SİYASET

Ali Karahasanoğlu : Vicdansız Mansur, kadıncağızın suyunu niye kestin!?

Tarih
25 Nisan 2022
İzlenme
Kişi
Yazar
Ali Karahasanoğlu

Önce Hz. Ömer’den bir kıssa..

Halife, akşam karanlık bastıktan sonra, kendisini biraz da gizleyerek, sokakları geziyor, kendisine aktarılmayan sorunlar var mı, yerinde tespit etmek istiyor.. Kısa çaplı bir ağlama mı diye biraz dinledikten ve sorunun basit olmadığına kanaat getirdikten sonra.. 

İçeriye “Girmemize izin var mı?” diye seslenip.. “Buyrun” denildikten sonra..

Selam ile çadıra giriyor:

İçerdeki tablo, gözleri yaşartacak cinsten..

Halife döneminde bile, istisnai olarak bu olayların yaşanabileceği, ama vazifelerimizi yapma konusunda müteyakkız olmamız gerektiğini gösteren kıssaya devam edelim..

Evin içi karmakarışık. Çocukların gözleri, ağlamaktan şişmiş. Yaşlıca bir kadın ocağın başına oturmuş, hem ateşin üzerinde kaynayan tencereyi karıştırıyor, hem de halsizlikten dizinin dibine serilen çocukları susturmaya çalışıyor. 

Yaşlı kadın, izin isteyerek giren kişinin selamını alıyor, ama onun Hz. Ömer olduğundan habersiz..

Soruyor halife:

“Valide bu yavrular niye böyle durmadan ağlıyor?” 

Kadın içini çekerek “iki günden beri açlar da ondan” diye cevap veriyor..

Hz. Ömer (r.a.), “Niye önlerine yemek koymuyorsun?” diye sorunca..

İçini döküverdi, kadıncağız:

“Sen şu ateşte kaynayanı yemek mi pişiyor sandın; ne gezer!.. Yavruları avutabilmek için çakıl koydum tencereye; durmadan kaynatıyorum. Pişirecek hiçbir şey yok.”

 Hz. Ömer (r.a.) kadıncağızı dinlerken bir mum gibi eriyor, yüzü asılıyor, kadının sözünü bölerek, “Halife Ömer’e neden başvurup durumunu anlatmıyorsun?” diyor.

Kadıncağız birden hiddetlenerek, “O, müslümanların reisi, baş bekçisi değil mi? Onun gelip benim derdimi sorması gerekmez mi?” 

Hz. Ömer (r.a.) gözyaşlarını gizleyerek, “Doğru söylüyorsun; ama zavallı Halife’nin işi bir iki değil ki. Sen gidip derdini anlatmadıktan sonra o senin halini bilmez ki” dese de, çorba yerine su kaynatan kadını teskin edemez..

Bitkin bir sesle “Valide haklısın, sen çocukları biraz daha avut, ben hemen dönerim..” diyerek çadırdan çıkar..

Doğruca devlet hazinesine varıp, bir çuval unu sırtına alıp çocukları avutan kadının çadırına geri döner..

Bir avuç kadarını bile bulamadığı unu, çuvalla gören kadıncağız şaşkınlıktan seyre dalar.

Hz. Ömer, kendi eli ile çorbayı yapar, çocuklara verir..

Çocukların ağlamaları kesilince şaşkın kadıncağız, “Dilerim ki yüce Allah (c.c.) tez elden seni Hz. Ömer’in Halifelik makamına oturtsun.” 

Hz. Ömer, hakkettiği o halifeliği, bu dua ile bir daha perçinlemiş oluyordu..

14 asır sonra..

Günlük siyasi tartışmalar içinde, bu kıssayı hakkıyla dinlemeye, tahlil etmeye ne kadar çok ihtiyacımız var..

Gerçek muhtaçları bulmaya, onların elinden tutma noktasında, ne büyük sorumluluklarımız var..

Ve bu sorumluluk yerine getirilirken, istismara asla teşebbüs etmemeye, dürüstlüğü elden bırakmamaya, ne büyük bir zorunluluk var..

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, elektrik faturası üzerinden siyasi bir çalışma olarak, ev ziyaretleri yapıyor..

Elektriği kesilen aileleri ziyaret edip, dertlerini dinliyor.

Hayır, Hz. Ömer’in, kendisini tanıtmadan gittiği çadırdaki çocukların aş ihtiyacını, yine kendisini tanıtmadan gidermesindeki inceliği Kemal beyden bekleyecek değilim..

“Kameralar eşliğinde, sen sorun dinlemeye gideceğine, o muhtaç kişilerin dertlerine bir derman olsaydın bari. Bu millete Kurtuluş Savaşında kullanması için dış ülkelerdeki müslümanlardan gönderilen gasbettiğiniz paralardan olsun, o garibanlara bir çare olsaydın” demeyeceğim..

Ama kendisi gibi.. Gittiği evlerdekilerin de hangi mantıkta olduklarını görmeniz için aktaracağım..

Son ziyaret ettiği iki çocuklu evdeki, dul maaşı ile geçindiğini, 10 aydır elektriğinin olmadığını söyleyen hanım anne, ödenmemiş faturaları gösteriyor.

Sadece bir tane elektrik faturası 1.027 TL.

4 çocuklu evimde, hayatımda o faturanın yarısı kadar elektrik faturası hiç gelmedi bana..

Geçiyorum..

“Doğalgazım da kesik, elektriğim de kesik, suyum da kesik” diyor, hanım anne..

Doğalgaz özel şirket. Elektrik özel şirket.. Ama su, CHP’li belediyenin elinde..

“Niye kesmiş ki, CHP’li Mansur” diyeceğim ama..

Hanım anne benden önce atağa geçiyor:

“Biz bir hata ettik. Biz Ak Parti’ye bir oy verdik, gerçekten çok büyük bir hata ettik. Keşke hiç vermeseydik” diyor..

Kızsam da, sakin olmaya çalışıyorum..

“Senin suyunu kesen, seni ziyarete gelen Kemal Kılıçdaroğlu’nun başkanı” diye haykırmak istiyorum..

Ama nafile..

Şu sözleri duyunca, sinirim daha tavan yapacağına kendiliğinden teskin oluyorum:

“Cumhurbaşkanımız eve girmiyor. Sadece Suriyeli, İranlılara girip çıkıyor.”

İşte bunu söyleyince..

“Bu sözleri sarfeden kişi, muhtaç olamaz” diyorum, kendi kendime..

“Muhtaç bir insan, muhtaç olan bir başka insana yapılan yardıma laf eder mi?”

“Suriyelilere yardım ediyor. Allah razı olsun. Bizlere de yardım etsin” der..

Ama..

“Hep Suriyeli ve Iraklılar. İş arıyorum, iş bulamıyorum. Bulduğum işte de Suriyeli, Iraklı. Neden? Asgari ücret yükselmiş. Suriyeli ve Iraklılar, Türkiye’ye geldi geleli fakirlerin hepsi aç kaldı” demez..

Diyemez..

yazının devamı

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;