Sesli Makale

Libya’da görevlendirilen MİT mensuplarından birisi şehit edildiğinde, karanlık odanın yazarları, “bir mezartaşı bile yok” başlığıyla, sözde haber yapmışlardı.

Akılları sıra gazetecilik yapıyorlardı.

Sorsanız, “Biz haberciyiz ya. Haber yapmamız niye eleştiriliyor ki?” diyeceklerdi.

Ama biz biliyoruz ki, onların esas derdi; Türkiye’nin Akdeniz’de, Mavi Vatan’da haklarını araması idi.

Mısır’ın, Yunanistan’ın, İsrail’in birlik olup; Türkiye’yi bir bardak suda boğmak için planlar yaptıkları bir süreçte, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan öncülüğündeki ülkemiz, bir açılım yapıyor, Libya‘yla ilişkileri geliştiriyor ve Mısır-İsrail-Yunanistan arasındaki anlaşmayı da çöpe attıracak bir şekilde, tüm dünyayı ters köşe yapan adımı atıyordu.

Olur mu, İsrail’in menfaatlerini zedelerseniz, karanlık oda yerinde durur mu?

Türkiye’yi itibarsızlaştırmak için, Libya ile yapılan sözleşmeyi işlevsiz bıraktırmak için, hemen algı operasyonuna başladılar.

“MİT mensupları, Libya’da görevlendirilmişti ya.. Onlardan biri şehit edildi, biliyor musun Türkiye!” diyerek, dünya genelinde ilk defa bir devletin istihbarat memuru, ülke dışında şehit ediliyormuş gibi, halkı galeyana getirmeye çalıştılar.

Rusya’nın paralı askeri Wagner, Libya’da meşru hükümeti/Türkiye ile ilişkileri geliştirmek isteyen hükümeti devirmek için çalışmıyormuş, onlarca Rus askeri o güne kadar Libya’da öldürülmemiş, ilk can kaybını Türkiye vermiş gibi algı üzerine algı yaptılar.

Akılları sıra Türkiye’yi ayaklandırmaya kalktılar, boylarının ölçüsünü aldılar.

Şimdi o karanlık odanın Barış’larından Pehlivan olanı, sekiz ay açık cezaevine girecek diye, kıyameti kopartıyorlar. Altı yaşındaki kızı, sekiz ay boyunca babasını göremeyecekmiş diye, ulusalcı geçinen Sözcü gazetesinde haberler yaptırıyorlar.

 O MİT mensubunun yakınları, belki de ömür boyu o haberi hatırlayacaklar. “Bir mezartaşı bile yok” ifadesini akıllarına getirip, üzüntüleri ile baş başa kalacaklar.

Tam bu noktada, o Barış’a sorsak, MİT mensuplarını ifşa edeceğinize, İstanbulluları soyanları ifşa etseniz, Türk halkına daha faydalı bir hizmet yapmış olmaz mısınız?

Pehlivan olan Barış, açık cezaevine dün itibari ile girmiş, belki bu haberi yapmak için imkanları yoktur.

O zaman biz de diğer Barış’a aynı teklifi yapalım.

“İETT‘deki soyguna ne dersiniz?”

Gazetecisiniz ya, bir yazın da öğrenelim, ne oluyor İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına bağlı belediye otobüslerinde. Kredi kartıyla yolculuk yapmak isteyenlere ne kazık atılıyor, bir yazsanız da herkes öğrense.

Haydi bazı ipuçlarını vereyim de, size kıyak da yapayım.

Hürriyet gazetesi şöyle bir başlık atmış, haberleştirmeye cesaret edemediğiniz soygun ile ilgili:

“İstanbul kart ile kredi kartı arasındaki ödeme farkı şaşırttı: 22.50 TL olan metrobüs ücretinin kredi kartı ve banka kartı ile yapılan temassız ödemelerde 60 TL, İETT otobüslerindeki 15 TL ve tam bilet ücreti ise …”

Neyse, devamını yazmayayım, olur ya okurlar arasında kalbi olanlar çıkabilir, kalp krizi geçirebilirler.

Milliyet gazetesi de haber yapmış, aynı konuyu..

“Toplu ulaşımda temassız şoku” demiş.

Bunları beğenmediyseniz, “Biz dışardan fonlanan, ismi de yabancı olan gazeteler dışında kimseyi kaynak almayız” derseniz, Sputnik Türkiye’den size örnek vereyim. Diyor ki o Sputnik Türkiye, “ödemeyi kredi kartı, banka kartı veya ön ödemeli kartla yapmak isteyenler, otobüs-vapur-metro ve tramvayda 15 TL yerine 30 TL, metrobüs de ise …”

Bunu da burada keselim.

Daha başka, nereden size bilgi aktarayım?

Akşam gazetesinden vereyim..

Akşam gazetesi de, “İETT‘de temassız soygun” başlığı atmış.. 22.25’lik metrobüse 60 TL, 15 liralık otobüse 30 TL ödemek zorunda kalındığı”nı belirtmiş.

Ekrem İmamoğlu’nu destekleyen Karar’da da var haber..

Onlar, gayet normal bir olay gibi sunmuşlar: “İstanbul’da toplu taşımada kredi kartı ile ödeme de, yeni tarife” demişler.

Sanırsınız ki, 15 liralık tam bilet ücreti yerine 17 TL, 18 TL tahsil ediliyor. “Yeni tarife”den kasıt, bundan ibaret.

Anladınız ya, haberler böyle böyle gidiyor..

Ne yalan söyleyeyim, önceki akşam gazetemizin birinci sayfasında bu haberi görünce, yazı işleri müdürümüz Şafak Bozkurt’a rica ettim, “aman yanlış bir bilgi olmasın, çok abartılı bir rakam, bu gereksiz yere bir tartışma içerisine girmeyelim, haber doğru mu, bir daha bakar mısın?” dedim.

“Sorun yok, teyit ettik” dedi ve haber birinci sayfada çıktı.

 Dün akşam saatlerine kadar bekledim ki İETT’den bir açıklama gelsin..

 Bekledim ki, “her şey çok daha güzel olacak” diyen ve iki gün önce kolları İstanbul için yeniden sıvama kararı alan Ekrem İmamoğlu bir açıklama yapsın.. “Olur mu öyle şey, 15 liralık bilet için 30 TL tahsil edilir mi?” desin.

 Akşam saatlerine kadar bir açıklama göremedim.

yazının devamı