Sesli Makale

CHP Genel Başkanı’nın da destek verdiği mafya babasının iftirasında, ilk başlangıç “12 milyon rüşvet aldılar” şeklinde idi..

Hedef seçtikleri SPK eski Başkanı Ali Fuat Taşkesenlioğlu ve kardeşi AK Parti milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu idi..

Hukukçu kimliğimle ilk merakım tabii ki şu oldu: 

“Hangi işin yapılması için, 12 milyon rüşvet alınmış!”

55 parça halindeki tivitleri okudum..

Bizim mahalleden “Yeter artık yeter.. Atın bunları” haykırışlarını okudum..

17-25 Aralık’ta FETÖ’cü hainlerle birlikte yol yürüyen CHP’lilerin anlatımlarını okudum..

Bir tanesinde, “Şu işin yapılması karşılığında 12 milyon rüşvet verildi” denmiyordu..

Tam aksine, satır aralarında saklanmış şekilde, “talep edilen işin yapılmadığı” belirtiliyordu..

Mantık fukaralığına bakın..

12 milyon TL rüşvet veriliyor..

Ama istenilen işi gerçekleşmiyor..

Rüşvet verdiği ileri sürülen iş kadını olarak tanıtılan kişinin Halk TV’ye çıktığı haber verilince, sonradan da olsa ilgili kişinin konuşmasının tamamını izledim.

“Ben kimseye rüşvet vermedim” dedi..

Karşısındaki gazeteci kılıklı adamlar ise, “Madem rüşvet vermedin, bizi niye oyalıyorsun” diyemediler..

Aklınıza şu gelmesin..

Rüşvet vermediği için, işi de yapılmamış!

İş kadını diye tanıtılan, ama resmi kayıtlarda “Piyasa dolandırıcılığı” yaptığı için para cezası verilen bayan, cezayı iptal için mahkemeye gideceğine..

SPK Başkanı ile görüşmek istemiş..

36 yıllık hukukçuyum.. 29 yıllık gazeteciyim. Gazetede idareciyim. 28 Şubat sürecinde de, AK Parti iktidarı döneminde de, hakkımızda iddianameler de düzenlendi, para cezaları da kesildi.. Bir defa bile, ceza kesen kurum yetkilileri ile görüşme çabasına girmedim..

İtirazımı yaptım. Davamı açtım.. Kanunda ne yazdı ise, o müracaatlar ile hakkımızı aradım. 

Ama, piyasa dolandırıcılığı sebebi ile ceza alan sözde iş kadını, cezayı veren kurulun tepesindeki isimle görüşmek için yırtınıyor..

SPK’nın başındaki isim de, tam da devlet ciddiyeti ile, özellikle de aracılar vasıtası ile görüşmek istendiği için, kurulun resmi telefonundan, resmi randevu talebi ile değil, şu kişinin, bu kişinin aracılığı ile görüşmek istenildiği için..

Talebi kabul etmiyor..

Ama mafya babası kaçtığı yabancı ülkeden, “12 milyon rüşvet aldılar” diye, iftirayı patlatıyor.

CHP de, hemen arkasından mafya babasını tasdikleyerek, iftiraya sözcülük görevi üstleniyor..

Merak ettim, iş kadını kim diye?

Medyaya da intikal ettiği üzere..

Eski yıllarda karşılıksız çek suçundan onlarca davası bulunan bir kişi..

İcra takiplerine muhatap olan birisi..

Adalet Bakanlığı, bu bayan hakkında açılan tüm davaları bir açıklasa da..

CHP kimlerle kolkola yürüyor, Türkiye bir öğrense..

Haksız taleplerini, namuslu bürokratlara yaptırabilmek için, mafya babalarından yardım isteyen.. Kapıdan kovulunca, pencereden içeri girmeye çalışan.

Onu da başaramayınca, “Rüşvet verildi” diye yaygara kopartıp, sonra da “Ben rüşvet vermem” diye efelenen..

Ardından, “Ben rüşvet vermem. Ama aynı durumda olanlar rüşvet vermiş olmalılar” diye kıvıran sözde iş kadınlarının mahkemelerde hadleri bildirilmez ise..

Düne kadar işledikleri tüm suçlar, masaya yatırılıp, hepsi hakkında soruşturmalar yürütülmezse..

Olan, AK Parti iktidarına olur..

Sadece o piyasa dolandırıcılığı cezası alan kadın değil..

Onu ekrana çıkartıp, yalanlarını gördükleri halde konuşturan Halk TV’ye de..

Hak ettikleri cezalar kesilmez ise..

Bir gün önce “12 milyon rüşvet verildi” diyen mafya babasının o iftiralarını saatlerce konuşturan Halk TV, ilgili kişinin “ben rüşvet vermedim” açıklaması sonrasında, bu sefer de mafya babasının attığı mesajı okuyarak, “Rüşvet suçunun cezası 8 yıl. Siz karşınızdaki kişiden bu kadar cezası olan suçu itiraf etmesini mi bekliyorsunuz” teviline fırsat verir ise..

Mafya babasının açıklamasını canlı yayında okuyan sözde gazetecilerin “Yeter be.. Her dediğinizi sonra inkar ediyorsunuz. Bizi şaklabana çevirdiniz. Rüşvet dediniz, şimdi vermedik diyorsunuz. Avanta diyorsunuz, şimdi görüşemedim ki diyorsunuz.. Hakkımızı istedik diyorsunuz, piyasa dolandırıcılığından ceza aldığınız ortaya çıkıyor.. Bizi şebelek maymun gibi oynatıyorsunuz..” diyememesini mercek altına almaz ise.

Biz daha çok iftiralar ile karşı karşıya kalırız.

İftiralar şu bürokrata, bu bürokrata değil..

Tam da, bu tür iftiraların kenarına bile iliştiremedikleri, Cumhurbaşkanı’nın şahsına yönelik olduğunu anlatmaya bile gerek yok..

Gazete sayfalarından, televizyon ekranlarından, siyasi parti genel başkanlarının ağzından yapılan mafya babasının şantajının dillendirilmesinden başka bir şey değildir..

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, önemli bazı mevkilere getirdiği kişilerin küçücük bir yanlışı olduğunda acımaksızın görevlerini sonlandırdığına bizzat şahit olduğum için, ona güvenerek, mafya babasının anlatımındaki çelişkilerden yola çıkarak, belki biraz da risk alarak, SPK’ya yöneltilen isnatların iftira olduğunu yazmıştım.

yazının devamı