Sesli Makale

Boğazlar milletlerarası garanti altında bütün milletlerin ticaretine ve gemilerinin geçişine devamlı şekilde açık olmalıdır." diyordu Wilson... Bizim olan Boğazlar'ın uluslararası hale geldiği kararlara imza atan Wilson'dı. Ancak 100 yıl önce yayınlanan ilkelerde Osmanlı'nın parçalanması isteniyordu. Wilson'ın istedikleri arasında "Kürdistan" da vardı, haritalar çizdiriyordu. Türkiye 100 yıllık bir planı devreye sokmaya karşı mücadele veriyor.
Dışarıdan tezgahlanan inanılmaz oyunlar ve senaryolar bir bir devreye sokuluyor.
Böyle bir dönemde ayrışmayı, kavgayı değil bir araya gelip bu ülke düşmanlarına karşı omuz omuza olmak zorundayız. Bakın o düşmanlar neler yapıyor? Ben bu satırları yazarken Amerika'da birkaç saat sonra bir toplantı yapılacağı anons ediliyor. Toplantıyı düzenleyen "Osmanlı parçalansın, Kürt devleti de kurulsun" diyen ABD Başkanı adına kurulan Woodrow Wilson Enstitüsü...
Masaya yatıracakları tek bir konu var, o da Türkiye'de yapılan referandum. Peki katılımcılar kim? Bu sorunun cevabı ilginç.
Biri Alan Makovsky... Yahudi asıllı... Geçmiş yıllarda Türkiye'de yaptığı darbeyle ulu orta övünen Haçlı-Siyonist ittifakı Neo-Conlar'ın tetikçisi bir zat. 7 Haziran seçimleri öncesinde CHP'nin Washington ofisinde görev aldı.
Uzman biri olarak o ofiste "Erdoğan nasıl devrilir" dersleri verdi. 1 Kasım seçimleri öncesi sık sık Ankara'ya inip, kapalı kapılar ardında ağırlandı. "Erdoğan nasıl devrilir" konferansları verdi. Bir diğeri Henry Barkey...
Woodrow Wilson Enstitüsü'nün Ortadoğu kürsüsü başkanı bir Yahudi... CIA yöneticisi Graham Fuller ile ortak kitap yazan bir isim.
Aynı zamanda da CIA'ya yıllarca hizmet veren bir DARBE uzmanı... FETÖ'yü canı gibi, seven, kanlı örgüte övgüler yağdıran, kollayan, koruyan bir HAMİ... 15 Temmuz akşamı da Heybeliada'da otelde toplantılar yapan, heyecanla darbecilerin kazanması için sabaha kadar uyumayan, heyecanla zafer bekleyen, ertesinde arkasına bakmadan kaçan bir DARBECİDİR Henry... İşte o Henry'nin darbe uzmanı Makovsky ile konferansa katıldığı Woodrow Wilson Enstitüsü, davetlilere yaptığı duyuruda "Başkan Trump neden Erdoğan'ı aradı" diye öfke saçarak konuya giriyor. Batı başkentlerinde, 15 yıldır deviremedikleri Erdoğan yüzünden kabız olanlar, kafayı yiyenler, delirenler, beynini "Türkiye" ile yiyenler gırla gidiyor.
Mayıs ortasında Trump-Erdoğan görüşmesi yapılacağı açıklandığında sanırım kafalarını duvarlara çarpanı çoktur. Ankara'yı dışarıdan memurlarla yönetmek ve bu ülkeyi bölmek istiyorlar, başaramayınca kahroluyorlar.
İçeride o kadar işbirlikçi elemanları, siyasiler, işadamları, yazarlar, gazeteciler olmasına rağmen her defasında gelip artık oyunları gören "HALK"a tosluyorlar. Tüm tezgahları artık en ince detaylarına kadar gören HALK, her seçimde ve referanduma herkese "Bana gelin, bana anlatın, beni ikna edin" diyor.
Ancak bu ülkeyi 100 yıl öncesinden "Wilson Planları" ile parçalamak isteyenlerin MİLLET tarafından bilinmesine rağmen, bazıları hala BATI'nın kapısını çalıyor. Bu topraklara terörist PKK'nın kanlı yüzü ile yanak yanağa poz veren gözlemciler gönderen BATI'nın ağzıyla konuşuyorlar. "Ben Halk Partisiyim" diyen, bu ülkeyi şikayet etmek için BATI'ya koşuyor, teröristten gözlemci seçen Avrupa'nın mahkemelerinde Türkiye hakkında dava açıyor. Wilson ve benzeri tiplerin BATI'da pişirdikleri parçalama planlarının çağrıları küresel sermayenin yeryüzüne yayılmış tüm medyasında yorumlarda, analizlerde adeta çığlık atıyor.
İnsanlarımızı sokaklara çağırıyorlar. Bir bakıyorsunuz aynı ses CHP'den de çıkıyor.
Osmanlı'nın parçalanması ile mezarında sevinen bir ABD Başkanı Wilson vardı.
Ancak Türkiye'nin bölünmeyi engellemesi, bu topraklarda Kürdistan hayallerine set çekmesi ile kemikleri sızlıyor yıllardır.Son zamanlarda BATI işbirlikçilerinin ayrışma ve kavga provokasyonları karşısında biraz rahatlamıştır Wilson... Kemikleri sızlasa da kafatası gülümsüyordur!.

Takvim
21 Nisan 2017