tasfiye edildi. Yeni bir Türkiye doğuyordu. Yeni bir devlet kuruluyordu. 1980-1984 arası plan hazırlığı ile geçti ve 30 yıllık dönüşüm planının uygulamasına 1984 yılında başlandı.
http://www.takvim.com.tr/c/i/bullet.jpgBiz gerçekten 30 yıllık plan yapabiliyor muyuz? Bu becerimiz var mı?
Elin Amerikası, İngilteresi, Rusyası otuz yıllık, elli yıllık plan yapar da biz yapamayız gibi yanlış bir anlayış var. Bu devletler tarih sahnesinde yokken biz dünyanın en büyük gücüydük. Bu aşağılık duygusundan kurtulmamız şart.
http://www.takvim.com.tr/c/i/bullet.jpgNe planı yaptık peki?
5 ayaklı bir plandı!
Ekonomik dönüşüm Dini dönüşüm Kültürel dönüşüm Askeri dönüşüm, Dış Politika dönüşümü... Tabii bütün bunların sonucu olarak politik dönüşüm...
Biz de ULUS DEVLET tanımı içinde kalıp dönüşüyorduk! 20. yüzyılda dünyanın yaşadığı iki büyük savaştan sonra imparatorluk dönemine dönüşün olamayacağı kesin olarak anlaşıldı. Spekülatör küreselleşmecilerin yakın zamandaki denemeleri de ulus devleti aşamadı.
Türkiye, yoluna hâkim ulus devlet anlayışını değiştirerek devam ediyor...
http://www.takvim.com.tr/c/i/bullet.jpgPeki ekonomi?
Ekonomik dönüşüm, iki temel üzerine kuruldu... Birincisi, içeride devlet bürokrasisinin ekonomiyi yönetir olmaktan çıkarılması ve ekonominin kendi kuralları ile işlemesinin sağlanması, ikincisi ise dışarıda küresel ekonomi ile entegrasyon... Bürokratik OLİGARŞİ hem ekonomiyi hem devleti KİT'ler üzerinden yönetiyordu! Özelleştirme bu nedenle başladı! Ta 1986'da...
http://www.takvim.com.tr/c/i/bullet.jpgBaşka?
1984 yılından itibaren, İMKB başta olmak üzere ekonomiyi düzenleyen kurumlar oluşturulmaya başlandı. Bir taraftan yabancı yatırımların önü açılırken bir taraftan Türk girişimcilerin yabancı ülkelerde faaliyet göstermeleri teşvik edilmeye başlandı.
Tekstil ve inşaat sektörü temel sektör olarak belirlendi. Ve 2012 sonunda, bu sektörde dünyada Çin'den sonra ikinci büyük biziz.
Girişimcilerimiz bütün dünyada iş yapar hâle geldi. Sizin de sıkça söylediğiniz gibi, bir bölge ya da ülke ile ilgilenmek için her zaman meşru bir gerekçe lazımdır ve en haklı gerekçe de vatandaşlarının yatırımlarıdır. Ekonomik dönüşüm sağlanırken bize has bir işadamı profilinin meydana getirilmesi gerekiyordu.
Batı'nın olumsuz imajından farklı olmalıydı bu profil. Bu girişimci tipi bir mesaj taşımalıydı ve bize özgü olmalıydı.
http://www.takvim.com.tr/c/i/bullet.jpgDini dönüşüm dedin?
Evet! Malumunuz din, coğrafyamızın en hassas konusu. Dinî anlayışın gelenekselleşmiş hâli, gelişmenin önündeki engellerden biriydi.
Dinî anlayış ve uygulayışın da değişmesi için 1984 yılında çalışmalar başladı. Doğrudan işe girişmek yerine daha mutedil yollardan değişim gerçekleştirildi. 1984 yılında iki İslami cemaate yol verildi, önleri açıldı. Osmanlı, dinî hayatı tarikatlar üzerinden yönlendiriyordu.
Cumhuriyet, kendi cemaatlerini oluşturdu. Bakınız cemaatler sakalsız, temiz tıraşlı, takım elbiseli modern insan tipini yansıtıyorlar. Hiçbir devlet, dine kayıtsız kalamaz.
http://www.takvim.com.tr/c/i/bullet.jpgPeki FAİZ ne olacaktı?
Batı, Protestanlaşarak ekonomisini faiz kıskacından kurtardı. Dünya ekonomik sisteminin temelini oluşturan faiz, bir şekilde içselleştirilmeli ve İslamileştirilmeliydi.
