GÜNCEL

Ali Karahasanoğlu : Prof. Pınar Saip: Polikliniklere gelmeyin!

Tarih
08 Şubat 2022
İzlenme
Kişi
Yazar
Ali Karahasanoğlu

İstanbul Tabip Odası Başkanı Pınar Saip dün Fox TV’de yapmış açıklamasını: “Yarın (bugün) polikliniklere gelmeyin!”

“Acil hastalar dışında” diye de eklemiş..

İyi de, bizler nereden bileceğiz, acil hasta olup olmadığımızı?

“Aciliyeti olan yaralanmalar” dese anlarım da..

“Geç kalmayın” diye sıkı sıkı tembihlendiğimiz hastalıklardan hangisinin acil olduğunu, hangisinin acil olmadığını nereden bileceğiz?

Önceki gün zaten tatil idi. Ondan önceki gün de..

Bugün “Polikliniklere gelmeyin” diyorsanız.. Yarın Çarşamba, sonra Perşembe, sonra Cuma.. Sonra yine tatil, gelmeyin..

O zaman niye “Geç kalmayın” diye, her daim sıkı sıkı tembihliyorsunuz?

“Kanserle mücadelede başarının en önemli unsuru, erken teşhistir” diyorsunuz?

“Bir günden ne olur ki?” diyecekler..

Çok değil, iki ay kadar önce de öyle demiştik zaten..

Doktorlar 15 Aralık’ta da hasta muayene etmemişlerdi..

Ha, iş bıraktıklarına göre..

Doktorların da bir sorunu var ise..

Onu da dillendirelim..

Ne diyorlar, sorun olarak?

Pınar Hanım lütfetmiş, onu da söylemiş:

“Biz aslında düşük ücretler alıyoruz ve geçinemiyoruz.” 

Sonrasında ne demiş?

Hiç!

“Yeni işe başlamış bir doktor, 12 bin TL alıyor, bu azdır” demiş mi?

Hayır..

“3-5 yıllık tecrübesi olanlar için değil, yeni mezunlar için biz bu eylemi yapıyoruz” demiş mi?

Hayır..

Sadece “Geçinemiyoruz” demiş, bitirmiş..

Bu noktada, Sağlık Bakanlığı’na da bir çağrı yapalım..

Yeni mezun bir doktorun ne maaş aldığını, üç yıllık, beş yıllık uzman doktorun ne aldığını, aile hekiminin eline ne geçtiğini, üniversitede ve devlet hastanelerinde durumun ne olduğunu, özellikle de Pınar Hanım’ın ne maaş aldığını; öyle brüttü, çıplaktı, döner sermaye idi ayrıntılarını kaçırmadan..

Net olarak açıklasınlar..

Ki bilelim, Pınar Hanım’ın öncülüğünde doktorlar, gerçekten geçinemedikleri için mi, yoksa ideolojik saplantılarından dolayı mı, “Polikliniklere gelmeyin” diyor..

Sağlık Bakanlığı açıklamasına yapana kadar, ben zamandan istifade amacı ile, testimi yapayım..

Pınar Saip Hanım, bugüne kadar hangi açıklamalara imza atmış, öngörüsü ne imiş, sözleri doğru mu çıkmış, yalan mı, bir test edelim..

İlk testimizde Pınar Hanım’ın ideolojik yaklaşımı, hemen göze çarpıyor..

11.12.2014’te yaptığı açıklamada, “Kemoterapi setlerinin geri ödemesinde sıkıntı yaşandığı”nı iddia ediyor Pınar Hanım..

Hatta, “Bazı ünitelerde stoklarda var olan malzemeler tükendi” diyor..

“1 Ekim 2014’ten beri malzemeler tedarik edilemiyor” diyor..

Hemen aynı gün, SGK açıklama yapıyor: “Bedeller karşılanıyor” diyor..

Bir daha da Pınar Hanım, o konuyu dillendiremiyor..

Bunu geçelim..

İki yıl sonrasına gelelim..

15 Temmuz hain darbe girişiminden 6 ay önce, “Bu suça ortak olmayacağız!” başlığı ile yayınlanan bildiriye gelelim..

Pınar Saip, o meşhur bildirinin imzacılarından..

“Bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak bu suça ortak olmayacağız!” diyorlar..

Ben de merak ediyorum, “Yarın polikliniklere gelmeyin” diyerek aslında suç işleyen Pınar Saip, o tarihte hangi suça ortak olmak istememiş?

İfadeler aynen şöyle:

“Türkiye Cumhuriyeti; vatandaşlarını Sur’da, Silvan’da, Nusaybin’de, Cizre’de, Silopi’de ve daha pek çok yerde haftalarca süren sokağa çıkma yasakları altında fiilen açlığa ve susuzluğa mahkûm etmekte, yerleşim yerlerine ancak bir savaşta kullanılacak ağır silahlarla saldırarak, yaşam hakkı, özgürlük ve güvenlik hakkı, işkence ve kötü muamele yasağı başta olmak üzere anayasa ve taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ile koruma altına alınmış olan hemen tüm hak ve özgürlükleri ihlal etmektedir.”

Biliyorum, okurken sabrınız taştı..

Yalancılığa, iftiraya, ahlaksızlığa isyan ettiniz..

Türkiye Cumhuriyeti’nin, ne Sur’da, ne Silvan’da, ne Nusaybin’de, ne Cizre’de, ne de Silopi’de; hiçbir tarihte sivilleri açlığa mahkum etmediğini, hendek kazarak özerklik ilan etmeye kalkışan PKK’lı teröristleri etkisiz hale getirmek için o tarihte bir mücadele başlatıldığını hatırlayıp, “Bu yalanları söyleyenlerin, ‘Geçinemiyoruz’ demesine mi inanacağız” diyeceksiniz..

Devam edip, bu kadının yüzüne yapıştıracaksınız gerçeği:

“Ağır silahlarla, sivil insanlara saldırıldı ise, 793 güvenlik mensubumuz nasıl şehit oldu? Kendi kendilerine mi hayatlarını kaybettiler?”

Olayların sıcaklığı içinde, bilgilerin gerçekliğini test etmek zorlaşabiliyor.

İnsan canı söz konusu olduğu için, resmi açıklamalara “Acaba” gözü ile bakıldığı da oluyor..

Ama, bu bildiriye imza atan Pınar Saip denilen kadın, üzerinden 6 yıl geçtikten sonra, bugün aynı ifadeleri kullanabilir mi?

793 güvenlik mensubumuzun şehit edildiği teröristlere yönelik operasyonları, “Halka karşı ağır silahlarla yapılan saldırı” olarak nitelendirmeye devam edebilir mi?

O bildiride daha neler var, neler..

Şu da, aynı bildiriden:

“Devletin başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhal vazgeçmesini..”

yazının devamı

YORUM YAPIN

Yorumlarınız editörlerimiz tarafından okunup onaylandıktan sonra yayına alınacaktır.

Hiç yorum yapılmamış

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ Tümü
BU KATEGORİDEKİ DİĞER MAKALELER

Copyright © 2024 Sesli Makale - Tüm Hakları Saklıdır.

Rta Yazılım

; ;