GÜNCEL

Aslı Aydıntaşbaş : ‘Kötü bir rüya’

Tarih
20 Şubat 2015
İzlenme
Kişi
Yazar
Aslı Aydıntaşbaş

20 Şubat 2015

Bizler, yüzü düşmüş, ruhu kararmış, Özgecan’ın gidişini kabullenmeye çalışırken, üst üste gelen haberlere bakın:
-
Kadıköy’de arkadaşlarıyla kartopu oynayan meslektaşımız Nuh Köklü, kartopunun camına gelmesine sinirlenen esnaf tarafından öldürüldü. Tesadüf bu ya, o gün İç Güvenlik Yasası’na karşı eyleme katılmıştı.
- Meclis’te İç Güvenlik Yasası tartışmalarında, Ak Partili vekiller muhalefetten 4 ismi darp etti. Ne hazin ki Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun ”Kadına uzanan eller kırılsın” demesinden 3 gün sonra yaşanan arbede, iktidar vekillerinin HDP’li kadın milletvekillerine saldırması sonrası başlamıştı.
- Artık haberlerde klişe haline gelen ”boşanmak istediği kocası tarafından sokak ortasında bıçaklanan” kadınlardan birinin görüntüsü, Özgecan olayından sonra piyasaya çıktı. Bu kez mekân
Denizli’ydi; ancak olay artık sıradanlaştığı için kadın grupları dışında kimse oralı olmadı.
Ezcümle, memlekette bir cinnet hali olduğu, siyasetin ise bu delirme halini her geçen gün kamçılayarak Türkiye’yi sevgisiz ve sevimsiz bir yer haline getirdiği de ortada.
“Dindar nesil” yetiştirmeye çalışırken sadece ”kindar nesil” yetiştiren bir ülkede, bundan sonra istikrar beklemek Polyannacılık olur. Hepimiz biliyoruz ki istikrar sadece koalisyonsuz hükümet değil, tam tersine, sokakları huzurlu, insanları mutlu, bir ideal uğrana ilerleyen bir toplum demektir. Bugünün Türkiye’si ne mutlu ne de bir yerlere ilerliyor. Haliyle istikrar yok ki devam etsin...
Kötü olan, bu kadar umut vaat eden bir ülkenin kendi coğrafyasına teslim olmuş olması. Birkaç yıl öncesine kadar
Avrupa’ya doğru ilerleyen, Batı’nın üzerine titrediği, dünyada itibar gören, umut dolu bir ülkeydik. Şimdiki ruh haline bakın. ”Tayyip Erdoğan’ı seviyorum” ve ”Tayyip Erdoğan’dan nefret ediyorum” kutuplaşması dışında hiçbir siyasi realitesi kalmamış, havanda su döven, sıkletinin kat kat altında bir yere oynayan bir ülke görüntüsü var karşımızda.
Sahi bize ne oldu?
İstesek de istemesek de korkarım bu coğrafyaya teslim olduk dostlar... Gelin hızlıca şu komşulara bir göz atalım. Kuzeyde
Rusya, inşaat ve petrol şirketleri üzerine kendi diktatörlüğünü kuran Putin’in oksijensiz bıraktığı dev bir ülke. Güneyde, Maliki denilen adamın mezhepsel ve sert güvenlikçi politikaları sonrasında girdiği şiddet sarmalından sıyrılamayan, liderin başlattığı kişisel nefret kampanyasını durduramayan iflas etmiş bir Irak. Yanındaki, mezhepsel fay hatlarının bıraktığı o geniş damarların radikalizm ve ölüm makineleri tarafından doldurulduğu bir Suriye.  
Halimiz bu ülkeler kadar berbat olmasa da nihayetinde biz de bu mahallenin çocuğuymuşuz...
İşin kötüsü, Türkiye’yi yönetenlerin bir bölümü, yukarıda saydığım felaket girdabını durdurmanın tek yolunun demokrasi olduğunu, bir şekilde ülke yeniden demokratik reformlara ağırlık vermezse kendi makamlarının da bir anlamı olmayacağını biliyor. İşin ‘seçim kazanmakla’ bitmediğini, sokağı zapturapt altına alsalar dahi tarihe kötü birer dipnot olarak düşeceklerini yavaş yavaş anladılar. Bir şeyler yapmak, kamyonu devirmeden, toslamadan bir yola sokmak istiyorlar.
Ama kötü bir rüyada haykırmak isterken sesini duyuramamak gibi, çirkin ve yoz bir düzende seslerini çıkaramıyor, boğuluyorlar... Bizlerle aynı çukurda...

Milliyet

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;