İngiltere'deki Muslim Collage of London'un başkanı Zaki Badawi'nin 1983'te, Bank of London'dan İslamic Banking Sistem of Luxembourg adına İslami bankacılık faaliyetleri için ilk lisansı almasından kısa süre sonra ülkemizde de faizsiz bankacılık kuruluşları açıldı. Bazı cemaatler üzerinden din ile faiz harmanlandı!
Daha sonra İslami Holdingler belirdi! Ama fark vardı!
http://www.takvim.com.tr/c/i/bullet.jpgNe farkı?
Batı Protestanlaşmak için çok acı çekmişti, bizde sessiz sedasız oldu, bitti...
http://www.takvim.com.tr/c/i/bullet.jpgAçar mısın biraz?
1984 yılından itibaren Nurculuk hareketinden farklılaşmaya başlayan Fethullah Gülen ve cemaati, Türk tarihinde, ileride üzerinde ciddi analizler yapılacak çalışmalara imza attı. Türk okulları, dünya ekonomisine entegre olan Türk ekonomisinin dışarıdaki insan kaynağını oluşturacak yeni nesillerin yetişmesini sağladı. Hangi ülkeye giderseniz gidiniz, patronu ile anlaşacak kadar Türkçe bilen, küresel ticaretin dili olan İngilizce'ye hâkim, ülkesinde saygın gençlerle karşılaşabilirsiniz. Bu, çok büyük bir proje.
Özelleştirme gibi, bu proje de hiç aksamadan uygulandı. İktidarlar değişti ama proje kesintiye uğramadan gelişti. Bazen farklı görüntü verilse de devlet bütün kurumlarıyla projeye sahip çıktı...
http://www.takvim.com.tr/c/i/bullet.jpgEee?
Naim Süleymanoğlu operasyonu ile başlayan özgüven kazandırıcı çalışmalar sonucunda artık üzerimizdeki ölü toprağını attık! 250 yıldır maruz kaldığımız başarısızlık kompleksini yendik. Köylü idik şehirli olduk, tarımdan endüstriye ve küresel ticarete evrildik.
TRT'nin yayın tekelinin kaldırılmasından sonra özel kanalların rekabeti sayesinde kültürel üretim artırıldı... Çevre ülkelerin ilgisi ortada! Dikkat edersen siyasi oluşumlardan, iktidarlardan bağımsız bir süreç yaşanıyor.
İdeolojiler bu sürece renklerini veremiyorlar.
http://www.takvim.com.tr/c/i/bullet.jpgİyi güzel de askeri değişim nasıl oldu?
Kıbrıs Barış Harekatı'ndan sonra ülkemize uygulanan ambargo, kelimenin tam anlamıyla bizim için şok oldu. Müttefiklerimiz bizi satmıştı. 1984 yılında savunma sanayisi alanında önemli kararlar alındı. Modern ve profesyonel bir ordunun temelleri atıldı. Bu orduya gerçek mermilerle tatbikat yapacağı bir ortam gerekiyordu!
Dostumun mesajları ve analizleri peşpeşe geliyordu! Kürtler'in değişimden paylarını alması, şehir anlayışının değişmesi ve Türkiye'nin hedefine tam yol hızla gitmesi...
Bunlar da yarın!
Bu değerlendirmeleri okurken bir de ERDOĞAN'ın FAİZ'e açtığı savaş gözlüğünü kullanın! KÜRESEL SERMAY E'nin yani büyük çok uluslu şirketlerin ve bankacılık sisteminin MÜSLÜMAN LAR'ı oyuna dahil etmek istemesini düşünün! "Bu AKLIN arkasında kim vardı?" diye sorun... Büyük oyun buydu zaten! Dışarıda kalan, FAİZ kullanmayan Müslüman kötü ve tehlikeliydi!
Bizi buna inandırarak oyuna getirdiler! İşte ortada 40 yıldır işleyen bir plan ve bunun karşısında duran Erdoğan!
Yarın devam edeceğiz! Dediğim gibi günlük değil 40 yıllık bakalım! SON KARE bize bir şey anlatmaz! Hiç de anlatmadı zaten!
Dostumla yarın devam edeceğiz...
Unutmayın Türkiye'ye OYUN KURAN LARIN karşısında bir başka güç bu oyunu bozmak için savaşıyor!
TEZ-ANTİ TEZ yani!

Takvim

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;